Translation of "Paranın" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Paranın" in a sentence and their spanish translations:

Paranın göz yoktur.

El dinero no tiene ojos.

Paranın üstünü say.

Cuente usted el cambio.

Paranın sonu sevginin sonudur.

La escasez de dinero es el final del amor.

Paranın bir kısmı çalındı.

Parte del dinero fue robado.

Paranın umurunda olmadığını sanıyordum.

Pensé que no te importaba el dinero.

Tom paranın değerini anlamıyor.

Tom no comprende el valor del dinero.

Biz bu paranın peşinden gideceğiz.

Vayamos tras el dinero.

Paranın büyük bir kısmı harcandı.

La mayor parte del dinero fue gastado.

Tom paranın nereden geldiğini bilmiyordu.

Tom no sabía de dónde venía el dinero.

Paranın mutluluk alamayacağını kim söylüyor?

¿Quién dijo que el dinero no puede comprar la felicidad?

Paranın senin için anlamı nedir?

- ¿Qué significa el dinero para vos?
- ¿Qué significa el dinero para ti?

Madeni paranın önündeki sözleri anlamıyorum.

No entiendo las palabras que hay en la cara de la moneda.

Ben paranın her şey olmadığını biliyorum.

- Sé que el dinero no lo es todo.
- Sé que el dinero no es todo.

Paranın satın alamayacağı bazı şeyler vardır.

Hay unas cosas que el dinero no puede comprar.

Babam paranın her şey olmadığını söylerdi.

- Mi papá solía decir que el dinero no es todo.
- Mi padre solía decir que el dinero no lo es todo.

Tom paranın nerede saklı olduğunu biliyor.

Tom sabe dónde está escondido el dinero.

Paranın mutluluğu satın alamayacağını söylemeye gerek yok.

No hace falta decir que el dinero no puede comprar la felicidad.

O, paranın ve mutluluğun aynı olduğunu düşünüyor.

Ella cree que la felicidad y dinero son lo mismo.

Paranın ona mutluluk satın alacağına inanıyor musun?

¿Crees que el dinero comprará su felicidad?

Paranın hepsi oradaydı. Hiç kimse ona dokunmadı.

Estaba íntegro el dinero, nadie lo tocó.

Paranın her şeyi satın alabileceği fikri yanlış.

- Es una idea equivocada que el dinero pueda comprarlo todo.
- La idea de que el dinero puede comprarlo todo es errónea.

Paranın bulabileceği en iyi beyinleri işe aldı.

Contrató a los cerebros más brillantes que el dinero podía conseguir

Paranın insanı nasıl değiştirdiği bu filmlerde işlendi aslında

cómo el dinero ha cambiado a las personas en realidad está cubierto en estas películas

Paranın benim için gerçekten önemli olduğunu düşünüyor musunuz?

¿Crees que el dinero realmente me importa?

O, paranın kendi payına düşenini almakta tereddüt etmedi

No dudó en coger su parte del dinero.

Sevgi paranın üstündedir. Sonraki önceki kadar çok mutluluk veremez.

El amor está por encima del dinero. El segundo no puede darnos tanta felicidad como el primero.

Ona o paranın satın alabileceği en iyi eğitim verildi.

Se le dio la mejor instrucción que se puede conseguir con dinero.

Şaşırtıcı derecede çeviktirler, küçük bir bozuk paranın etrafında dönebilecek kadar.

Son sorprendentemente ágiles, y tienen una gran movilidad.

Insanların paraya nasıl taptığı paranın sana nasıl bir sahte çevre oluşturduğu

cómo la gente adora al dinero cómo el dinero crea un ambiente falso para ti

Bana paranın satın alabileceği en iyi çalışanları gönder. Para sorun değil.

Envíame a los mejores empleados que el dinero pueda comprar. El dinero no es un problema.

Gümüş paranın miktarı ne kadar büyük olursa, rüşvet o kadar büyük olur.

A mayor cantidad de plata, mayor poder corruptor.

- Para için köle olmayın.
- Para için kölelik etmeyin.
- Paraya kulluk etme.
- Paranın kulu olma.

No seas esclavo del dinero.

Paranın konuştuğu bu sert, küçük dünyada, onun hayat tarzı derin bir nefes taze hava gibi.

En este mundo duro y mezquino donde el dinero habla, su forma de ser es como una ráfaga de aire fresco.

- Bütün paranın nereye gittiğini sanıyorsun?
- Sence bütün para nereye gidiyor?
- Sizce tüm para nereye gidiyor?

¿Adónde te crees que se va todo el dinero?