Translation of "Sami" in Spanish

0.018 sec.

Examples of using "Sami" in a sentence and their spanish translations:

- Sami yaklaştı.
- Sami yaklaşıyordu.

Sami se acercó.

- Sami kalpsizdir.
- Sami yüreksizdir.

Sami era despiadado.

Sami yakalandı.

Sami fue detenido.

Sami kaçırıldı.

Sami fue raptado.

Sami kanıyordu.

Sami estaba sangrando.

- Sami çalışmaya geldi.
- Sami çalışmak için geldi.

Sami vino a trabajar.

Sami terk etti.

Sami se marchó.

Sami ayıyı vurdu.

Sami le disparó al oso.

Sami zenginlik bağımlısıydı.

Sami tenía adicción a la riqueza.

Sami onu anlayabilir.

Sami puede entender eso.

Sami askısını çıkardı.

Sami se sacó sus coderas.

Sami çok aşık.

Sami está muy enamorado.

Sami bir melekti.

Sami era un ángel.

- Sami, Layla'yı ortaokuldan tanıyor.
- Sami, ortaokuldan Layla'yı tanıyor.

Sami conoce a Layla de la secundaria.

- Sami, İslam okumaya başladı.
- Sami İslami eğitim almaya başladı.

Sami empezó a estudiar el Islam.

Sami, günü kızıyla geçirdi.

Sami pasó el día con su hija.

Sami bir polis kaçağıydı.

Sami era un informador de la policía.

Sami gözlüklerini arabada bıraktı.

Sami dejó los lentes en el auto.

Sami, Leyla'ya derinden aşık.

Sami está locamente enamorado de Leila.

Sami altı bira içti.

Sami bebió seis cervezas.

Sami parayı bankaya götürdü.

Sami llevó el dinero al banco.

Sami patolojik bir yalancıdır.

Sami es un mentiroso patológico.

Sami köprüden atlamak istedi.

Sami quería saltar desde el puente.

Sami kültü terk etti.

Sami abandonó la secta.

Sami çok çabuk anladı.

Sami pudo explicárselo bastante rápido.

Sami o dairede yaşıyordu.

Sami estaba viviendo en ese apartamento.

Sami bir özel dedektiftir.

Sami es detective privado.

Sami bunu saçma buldu.

A Sami le pareció una tontería.

- Sami bunu yaptığını kabul etti.
- Sami bunu yaptığını itiraf etti.

Sami reconoció haberlo hecho.

- Sami, işleri daha da kötüleştirdi.
- Sami, işleri daha da kötü yaptı.

- Sami empeoró mucho más las cosas.
- Sami empeoró las cosas mucho más.

Sami, Leyla'nın kredi kartını kullandı.

Sami usó la tarjeta de crédito de Layla.

Sami aceleci bir sonuca vardı.

Sami sacó una conclusión precipitada.

Sami kapı ziline basmak üzereydi.

Sami estaba a punto de pulsar el timbre de la puerta.

Sami Layla'yı tehdit etmeye geldi.

Sami ha venido para amenazar a Layla.

Sami İslam'a geçmeden önce Hristiyan'dı.

Antes de su conversión al islam, Sami era cristiano.

Sami Leyla'yı ormanda terk etti.

Sami abandonó a Layla en la selva.

Sami bunu yaptığını itiraf etti.

Sami reconoció haberlo hecho.

Sami, Leyla'nın kürtaj yaptırmasını istedi.

Sami quería que Layla se hiciera un aborto.

Sami kendini boğulmuş hissetmeye başlıyordu.

Sami comenzaba a sentirse asfixiado.

Sami, Leyla'yı kaderine terk etti.

Sami abandonó a Layla a su suerte.

Sami her şeyi geride bıraktı.

Sami lo dejó todo.

Sami eve gitmek için ayrıldı.

Sami se marchó a su casa.

Sami beni neden terk etti?

¿Por qué me abandonó Sami?

Sami bir martının fotoğrafını çekti.

Sami hizo una foto de una gaviota.

Sami sizlere Müslüman oluşundan bahsedecek.

- Sami va a hablar contigo sobre su conversión al Islam.
- Sami va a hablar con vosotros sobre su conversión al Islam.
- Sami va a hablar con vosotras sobre su conversión al Islam.
- Sami va a hablar con usted sobre su conversión al Islam.
- Sami va a hablar con ustedes sobre su conversión al Islam.

Sami bir panik atak geçirdi.

Sami sufrió un ataque de pánico.

Sami, Leyla'dan birkaç mektup aldı.

Sami recibió bastantes cartas de Leyla.

Sami, Leyla'ya dik dik bakıyordu.

Sami estaba mirando a Layla.

- Herkes Sami ile bir sorun yaşıyordu.
- Herkesin Sami ile bir problemi vardı.

Cada uno tenía un problema con Sami.

- Sami nikah yüzüğünü her zaman takıyordu.
- Sami evlilik yüzüğünü her zaman takıyordu.

Sami siempre llevaba su anillo de bodas.

Sami Leyla'nın Müslüman olduğunu hiç bilmiyordu.

Sami nunca supo que Layla era musulmana.

- Sami'nin sorunları vardı.
- Sami sorunlara sahipti.

Sami tuvo problemas.

Sami, Leyla'yı evine kadar takip etti.

Sami siguió a Layla hasta su casa.

Sami altı tane korkunç cinayet işledi.

Sami cometió seis horrendos asesinatos.

Sami, ülkesinin bayrağını olimpiyatlarda gururla taşıdı.

Sami llevó con orgullo la bandera de su país en las Olimpiadas.

Sami ormanda terk edilmiş olarak bulundu.

Sami fue encontrado abandonado en el bosque.

Sami, Leyla onu terk etti sanıyor.

Sami cree que Layla lo abandonó.

- Semitik dilleri seviyorum.
- Sami dillerini severim.

Amo las lenguas semíticas.

Sami kişisel eşyalarını Kahire'deki bir eve bıraktı.

Sami abandonó sus pertenencias personales en un apartamento en El Cairo.

Sami ve Leyla sekiz yıldır birlikte bulunuyorlar.

Sami y Layla han estado juntos por ocho años.

Sami karısını aldatmak için bir plan yapmıştı.

Sami trazó un plan para engañar a su esposa.

Sami, Leyla'nın kaçırılması hakkındaki her şeyi öğrendi.

Sami se enteró por completo del rapto de Layla.

Sami, Leyla'yı kimin kaçırmış olabileceğini bilmek istiyordu.

Sami quería saber quién pudo haber raptado a Layla.

Sami, arabasını terk edilmiş bir arazide bıraktı.

Sami abandonó el auto en un terreno abandonado.

Sami Leyla'ya tecavüz etti ve onu terk etti.

Sami violó a Layla y la abandonó.

Sami Doğu Avrupa'daki küçük bir Müslüman toplulukta büyüdü.

Sami creció en una pequeña comunidad musulmana en Europa del Este.

Sami, Leyla'ya yardım etmek için basit bir plan tasarladı.

Sami inventó un plan sencillo para ayudar a Layla.

Sami ve Leyla, 90'lı yılların ortasında üniversitede tanıştılar.

Sami y Layla se conocieron en la universidad a mediados de los 90.

Sami küçük bir bebeğin cesedini terk edilmiş bir bavulda buldu.

- Sami encontró el cadáver de un bebecito en un maletín abandonado.
- Sami encontró el cadáver de un bebito en un maletín abandonado.

Sami, Leyla'yı kaçırdı ve onu bir seks kölesi olarak tuttu.

Sami raptó a Layla y la mantuvo como una esclava sexual.