Examples of using "الصور" in a sentence and their turkish translations:
resimlerle başladım.
Sana bazı resimler göstereceğim.
Bu görüntüler güzeldirler.
Fotoğraflar tüm dünyaya yayıldı,
inanılmaz sayıda yiyecek resmi gösterirsek
Görüntüler kayıp oluyor ve yahutta siliniyor
Bir sürü fotoğrafım var.
Tom resim çizmekten hoşlanır.
Bana fotoğrafları göster lütfen.
Size gösterecek bazı resimlerim var.
Bu görselleri anlama dilini çok iyi konuşuyorsunuz.
eskiye dair belgeler fotoğraflar pek bulunmuyor
bu görüntüleri öğretmen kayıt altına alabiliyor
Bu fotoğrafların çekildiği zaman,
Turistler birçok fotoğraf çektiler.
Neden fotoğraf çekiyoruz ki?
Zamanla bu resimler kırmızıya boyanmaya başladı,
ve bazıları da bir hayli özeldi.
Çiplerimizin hologramı deşifre ediş şekli
Bu görseller de tamamen aynı fikirleri temsil ediyor.
hani sen sevgiline o fotoğrafları atıyorsun ya hani!
la o fotoğrafları zaten Whatsapp zaten depoluyor
Bu kitapta birçok resim var.
Sizi fotoğraf çekmekten vazgeçirmek istemiyorum.
daha sonrasında öğretmen bu görüntüleri satabilir
Çekilen fotoğraflarda yıldızlarda görünmüyordu
ışığı toplayan holografiyi de anlıyorum.
Çizimler yalnızca görsellerin iletişimi sağlamıyor,
Görsel bir klişe ne zaman iyi veya kötü?
Fotoğraf çekmeyi durdur. Turist gibi görünüyorsun.
Bu resimlerde görünen, ortada yas tutan bir kalp var
Tabii görseller grafik ikonlardan çok daha fazlası.
NASA’nın sitesine giriyorlardı, Hubble uzay teleskobunun çektiği fotoğraflardan
aynı zamanda o görüntüleri kim alır bilmiyorum ama?
gibi örneklerle çoğaltılabilen birsürü klişe yalanımız var
Ya da bir otoyolda sürülen bir arabaya ilişkin
İşte bizim bu durumda o fotoğraf karelerinin her hangi bir tanesine gidebilmemiz aslında mümkün olabilir
İlk resim için, "Hangisi daha iştah kabartıcı?" diye sordum.
Dollar Street sitesinde gezinirken göreceğiniz şey bu.
Üçüncü yörüngede Anders, tarihin en dikkat çekici fotoğraflarından birini çekti.
aramanızda açık tenli, ince, genç kadınlar göreceksiniz,
hologramın yönlendirmesiyle tek sıra hâlinde düşüyorlar,
Her erkeğin işi, ister edebi ya da müzik ya da bir resim ya da mimari ya da başka bir şey olsun, her zaman kendisinin bir portresidir.