Translation of "ثلاثة" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "ثلاثة" in a sentence and their turkish translations:

- لديه ثلاثة أبناء.
- عنده ثلاثة أولاد.

Onun üç oğlu var.

رقم ثلاثة:

Üçüncü olarak;

قبل ثلاثة أعوام،

geceyi hastanede geçirdiğini

"أمامك ثلاثة أشهر

"Üç ayınız var.

أنشأ ثلاثة أقسام:

3 bölüm kurdu:

إلى ثلاثة أقسام:

da üç bölüme ayrıldı:

شهدنا ثلاثة حروب.

Biz üç savaş gördük.

لدي ثلاثة كلاب.

Benim üç köpeğim var.

لديك ثلاثة أقلام.

Senin üç dolma kalemin var.

حملت ثلاثة كتب.

Ben üç kitap taşıdım.

- سكنّا هناك ثلاثة أشهر.
- بقينا هناك لمدة ثلاثة شهور.

Üç ay boyunca orada kaldık.

من قبل ثلاثة رجال، ثلاثة أقارب، بأمرٍ من والدها وعمها.

babasının ve amcasının emriyle üç adam, üç kuzen tarafından öldürülmüştü.

وُجدت بعد ثلاثة أشهر.

Üç ay sonra bulundu,

جذر تسعة هو ثلاثة،

9'un karekökü? Cevap: 3

دعني أعطيك ثلاثة نصائح.

Size üç tüyo vermeme izin verin.

بدأت منذ ثلاثة أعوام،

Üç yıl önce

واحد، ثلاثة، خمسة، سبعة

bir, üç, beş, yedi -

ثلاثة أرباع الماء البشري

İnsanın dörtte üçü su

استمر المطر ثلاثة أيام.

Yağmur üç gün sürdü.

كان هنالك ثلاثة رجال.

Üç adam vardı.

المنزل لديهِ ثلاثة طوابق.

Evin üç katı var.

لدى أمي ثلاثة كلاب.

Annemin üç tane köpeği var.

لهذه المسرحية ثلاثة فصول.

Bu oyunun üç perdesi vardır.

بإمكانها تحدث ثلاثة لغات.

O, üç dilde konuşabilir.

عن طريق التوصية رقم ثلاثة:

üçüncü öneri ile eğitebilirsiniz:

بالعمل على ثلاثة أدوية فقط،

Sadece üç ilaçla

تجلب نقاط التحول ثلاثة تهديدات.

Taşma noktaları üç tehdidi beraberinde getiriyor.

لقد اخترنا إكمال ثلاثة تمارين

Bir hafta sürede tamamlanan

لكنها ماتت منذ ثلاثة أسابيع.

ama üç hafta önce ölmüştü.

لكنها تشمل ثلاثة عناصر رئيسية:

Üç ana elementten oluşuyor:

كانت مدة الخطة ثلاثة أشهر‏.‏.‏.

Planlandığı gibi, üç aylık bir süre zarfında...

سأبقى هنا لمدة ثلاثة أشهر

Üç aydır burada kalıyor olacağım.

واحد زائد اثنان يساوي ثلاثة.

Bir artı iki üçe eşittir.

كان هناك ثلاثة ينتظرون أمامي.

Önümde bekleyen üç kişi vardı.

هناك ثلاثة أبقار في الإسطبل.

Ahırda üç inek var.

ستتحدث إلى شخصين أو ثلاثة

Hergün iki yada üç kişiyle

قبل ثلاثة أسابيع كنت أُذكر كمدرس،

Bundan üç hafta kadar önce, sadece bir öğretmen olarak anılırken,

طولها ثلاثة أمتار، أو أربعة أمتار.

Boyu üç metre, dört metre.

تحدث في أول ثلاثة أيام بالسجن،

hapsedilmeyi takip eden ilk 3 gün içinde gerçekleşiyor

عندما نأتي إلى ثلاثة أفلام ورقية ،

üç kağıtçı filmine geldiğimizde ise

إنه أشبه بلعب ثلاثة قرود ، ولكن

Biraz daha aslında üç maymunu oynamak gibi bir şey ama

لقد مضت ثلاثة سنوات منذ وفاته.

O öldüğünden beri üç yıl geçti.

كل يوم، لمدة دقيقتين أو ثلاثة.

iki-üç dakika konuşma yapacaksın.

انه يكسب ثلاثة أضعاف أكثر مني .

O benden üç kat daha fazla kazanır.

لدينا ثلاثة حراس أمن يتبادلون الأدوار.

Vardiya alan üç güvenlik görevlimiz var.

يوجد ثلاثة متاجر في المركز تجاري.

Alışveriş merkezinde üç mağaza var.

تتألف هذه النظرية من ثلاثة أجزاء.

Bu teori üç kısımdan oluşur.

تُجمع القمامة ثلاثة مرات في الأسبوع.

Çöpümüz haftada üç kez toplanır.

ستتزوج خلال ثلاثة أشهر، أهذا صحيح؟

Üç aya kadar evleniyorsun, değil mi?

احتجت إلى ثلاثة لترات من الدم.

Üç litre kana ihtiyacım vardı.

لكني لاحظت ثلاثة دروس مميزة علموني إياها.

ama onlardan üç belirgin ders aldım.

سيكون قد انتحر ثلاثة رجال من بريطانيا؟

Birleşik Krallık'ta üç erkeğin intihar edeceğini biliyor musunuz?

لكن بعد ثلاثة أشهر وصلني بريد إلكتروني

Üç ay sonra bir e-posta aldım.

بعد ثلاثة أشهر، ذهبت إلى تلك المقابلة

Üç ay sonrasında bir görüşmem vardı

وبحسب بحثي هناك ثلاثة أسباب رئيسية لهذا

Araştırmam, bunun üç ana nedeni olduğunu gösteriyor.

‫برز هذه الصلة‬ ‫في ثلاثة مجالات رئيسية -‬

aynı zamanda küresel ısınmaya dikkat çekmeyi de başarırız.

كان يشترط في الرسالة الواردة ثلاثة أشياء:

Gelen mesaj üç kuralı taşımalıydı:

والذي يبلغ من العمر ثلاثة أعوام فقط.

Oğlan ancak üç yaşındaydı.

نعيش في بيت فيه ثلاثة غرف نوم.

Üç yatak odalı bir evde yaşıyoruz.

لديهم ثلاثة قطط، ليسوا بحاجة لقط آخر.

Onların zaten üç tane kedisi var, başka birine ihtiyaçları yok.

هو يأتي إلى هنا كل ثلاثة أيام.

O her üç günde bir buraya gelir.

قضى ثلاثة شهور في البحر السنة الماضية.

O, geçen yıl denizde üç ay harcadı.

أذهب إلى هيروشيما ثلاثة مرات في الشهر.

Ayda üç kez Hiroshima'ya giderim.

تلقى توم ثلاثة هدايا بمناسبة عيد مولده.

Tom doğum günü için üç hediye aldı.

خسر توم ثلاثة ملايين دولار السنة الماضية.

Tom geçen yıl üç milyon dolar kaybetti.

قال "معلمي، الرابتور يكون أقصر من ثلاثة أمتار".

"Öğretmenim" dedi, "raptorların boyu üç metreden kısa" dedi.

وهو يضع ثلاثة أقداح على الطاولة ويسحب زجاجة

üç shot bardağı ve bir şişe çıkardığında

وقد فعلت ذلك عن طريق مشاركة ثلاثة متناقضات:

Bunu üç çelişki paylaşarak yaptım:

فإن أكثر من ثلاثة أرباع الناس يقولون لا.

İnsanların dörtte üçü "Hayır" dedi.

ثلاثة من صناع الورق يخونون الرشوة باستخدام الدين

dini kullanan rüşvetçi dolandırıcı üç kağıtçılar

بنسبة ستةٍ وعشرين بالمئة للميثان ثلاثة وعشرين بالمئة

metan için yüzde yirmi altı ve nitrolar

انه يكسب ثلاثة أضعاف أكثر مما افعل انا .

O benim kazandığımdan üç kat daha fazla kazanır.

من فضلك، انسخ ثلاثة نسخ من هذه الصفحة.

Lütfen bu sayfanın üç adet fotokopisini çıkarın.

استغرقته ترجمة الرواية الفرنسية أكثر من ثلاثة أشهر.

Fransızca romanın çevirisi onun üç aydan daha fazla süresini aldı.

ولكن قد تتفاجئ بمعرفة أنه ليس لدي ثلاثة أفكار.

Ama o üç fikre sahip olmadığımı söylemem sizi şaşırtabilir.

ثلاثة أرباع الناس البيض ليسوا عندهم أصدقاء غير البيض.

beyaz insanların dörtte üçünün beyaz olmayan arkadaşları yok.

انه يجني من المال ثلاثة اضعاف ما اجنيه انا .

O, benim kazandığımdan üç katı daha fazla para kazanır.

وبعد شهرين تقريبًا، تضاعفت سرعتي في القراءة ثلاثة أضعاف،

Yaklaşık iki ayın sonunda okuma hızım üç katına çıktı

يمكنكم أن تروا أن الدماغ ينقسم إلى ثلاثة أجزاء

üç ana kısma ayrıldığını görürüz.

في ضريحه في أنيت كبير، يوجد ثلاثة آلاف كتاب قرأه.

Anıtkabir'de, sadece Anıtkabir’de okuduğu üç bin tane kitap var.

أعتقد أن كل واحد منا لديه ثلاثة أنظمة تدعم حياته.

Bence hepimizin üç hayat desteği var.

عن الاعراض لذلك الفيروس فهي تبدأ بالظهور خلال ثلاثة الى

gelince , enfeksiyona maruz kaldıktan üç ila

وروسيا بنحو اربعة فاصل ثلاثة وخمسين في المئة تليها اليابان

, ardından yüzde altı virgül yirmi dört ile Hindistan, yaklaşık yüzde dört ile

ثلاثة وعشرين في المئة فكوريا الجنوبية بنحو واحد فاصل خمسة

yirmi üç ile Almanya ve yaklaşık bir puan ile Güney Kore

واحد، اثنان، ثلاثة، أربعة، خمسة، ستة، سبعة، ثمانية، تسعة، عشرة.

Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on.

حوالي ثلاثة بالمئة من الناس يميلون للقيام بالأمور على نحو مختلف.

insanların yaklaşık %3'ü farklı şeyler yapmaya meyillidir.

فقد كان هناك عائلة مكونة من ثلاثة أفراد تعيش في الشارع،

Sokağın aşağısında yaşayan üç kişilik bir aile vardı.

الذي يمكنه أن يتحرك بسرعة تصل إلى ثلاثة أضعاف سرعة الصوت.

bir çizgi roman süper kahramanı ile kıyaslayalım.

كنت أحمل ابتني آمنة البالغة من العمر ثلاثة سنوات في ذراعي.

üç yaşındaki kızım, Amina, kolumdaydı.

دعوني أعطيكم ثلاثة أمثلة أخرى لما يمكنُ أن تقوم به تقنيتنا.

Bu teknolojinin neler yapabileceğine dair üç örnek daha vermek istiyorum.

بعد حصار دام ثلاثة أيام، أمر قواته باقتحام بلدة تاوريني الرئيسية.

ordusuna Taurini'nin ana kasabına akın emri verir

ثم طلبنا من الجميع أن يتجمعوا في مجموعات من ثلاثة أشخاص.

Sonra üçerli grup olmalarını istedik.

الهروب. بعد ثلاثة أسابيع ، كانت قواته في خضم القتال في سمولينسك.

. Üç hafta sonra, birlikleri Smolensk'teki çatışmanın ortasındaydı.

ثم عهد نابليون إلى ناي بقيادة ثلاثة فيالق عسكرية - 84000 رجل.

Napolyon daha sonra Ney'e 84.000 kişilik üç kolordu komutanlığını emanet etti.