Examples of using "ينخفض" in a sentence and their turkish translations:
Hava kirliliğinde ne kadar azalma var hiç biliyor musunuz?
Yani kortizoller yükselirse, östrojenler düşer.
çocukların üçte biri 50. doğum günlerini göremiyordu.
Her birimizin nasıl davrandığına göre risk azalıp çoğalabilir.
Olay şu, daha çok davranış iteklendikçe uyumsuzluklar azalıyor.