Translation of "Yaktı" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Yaktı" in a sentence and their spanish translations:

Parmaklarını yaktı.

- Él se quemó los dedos.
- Se ha quemado los dedos.

- Tom purosunu yaktı.
- Tom yaprak sigarasını yaktı.

- Tom prendió su cigarro.
- Tom encendió su cigarro.

- Tom elbiselerini yaktı.
- Tom onun elbiselerini yaktı.

Tom quemó su ropa.

Casus evrakları yaktı.

El espía quemó los documentos.

Tom sobayı yaktı.

- Tom encendió la cocina.
- Tom encendió la estufa.

Tom fırını yaktı.

Tom encendió el horno.

Tom ateş yaktı.

- Tom prendió el fuego.
- Tom encendió el fuego.

Tom mektubu yaktı.

Tom quemó la carta.

Yangın evimizi yaktı.

El fuego quemó nuestra casa.

Ken mumları yaktı.

Ken encendió las velas.

Tom mumu yaktı.

Tomás encendió la vela.

O lambayı yaktı.

Él prendió la luz.

Tom kendini yaktı.

Tom se quemó.

O ışığı yaktı.

- Ella encendió la luz.
- Él prendió la luz.

Kırmızı biber dilimi yaktı.

El chile me quemó la lengua.

O, sol elini yaktı.

Ella se quemó la mano izquierda.

Cecil bir mum yaktı.

Cecil encendió una vela.

O, bir kibrit yaktı.

Él encendió un fósforo.

Tom sobada kendini yaktı.

- Tom se quemó en la estufa.
- Tom se quemó en la cocina.

Tom bir mum yaktı.

Tomás encendió una vela.

Tom bir sigara yaktı.

- Tom prendió un cigarrillo.
- Tomás encendió un cigarrillo.

Biber onun ağzını yaktı.

Su boca ardía por la pimienta.

O, karanlıkta bir mum yaktı.

Encendió una vela en la oscuridad.

Oturdu ve bir sigara yaktı.

- Ella se sentó y fumó.
- Ella se sentó y se encendió un cigarrillo.

Tom ilk akşam yemeğini yaktı.

Tom quemó su primera cena.

Kızımız bir kibrit ile parmağını yaktı.

Nuestra hija se quemó el dedo con un fósforo.

Adam bir çakmakla bir sigara yaktı.

El hombre encendió un pucho con un encendedor.

O bir sigara yakarken kendini yaktı.

Ella se quemó mientras encendía un cigarrillo.

Yangın şiddetlendi ve bütün köyü yaktı.

- El fuego arrasó y consumió toda la aldea.
- El fuego arrasó y consumió la aldea entera.

Ejderhanın yangın nefesi Mario'yu tamamen yaktı.

El aliento de fuego del dragón quemó a Mario del todo.

Tom kapıyı açtı ve ışığı yaktı.

Tom abrió la puerta y encendió la luz.

- Tom fenerini yaktı.
- Tom fenerini açtı.

Tomás prendió su linterna.

O oturdu ve bir sigara yaktı.

Ella se sentó y se encendió un cigarrillo.

Tom bir mum yaktı ve bodruma indi.

Tomás encendió una vela y bajó al sótano.

Tom sıcak bir kızartma tavasında parmaklarını yaktı.

Tom se quemó los dedos con una sartén caliente.

Tom büyük bir tomar yüz dolarlık banknot yaktı.

Tom quemó un gran fajo de billetes de cien dólares.

Tetanos aşısı bir köpek ısırmasından daha çok canımı yaktı.

La vacuna del tétano me dolió más que el mordisco del perro.