Translation of "العشاء" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "العشاء" in a sentence and their turkish translations:

هل تناولت العشاء؟

Akşam yemeğini yedin mi?

ستتأخّر على العشاء.

Akşam yemeğine geç kalacak.

هل العشاء جاهز؟

Akşam yemeği hazır mı?

أعدت العشاء بنفسها.

O, akşam yemeğini kendisi pişirdi.

سنتأخر عن العشاء.

Akşam yemeğine geç kalacağız.

إنها تتناول العشاء.

- O, akşam yemeğini yiyor.
- O yemek yiyor.
- O akşam yemeği yiyor.

انسَ أمر العشاء.

Akşam yemeğini unutabilirsin.

- قام أصدقائي بدعوتي إلى العشاء.
- دعاني أصحابي على العشاء.

Arkadaşlarım beni akşam yemeğine davet ettiler.

طعام العشاء سأشتريه أنا.

Öğle yemeğini ben ödeyeceğim.

تناولنا العشاء في مطعم.

Biz akşam yemeğini bir restoranda yedik.

أحياناً تعد أختي العشاء.

Kız kardeşim bazen akşam yemeğimizi hazırlar.

بإمكانك البقاء لتناول العشاء.

Akşam yemeği için kalabilirsin.

طبخت ليلى العشاء لفاضل.

Leyla, Fadıl'a akşam yemeği pişirdi.

أعزف على البيانو بعد العشاء.

Ben akşam yemeğinden sonra piyano çalarım.

توم دعا ميري إلى العشاء.

Tom Mary'yi akşam yemeğine davet etti.

أود ان ادعوك إلى العشاء.

Akşam yemeğine davetlim olur musunuz?

ويجتمع الآلاف من أجل العشاء والاحتفال.

kutlama ve akşam yemeği için binlerce insan toplanır.

ذهبوا لتناول العشاء في مطعم راق.

Onlar lüks bir restoranda akşam yemeği için dışarı çıktılar.

كان فاضل قد أعدّ العشاء للتّو.

Fadıl az önce akşam yemeği hazırlamıştı.

كان توم يأكل العشاء عندما وصلت ماري.

Mary geldiğinde Tom akşam yemeği yiyordu.

إضحك قبل الإفطار, سوف تبكي قبل العشاء.

Kahvaltıdan önce gül, akşam yemeğinden önce ağlayacaksın.

مائدة العشاء الأخيرة على جدار قاعة طعام الدير

Bir manastırın yemek salonun duvarına resmedilmiş son akşam yemeği tablosu

إذا سمح لك بالخروج بعد صلاة العشاء ، فهذا يعني

eğer akşam ezanından sonra dışarı çıkmaya izin aldıysan bunu anlamı şudur

كان غاضباً لدرجة أنّه نسي أن يتناول طعام العشاء.

O, o kadar kızgındı ki akşam yemeği yemeyi unuttu.

كنت أتناول العشاء مع صديقي في شقتي الجديدة في برايتون،

Brighton'da yeni dairemdeyim, bir arkadaşla akşam yemeği yiyoruz,

ولكن من خلال المحادثات التي أجريتها على مائدة العشاء العائلية.

ailemin yemek masasındaki sohbetleri yatıyor.

عادة ما يصلّي سامي صلاة العشاء قبيل ذهابه إلى النّوم.

Sami yatsı namazını genellikle yatmadan hemen önce kılar.

ولا أحد من محيطي الاجتماعي، أو ممن يجلسون على العشاء معنا

sosyal çevremde ya da yemek masamızda

على أنه لا يجب التطرق أبدًا إلى الجنس أو السياسة أو الدين على طاولة العشاء.

yemek masasında seks, politika ve dinden bahsedilmemesi öğretilmiştir.