Examples of using "القليل" in a sentence and their turkish translations:
ve az değişim göstermişlerdir
O biraz içti.
Az sayıda insan plan hakkında biliyordu.
O biraz Arapça konuşur.
Pekâlâ, şunun tadına bakalım!
birazcıkta adap öğreneceğiz o kadar
Benim az param var.
Biraz süt ilave et.
Onun birkaç arkadaşı var.
Onun birkaç kitabı var.
Sadece birazı kaldı.
birazcık bile vicdanı olan insanların
Artık azıcık param var.
Çok az sayıda samimi arkadaşı var.
Sadece biraz süt kaldı.
ancak çok az insan var.
onun dışında bildiğimiz çok az şey var
Şu an çok az da olsa
Her seferde bir veya birkaç.
Türk köylüsünün pek azı okur yazardır.
bunlardan bir kaç tanesini biz görebildik bile. Şanslıyız!
Sadece geçmişe gidip atalarımızdan birazcık edep
Sınıfta kalan çok az sayıda öğrenci vardı.
Çok susamıştı ve biraz su istedi.
Bana biraz borç para verebilir misin?
Elbette hepimizin içinde bir miktar bencillik ve açgözlülük var
işte bunu oynamayan çok azdır herhalde
Küçük arabalar, düşük yakıt tüketimi nedeniyle çok ekonomiktir.
Ağaçta birkaç elma var, değil mi?
Biraz bilgi tehlikeli bir şey olabilir.
Sadece birkaç Türk hikayeyi anlatabilecek kadar canlı kalabilmiş olacaktır
Çözünmekte olan sonbahar yaprakları gündüzleri biraz nem ve sıcak sağlıyor.
Sadece birkaç kişi beni anladı.
Az param var ama ben seninle mutluyum.
Tom şampuan şişesini aldı ve eline biraz fışkırttı.
Yarım milyon kadar yavru yapıyorlar. Çok azı hayatta kalıyor.
Siz bir kaç insan hücresi eklenmiş bir yürüyen bakteri kolonisisiniz.
fakat bildiğimiz bir şey var o da insanlık tarihi hakkında çok az şey bildiğimizdir