Translation of "حينها" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "حينها" in a sentence and their turkish translations:

تذكرت عمي حينها.

Amcamı hatırladım

حينها كانت المدينة مفككة،

ve o an, şehrin sökülmüş olduğu bir andı.

ما قاله حينها صدمني.

Onun dediği sonra beni şok etti.

كنت أقرأ رواية حينها.

O zaman bir roman okuyordum.

كنت أشاهد التلفاز حينها.

- O zamanda televizyon seyrediyordum.
- O zaman televizyon izliyordum.

حينها سوف تعيش تزايد الثقة

kendine güvenini ve duygusal gücünü artırmayı

كانت البيئة حينها جافة جدًا،

Çevre son derece acımasızdı,

لأنه كان الوضع الراهن حينها.

Bu, ayrıca sürer durumdu.

عندها، فقط حينها، سيأتي الأمل.

Umut ancak o zaman ortaya çıkar.

قد باشرت حينها في البحث

Christchurch depremleri yaşandığında

حينها رفع دايفيد ناظريه ليقول:

David bana baktı ve şöyle dedi:

ولكنه حينها أخذ الأمر خطوة أبعد؛

Sonrasında bir adım ileri götürdü;

ولم يكن لدي حينها أدنى فكرة.

ve bunu hiç bilmiyordum.

حينها فإننا نأمل مشاركتها عمداً أيضاً.

sonra umarım kasıtlı bir paylaşımda da bulunabiliriz.

كان عمري ثماني عشرة سنة حينها.

O zaman on sekiz yaşındaydım.

لماذا نرغب حينها بتجنب كل هذه المشاعر؟

Peki öyleyse neden bu duygulardan kaçmak istiyoruz?

الانتخابات المحلية، تم كسر كل آمالي حينها.

özellikle yerel seçimlerde, bütün umutlarım o zaman kırıldı.

كان عمرنا حينها خمس عشرة سنة فقط.

O sırada sadece on beş yaşındaydık.

لكن حينها، لم أكن أحتمل سماع أيّ شيء.

Ama o zamanlar bana bir şey söyleyemezdiniz.

في الواقع ظننت في حينها أنها إجابة حاذقة.

O zamanlar bunun zekice bir cevap olduğunu sanıyordum.

الملفات حينها تكون مرتبة من اليسار إلى اليمين

Böylece, kutu içindeki tüm belgeler, kullanım sıklığına göre

اتجه حينها إلى المعركة بنفسه لتجميع القوات المتناثرة

Ardından korkusuzca kendisi öne çıkıyor ve dağılmış olan kuvvetlerine öncülük ediyor.

السياسة والاعلام حينها. والطامح لاكمال دراسته في جامعات

oğlu Beşar'dır. Esad. Genç adam, o sırada siyasetin ve medyanın

ذلك يبدو طراز قديم، ولكنهم حينها كانوا على شيء.

Biraz eski moda gibi ama o zamanlar bunun bir nedeni vardı.

فنظرت لتاكر، الذي كان عمره حينها حوالي تسع سنوات -

O sırada dokuz yaşında olan Tucker'a baktım,

‫لكن حينها ترى الاختلافات الدقيقة.‬ ‫وحينها تتعرف على البرية.‬

Ama ince farkları ancak öyle görebiliyorsun. Vahşi doğayı işte o zaman tanıyorsun.

توم لم يكن يعلم كيفية ركوب الدراجة الهوائية حينها.

Tom o zaman bir bisiklete nasıl bineceğini bilmiyordu.

وأدركت حينها أنني كنت في هذا الحلم داخل ذلك الكتاب،

ve kitabın içinde tam da bu noktada olduğumu fark ettim,

التأمين في شيكاجو الذي تألف حينها من عشرة طوابق وبلغ

, ilk gökdelen ortaya çıktı. O zamanlar on kattan oluşan ve

وكانت حينها اطول بناءٍ في العالم. وبقيت كذلك لمدةٍ تجاوزت

üstünde. O zamanlar dünyanın en yüksek binasıydı. Ve kırk yıldan

وتسعين وذلك في احد مزارع الخنازير هناك. حيث رصد حينها

Malezya'da yayılmak için altı yüzden fazla vakayı

الف وتسعمائةٍ وثمانيةٍ وستين حينها سعى الشيخ زايد ال نهيان

tek bir devlet ilan etmek amacıyla mütevazı kıyı kentlerini birleştirmeye

أدركت حينها أن هذا ما كنت أريده ، وهو أن أكون محبوبة.

Önemsendiğimi ve sevildiğimi farkettim.

‫منذ حينها، حين ألمس طعاماً بحرياً معيناً‬ ‫أو شيئاً من هذا،‬

Bazen bir deniz mahsulüne dokunduğumda

فسوف لن تحد حينها من الانبعاثات الناتجة عن توليد الطاقة فقط

sadece elektrik üretiminden kaynaklı emisyonların tamamını durdurmakla birlikte

اكثر في اعمال الاسد الابل وتحرك موظفين داخل القصر الرئاسي حينها

Daha çok deve aslanı işinde ve çalışanların başkanlık sarayındaki hareketlerinde

حينها بستةٍ واربعين مليون دولار لمدة عامٍ ونصف ما ادى لتوقف

olarak tahmin edilen şirketin aidatlarını bir buçuk yıl boyunca ödemeyi erteledi

لكنها في الحقيقة نفذت منذ سنواتٍ طويلة حينها لم يكن يعرف

ama aslında uzun yıllar uygulanıyorlar. O zamanlar gökdelenlerin dünyasını, büyük caddeleri bile

- أكنت في المدرسة في ذلك الوقت؟
- هل كنت في المدرسة حينها؟

O zaman okulda mıydın?

فتم حينها بناء احد اكبر الموانئ في المنطقة ليكون ميناء جبل علي

Cebel Ali limanı olarak bölgenin en büyük limanlarından biri inşa edildi

انتظر حتى يلتزم معظم سلاح الفرسان الرومانيين بالقتال، حينها أرسل النوميديين على الأجنحة

Romalı süvarilerin çoğunun zaferden yana kararlı olmasını bekledikten sonra Numidyalı hafif süvarileri kanatlardan sarmaya gönderdi.