Translation of "يتمتع" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "يتمتع" in a sentence and their turkish translations:

كان يتمتع بالتحقيق الذاتي.

kendini gerçekleştirmişti.

‫وأن يتمتع بثقة كبيرة بنفسه،‬

inanılmaz bir öz güven...

إذا كان أحدكم شخصًا يتمتع بمزايا،

Eğer ayrıcalıklı biriyseniz

لم يتمتع أي من الجيشين بالتفوق العددي.

Sayılardan hiçbir ordu memnun değildi.

‫لكن الأمر الأكثر أهمية،‬ ‫هو أن يتمتع بالطيبة.‬

Ama en önemlisi, nezaket.

المتعة الشائع عند الشيعة والذي فيه يتمتع الرجل بمدةٍ معينةٍ

olan muta'a evliliğine benzer bir versiyonda gördüler ki, erkeğin kadınla

ضد قوات ويلينجتون في Quatre Bras ، كان حذرًا جدًا عندما كان يتمتع بالأفضلية.

Wellington'un Quatre Bras'taki birliklerine karşı, avantaja sahip olduğunda çok temkinliydi.