Examples of using "جدار" in a sentence and their turkish translations:
Bir firma, patent duvarını ne kadar yüksek inşa ederse
arada duvar varsa daha az bir mesafeye.
Ama bir duvar, çabucak ve kolayca inşa edilmez.
fakat Mimar Sinan'ın istinat duvarı ve içeriden yaptığı kemerler sayesinde
Bir manastırın yemek salonun duvarına resmedilmiş son akşam yemeği tablosu
Berlin duvarının düşüşü gerçekten önemli bir fırsattı.
Bakın, önümüzde uzun otlardan oluşan bir duvar duruyor.
Yatak odası duvarımda asılı dev bir timsah posteri var.
Onların ön cephesi süvari duvarıydı, yaklaşık İmparatorluğun her tarafından 10.000 atlı - Medes