Translation of "في" in Turkish

0.021 sec.

Examples of using "في" in a sentence and their turkish translations:

في الواقع، في مختبري في جامعة (ديوك)،

Duke Üniversitesi'ndeki laboratuvarımda

في هذه الأثناء، في أمريكا، وتحديدًا في كونكورد في ولاية ماساتشوستس،

Diğer yandan Amerika'da, Concord, Massachusetts'te

في أتر برديش، في أكبر ولاية في الهند.

Hindistan'ın en büyük eyaleti olan Uttar Pradesh'te.

- قُتلوا في المعرك.
- قُتلن في المعركة.
- قُتلا في المعركة.
- قُتلتا في المعركة.

- Onlar savaşta öldüler.
- Onlar çatışmada öldüler.
- Çatışmada öldüler.

في المصانع الحكومية في الصين،

Çin'de hükûmetin yönettiği fabrikalarda

في الواقع، في بعض الحالات،

Aslında bazı durumlarda

في مقاطعة ميتباكينج في نيويورك.

New York'taki Meatpacking District'te yer alıyor.

في منطقة جينزا في طوكيو.

Ginza, Tokyo'da yer alıyor.

والرغبة في الصلاة في الناس

ve insanlardaki Ayasofya'da namaz kılma isteği

في الأول ستقول في نفسك،

İlkinde kendinize şöyle diyeceksiniz:

في الثاني ستقول في نفسك،

İkincisinde kendinize söyle diyeceksiniz:

أحتاجك في مكتبي في الحين.

Acilen ofisimde sana ihtiyacım var.

في أصعب لحظاته، في أسوأ لحظاته، في أفضل لحظاته،

En zor anında da, en kötü anında da, en iyi olduğu anında da,

‫سواء كنا في المنزل أو في المدرسة‬ ‫أو في العمل أو في الساحة السياسية،‬

İster evde olalım, ister okulda veya işte ya da siyasi bir arenada.

الفئران في المقدمة والصراصير في الخلف،

Öndeki odada fareler, arkadakinde hamam böceği.

عندما بدأت في الانتشار في الضواحي

Yayılıp varoşlara kadar çeşitlenince

وكتبت أشياء في زاوية في المكتب.

ofiste bir köşede bir şeyler yazdım.

استمررت في رؤية هذا في اسطنبول.

Bunu İstanbul'da da görmeye devam ettim.

في أول أيامي في منصبي هذا

Ofisteki ilk günümde

كنت في فنزويلا في ذلك الوقت،

O sıralar Venezuela'daydım.

في فترة الثورة العلميّة في أوروبا.

Avrupa'da bilimsel devrim zamanı.

في معظم الدول المتقدمة في العالم،

Gelişmiş dünyanın kalanının çoğunda,

في العلوم، وحتى في برنامج الفضاء.

çerçevesindeki görevlerde görebiliyorlar

ويوجد في الوسط دير في الغابة.

Ortada, ormandaki bir manastır var.

في مبيس في جنوب شرق نيجيريا.

Mbaise’deki fakir bir aileden geliyor.

في الحقيقة، هناك إنجازات في السعي،

Aslında insanoğlunun karşı karşıya kaldığı

‫في البرية، تبيت في تجاويف الأشجار.‬

Vahşi doğada ağaç kovuklarına tünerler.

في العمل الاشتراكي في "لا تيخا"

La Teja mahallesinde sosyal hizmet yapıyorduk,

الإرهاب في الحرب ... زخرفة في سلام ...

Savaşta terör… barış içinde süsleme…

في عام 1888 في دار الأوبرا،

1888 Opera Binası,

وبدأت في إجراء عمليات في الأفلاق.

Eflak'ta bir dizi operasyon başlattı.

- كنت في الجبال .
- كنت في الجبال.

Ben dağlardaydım.

- إني في المنزل.
- أنا في البيت.

- Ben evdeyim.
- Evdeyim.

أتأكل في المنزل ام في المطاعم؟

- Evde mi yoksa dışarıda mı yemek yersin.
- Evde mi yoksa dışarıda mı yemek yersiniz?

في أي مكان في النمسا تربيت؟

Avusturya'da nerede büyüdün?

في الواقع٫ لنبدأ في إعدادها الآن.

Aslında, hadi şu an yapmaya başlayın.

في غرفتي المظلمة في آخر الليل،

-geç saatte, yurt odamda-

واستثمرتها في الذهب في فترة مراهقتي.

parayı alıp altına yatırmıştım.

- جيم في مشكلة.
- جيم في ورطة.

Jim'in başı dertte.

استقرّت ليلى في القاهرة، في مصر.

Leyla, Mısır'daki Kahire'ye yerleşti.

في الواقع، تجادلنا في بعض المسائل، ولم نتجادل في بعضها الآخر.

Açıkçası, bazı konularda hemfikir olduk, bazılarında olamadık.

لتعزيز مكانته في أوروبا، تدخل بايزيد في فراغ السلطة في صربيا

Bayezid, Avrupa'daki konumunu güçlendirmek için Kosova Savaşı sonrasında oluşan

‫إنها في غاية الخطورة‬ ‫في غابة عشب البحر العميقة في الليل،‬

Geceleri ormanın derinlikleri çok tehlikeli olduğu için

- أكنت في المدرسة في ذلك الوقت؟
- هل كنت في المدرسة حينها؟

O zaman okulda mıydın?

في البداية وجد صعوبة في الإعتياد على العيش في بيته الجديد.

İlk başta onun, yeni evinde yaşamaya alışma sorunu vardı.

إنه ليس في طعام غداء، ولا في موسيقى الجاز ولا في عصير الكوكتيل، ولا في الوِصال.

akşam yemeğinde, cazda, kokteyllerde veya sohbetlerde değildir.

في 1984

1984'te, Uluslararası Olimpiyat Komitesi,

في الجيب.

Cepte.

في شركتي.

tek bir kadın bile dahil etmemiştim.

في عملي

İş yerimde

في الهيكليّة...

yapısal

في اليابان.

Kansai Havalimanı.

في مخبئي.

Saklandığım yerde

‫في "زيمبابوي"...‬

Zimbabve'de...

في 1960s

1960'lı yıllarda

في السر!

gizlice!

في 93

93 yılında

في Alcañiz.

küçük düşürücü bir bozguna uğradı.

في التربة.

Toprak.

في صحتك.

- Şerefe!
- Yarasın!
- Şerefe.

في حضوركم.

teşekkür ediyorum.

في المكتبة.

Kütüphanede.

في كل مرة نفكر في نفس الذكرى

Aynı anıyı her hatırladığında

في وسعهم التحدث للناس في كل مرة،

herkesle konuşabilirler, konuşurlar da,

رموا صدام بالأحذية، في العرض في بورصا.

Bursa'daki bir elemede, o zaman Saddam'a ayakkabı atmışlardı.

في الواقع، رأيك ينتصر في كل مرة.

Uygulamada, senin fikirlerin her seferinde galip geliyor.

في واحدة من المناطق الريفية في أمريكا،

Amerika’nın en kırsal bölgelerinden birinde,

‫أنت تعرف ذلك في أمعائك ، في عظامك.‬

Fakat siz bunu zaten biliyorsunuz.

عندما تكون في نقاط الإنقلاب في حياتك

Hayatın dönüm noktalarında,

على كنيس يهودي في كوبنهاجن في 2015.

2015'te Kopenhag'da bir Yahudi sinagogunda.

بلغاتهم المحلية، في أي مكان في العالم؟

onlara yönelik simültane çevirmenlerimiz olamaz mı?

سيصبح سرير المستشفى في المستقبل في بيوتنا.

Geleceğin hastane yatağı kendi evlerimizde olacak.

في الواقع أكبر حقيقة في التاريخ البشري.

insanlık tarihinin en büyük gerçeği.

ولكن في رغبتنا اللامحدودة في فعل الخير،

Fakat; iyilik yapmaya, hatalarımızı geçmişte bırakmaya,

في الأوضح ذكرياتي أقف في رواق فارغ

Hatırladığım en net şey, boş koridorda

في حملة للنهب والاغتصاب في جنوب والاشيا

Güney Eflak'da saldırı ve yağmaya başlar

في سبتمبر. "تشيلي". 3 محاولات في "الأرجنتين".

Eylül. Şili. Arjantin Antikomünist İttifakı.

بعيد جداً في الزمن -- فكر في 2100.

çok uzak bir zaman -- 2100 yılı.

عميقًا في باطن التربة، أو في المحيطات.

yerin altına, okyanusun derinliklerine saklayabiliriz.

في وقت لاحق ، ظهر في هذا اليوم

daha sonra bu gün yüzüne çıktı

الثقة في بعضهم البعض والثقة في الآخرين

birbirlerine olan güveni ve diğer insanlara olan güveni

Göbeklitepe yahu في أرضنا في شانلي أورفا

Göbeklitepe yahu bizim toprağımızda, Şanlıurfa'da

السبب في ذلك كان في تلك السنوات

Bunun sebebi o yıllarda

كان في حرب باردة في تلك السنوات

O yıllarda soğuk savaş içerisindeydi

لم يظهر في النجوم في الصور الملتقطة

Çekilen fotoğraflarda yıldızlarda görünmüyordu

أدرجته اليونسكو في التراث العالمي في 2018

2018 yılında UNESCO'nun dünya mirası listesine aldığı

، في مكان ما في حجرة المعدات السفلية.

alt ekipman bölmesindeki hasarlı kablolardan

- توم في البيت.
- توم موجود في المنزل.

Tom evdedir.

ليست المشكلة في قدرته، بل في شخصيته.

Sorun onun yeteneği değil, karakteridir.

كان متفوقا في الموسيقى حتى في طفولته.

O, bir çocukken müzikte sivrildi.

- طالعها في قاموسك.
- ابحث عنها في قاموسك.

- Sözlüğünde ona bak.
- Sözlüğe bak.

- أعيش في اليابان.
- أنا أعيش في اليابان

- Ben Japonya'da yaşıyorum.
- Japonya'da yaşıyorum.

سأساعدك في الفرنسية إذا ساعدتني في الانجليزية.

Bana İngilizcemde yardım edersen, sana Fransızcanda yardım ederim.

متى غادرت؟ في الرابعة أم في الخامسة؟

O ne zaman gitti? Öğleden sonra dörtte miydi yoksa beşte miydi?

- أنت في طريقي.
- أنت تقف في طريقي.

- Sen benim yolumdasın.
- Bana ayak bağı oluyorsun.

هل أنت دائما في المنزل في المساء؟

Akşamları her zaman evde misin?

- أنجحت في الإختبار؟
- هل نجحتَ في الإختبار؟

Testi geçebildiniz mi?