Translation of "أعرفه" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "أعرفه" in a sentence and their turkish translations:

- أعرفه.
- أنا أعرفه

Onu tanıyorum.

- لا أعرفه.
- أنا لا أعرفه

Onu tanımıyorum.

نعم، أنا أعرفه.

Evet, ben bu hissi biliyorum.

أعرفه بإسمه الأول.

- Onu ilk adından biliyorum.
- Onu ilk ismiyle tanıyorum.
- Onu ilk adıyla tanıyorum.
- Ben onu ilk ismiyle tanıyorum.

اتّصلت بكلّ من أعرفه.

Tanıdığım herkesi aradım.

ولكن إليكم ما أعرفه أيضًا:

Şunu da biliyorum;

أخذت كل ما أعرفه عن الكوميديا

Onun hakkında bildiğim her şeyi aldım --

أريد أن أحدثكم عن شخص آخر أعرفه

Size tanıdığım başka bir adamı anlatmak istiyorum.

‫ولكن لا أعرفه إن كانت ستصيبني بالعياء.‬

Ama beni hasta edip etmeyeceğini bilmiyorum.

‫ما أعرفه الآن هو أنني ملتزم بخياري.‬

Şu anda bildiğim şey, kararlı olduğum.

كل ما أعرفه هو أنه من الصين.

Bütün bildiğim onun Çin'den geldiğidir.

‫ولكن ما أعرفه يقيناً‬ ‫هو أن تناولها آمن‬

Ama yüzde yüz bildiğim şey, yemenin güvenli olduğu

‫ولكن ما أعرفه يقيناً‬ ‫هو أن تناولها آمن.‬

Ama yüzde yüz bildiğim şey yemenin güvenli olduğu.

ثم تتساءل. كيف يعرف هذا الوجه ما أعرفه

sonra merak ediyorsunuz. Ulan bu face benim tanıdıklarımı nereden biliyor yahu

- لا أعرف إلّا هذا.
- هذا كل ما أعرفه.

Ben sadece bunu biliyorum.

ولسبب لا أعرفه فإني فتحت قلبي وشاركته ذلك اليوم،

Ve herhangi bir sebepten, o gün, döküldüm, paylaştım,

سأفعل شيئاً أعرفه الآن، أتمنى أن يكون أفضل من الحديث.

Bildiğim bir şeyi yapacağım şimdi, konuşmaktan daha iyi olur umarım.

لكن إليكم الشيء الذي أعرفه من عقود في هذا النظام:

Sistemde geçirdiğim onca yıldan şunu söyleyebilirim ki

أو سأقوم بعمل لم أكن أعرفه أبداً في حياتي وسأكون مُعِداً.

ya da hayatımda hiç bilmediğim bir işi yapacağım ve televizyoncu olacağım.

‫ولكن ما لا أعرفه،‬ ‫هو إن كان من الأنواع ‬ ‫التي يمكن أن تصيبني بالتوعك.‬

Ama bilmediğim şey, bunlardan birinin beni hasta edip etmeyeceği.