Translation of "Yaşıyordu" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Yaşıyordu" in a sentence and their spanish translations:

İnsanlar köylerde yaşıyordu.

La gente vivía en poblados.

Tom römorkta yaşıyordu.

Tom vivía en una caravana.

Ailem bir kulübede yaşıyordu.

Mi familia vivía en una cabaña.

Savaş başladığında Londra'da yaşıyordu.

Él vivía en Londres cuando comenzó la guerra.

O, teyzesi ile yaşıyordu.

Él vivía con su tía.

Sami o dairede yaşıyordu.

Sami estaba viviendo en ese apartamento.

Keşiş ahşap bir kulübede yaşıyordu.

El ermitaño vivía en una cabaña de madera.

Ailemizin tüm sorunlarından ayrı yaşıyordu.

- Él vivía enajenado de todos los problemas de nuestra familia.
- Él vivía separado de todos los problemas de nuestra familia.

O yakındaki bir kasabada yaşıyordu.

Vivía en una ciudad cerca de aquí.

Savaş patlak verdiğinde İngiltere'de yaşıyordu.

Estaba viviendo en Inglaterra cuando empezó la guerra.

O orada tamamen yalnız yaşıyordu.

Él vivía allá por sí solo.

Savaş başladığında, o, İngiltere'de yaşıyordu.

Estaba viviendo en Inglaterra cuando empezó la guerra.

Kral bir zamanlar o sarayda yaşıyordu.

Alguna vez el rey vivió en ese palacio.

- Bütün köpekler hayattaydı.
- Köpeklerin hepsi yaşıyordu.

Todos los perros estaban vivos.

Bir zamanlar, güzel bir prenses yaşıyordu.

Había una vez una hermosa princesa.

Vakaların neredeyse tümünde hastalar depremin merkezinde yaşıyordu.

En casi todos los casos, los pacientes vivían cerca del epicentro.

Yaşlı adam üç odalı bir apartmanda yaşıyordu.

El hombre mayor vivía en el apartamento de tres habitaciones.

O günlerde, o, evde tek başına yaşıyordu.

- Por entonces vivía solo en la casa.
- Por aquel entonces vivía solo en la casa.

Naoki yoksuldu ve küçük bir kulübede yaşıyordu.

Naoki era pobre y vivía en una pequeña cabaña.

Üç küçük kedi birlikte bir ağaçta yaşıyordu.

Tres gatitos vivían juntos en un árbol.

Kızı doğduğunda, o yedi yıl boyunca Nagano'da yaşıyordu.

Él llevaba viviendo siete años en Nagano cuando nació su hija.

- Sanırım o İspanya'da oturuyordu.
- Sanırım o İspanya'da yaşıyordu.

Creo que él ha vivido en España.

Tango küçük bir köyde küçük bir çocukla yaşıyordu.

Tango vivía con un niño pequeño en un pequeño pueblo.

Tom en iyi kol düğmelerini bulmaya çalışırken sorun yaşıyordu.

Tom estaba teniendo problemas tratando de encontrar su mejor par de gemelos.

Bir bir şehirde yaşıyorum, ancak ailem bir köyde yaşıyordu.

Yo vivo en la ciudad, pero mis padres vivían en el campo.

- Tek başına yaşıyordu.
- Yalnız yaşamaya alışkın.
- O yalnız yaşamaya alışkındır.

Ella está acostumbrada a vivir sola.

- Eski insanlar doğaya yakın yaşadı.
- Eski insanlar doğayla iç içe yaşıyordu.

La gente de la antigüedad vivía en contacto con la naturaleza.

- Herkes Sami ile bir sorun yaşıyordu.
- Herkesin Sami ile bir problemi vardı.

Cada uno tenía un problema con Sami.

- Bir zamanlar üç kızı olan bir kral yaşıyordu.
- Bir zamanlar üç kızı olan bir kral vardı.

Había una vez un rey que tenía tres hijas.