Translation of "وبالتالي" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "وبالتالي" in a sentence and their turkish translations:

وبالتالي المسببات الحقيقية

bu sebeple gerçekleşme sebeplerini

وبالتالي، قابلوني بالرفض الدائم.

Peşpeşe bana hayır dediler tabii ki.

وبالتالي، السؤال هو، لماذا؟

O hâlde, cevaplanması gereken soru: neden?

وبالتالي نحاول تجنبها جميعها.

ve biz de, hep beraber, bundan kaçınırız.

وبالتالي تظهر هذه المشاعر.

Yani bu duyguları besliyor.

وبالتالي سيتصرفون وفقاً لذلك.

buna göre davranacaklardır.

وبالتالي، يعطيك نظرة متفائلة لمستقبلك.

Yani, umduğundan daha pembe bir gelecek sunar.

وبالتالي يحافظون على صحتنا النفسية.

böylece akıl sağlığımızı geliştirecek.

وبالتالي نساهم في تحسين العالم.

ve dünyanın ilerlemesine nasıl katkıda bulunacağımızı anlamaya çalışıyorum.

حسنًا، وبالتالي، ما الذي لا أقوله

Peki, burada neyi söylemiyorum?

وبالتالي هناك حاجة حقيقية لإعادة التفكير.

Ve burada yeniden düşünmeye gerçekten ihtiyaç var.

‫وبالتالي، هذا هو خط الشمال والجنوب.‬

Ve dolayısıyla bu da kuzey-güney hattım.

وبالتالي تأخروا باتخاذ الإجراءات في الوقت المناسب،

Zamanında müdahale de edemeyince

وبالتالي، الرسومات على علب الدخان، على سبيل المثال

Mesela, sigara paketleri üzerindeki grafik görseller,

وبالتالي، فإن الطبيب الجيد قد يقول لا أحيانًا،

O yüzden iyi bir doktor bazen hayır der

وبالتالي، تشعرون طبعًا بالأسى من أجلهم، فإنهم أطفالكم،

Sonra hâllerine üzülürsünüz tabii, çocuklarınız sonuçta,

الجنوبية. وبالتالي ارتفاع منسوب البحار والمحيطات الى الدرجة

tüm ülkelerin kendileriyle boğulacağı noktaya yükselecek

وبالتالي ما لدينا اليوم هو قطاع صناعي فائق التمويل

Ve bugün elimizde olan şey ultra finansallaşmış bir sanayi sektörü

وبالتالي ، ونحن نبحر ، نسأل الله بركة في أخطر وأخطر

Ve bu nedenle, yelken açarken, insanın şimdiye kadar çıktığı en tehlikeli, tehlikeli

وبالتالي، ما نحن عليه بعد اليوم، هو نتائج غير اعتيادية.

Ama şu var ki, bugün peşinde olduğumuz şey olağanüstü sonuçlar.

وبالتالي، أنا لدي جينا جيدة وبالتأكيد ليس هناك شيء يستدعي القلق

Çok iyi genlerim var, bu konuda endişelenmeme kesinlikle gerek yok."

وبالتالي اختبرنا ناس من 10 سنوات إلى 80 سنة في العمر،

Böylece, 10 yaşından 80 yaşına kadar insanları test ettik

وبالتالي فإن معظم الخلايا الموجودة في جسدك هي في الحقيقة بكتيريا.

Yani vücudunuzdaki 600 trilyon hücrenin çoğu bakteri.

ثم أجبرته الجروح والحمى على التعافي في وارسو ، وبالتالي فوّت معركة إيلاو.

Yaralar ve ateş, onu Varşova'da iyileşmeye zorladı ve bu nedenle Eylau Savaşı'nı kaçırdı.

وبالتالي لا يزال كلٌّ من العرض والطلب في حالة توازن إلى حد ما.

bu nedenle de talep ve arz hala bir şekilde dengede.

حتى إذا كان من الممكن إزالة البراغي في الوقت المناسب ، فإن الفتحة فتحت للداخل ، وبالتالي

Cıvatalar zamanında çıkarılabilse bile, kapak içeriye doğru açıldı ve böylece