Translation of "Parçası" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Parçası" in a sentence and their spanish translations:

Parçası olduğunu anlayacaksınız.

es una pieza de escultura.

Bu, işimin parçası.

Es parte de mi trabajo.

O, işin bir parçası.

Es parte del trabajo.

Yaşadığınız terslikler kurgunuzun bir parçası,

los obstáculos son parte de la premisa

Bu ilginç bir haber parçası.

- Esas son noticias interesantes.
- Es una información interesante.

Bunun bir parçası olmak istemiyorum.

No quiero ser parte de esto.

Tayvan, Çin'in bir parçası değildir.

Taiwan no es parte de China.

Bu sadece problemin bir parçası.

Eso es sólo una parte del problema.

Bu sadece bir kağıt parçası.

Es solo un trozo de papel.

Başarının en önemli parçası disiplindir.

- La disciplina es la parte más importante del éxito.
- La disciplina es el componente más importante del éxito.
- El éxito se basa en una disciplina constante.

En sevdiğin et parçası nedir?

¿Cuál es tu corte de carne favorito?

Tom, LGBTQ+ topluluğunun bir parçası.

Tom forma parte de la comunidad LGBTQ+.

- Bu grubun parçası olmak hoşuma gidiyor.
- Bu grubun parçası olmaktan memnuniyet duyuyorum.

Me gusta formar parte de este grupo.

Hissiyatları hissetmek insan olmanın bir parçası.

Los sentimientos son una parte del ser humano.

Insanları parçası olmaktan gururlandırmada çok önemlidir.

y también haciendo sentir a la gente orgullosa por ser parte de ello.

Ve bu hayatımın en önemli parçası.

Y ha sido la etapa más importante de mi vida.

Sadece ağartılmış Honduras Maunu'nun bir parçası.

Se trata de una pieza de caoba blanquecina hondureña.

Ve bu kurucu etiğin bir parçası,

y eso es parte del 'ethos' fundador,

Bunun bir parçası olacak biçimde tasarlayın.

Diseñen pensando en desmontarlo.

şimdi dünya üzerindeki kara parçası bütündü

ahora la tierra en la tierra estaba entera

Hediye ekonomisinin bir parçası olarak görüyor.

quien lo ve como parte de la economía del regalo.

Buranın bir parçası olduğumu hissetmeyi öğretti.

que somos parte de ese lugar, no visitantes.

Dünyamız evrenin sadece küçük bir parçası.

Nuestro mundo es sólo una parte pequeña del universo.

O, yararlı bir bilgi parçası değil.

Esa información no es muy útil.

Son kek parçası Tom tarafından yendi.

Tom se comió el último trozo de tarta.

Tom kırık bir ayna parçası aldı.

Tom recogió un trozo del espejo roto.

Ben sorunun bir parçası olmak istemiyorum.

No quiero ser parte del asunto.

Bana beyaz bir kağıt parçası ver.

Dame una hoja en blanco.

Örneğin Beyonce'nin "Love On Top" parçası.

Como "Love on Top" de Beyonce

Bunun planın bir parçası olmadığından eminim.

Estoy segura de que eso no era parte del plan.

Amaçlarını bir kağıt parçası üzerine yaz.

Escribe en una hoja de papel tus objetivos.

Bir zamanlar bir tahta parçası vardı.

Había una vez un trozo de madera.

Japonya'nın en iyi parçası, video oyunlarıdır.

Lo mejor de Japón son sus videojuegos.

Bunun planının bir parçası olmadığından eminim.

Estoy segura de que eso no era parte del plan.

Mutfakta buruşuk, turuncu bir kâğıt parçası buldum.

encontré un trozo de papel naranja arrugado en mi cocina.

Ellerimiz, parmaklarımız ve giysinin bir parçası betimlenmiş.

tenemos las manos, los dedos y algunas partes de adornos también representadas.

Müziğin artık hayatımın bir parçası olmayacağı fikri

la idea de que no volvería a ser parte de mi vida

Peki, başarısızlıklar değer yaratmanın bir parçası mıdır?

Pero ¿son los fracasos parte de la creación de valor?

Acı çekmenin hayatın bir parçası olduğunu bilirler.

Saben que sufrir es parte de la vida.

Ve bunun anahtar parçası ise polislerin sendikasıdır.

y una parte clave es el trabajo de los sindicatos de la policía.

Bugün bunun bir parçası olduğunuz için teşekkürler.

Así que gracias por vuestra participación.

Kaybetmeyi göze alabileceğim bir giysi parçası almalıyım.

Quiero usar una prenda de ropa que no me importe perder.

Bir parçası da hatalıysanız bunu kabul etmektir.

es admitir nuestros errores.

Beni av stratejisinin bir parçası olarak kullandı.

Me usó como parte de su estrategia de caza.

Artık bu projenin bir parçası olmak istemiyorum.

Ya no deseo formar parte de este proyecto.

Tom Hawaii'nin ABD'nin bir parçası olduğunu bilmiyordu.

Tom no sabía que Hawái era parte de Estados Unidos.

Ben senin grubun bir parçası olmak istiyorum.

Me gustaría ser parte de tu grupo.

Bu tam olarak bir kek parçası değildi.

No fue exactamente coser y cantar.

Çözümün bir parçası olmak istiyorum, problemin değil.

Quiero ser parte de la solución, no del problema.

Bu projenin bir parçası olmaktan gurur duyuyorum.

- Estoy orgulloso de formar parte de este proyecto.
- Estoy orgullosa de ser parte de este proyecto.

İyi bir eğitimin en önemli parçası nedir?

¿Cuál es la parte más importante de una buena educación?

Evlendiklerinde birkaç parça mobilya parçası satın aldılar.

Ellos compraron algunos muebles cuando se casaron.

Tom bir cam parçası ile parmağını kesti.

Tom se cortó el dedo con un pedazo de vidrio.

Gizli bölmesi ya da parçası olmadığından emin olun,

Asegúrese de que no tienen ni trampa ni cartón,

Korku ve cesaret arasındaki denge bunun bir parçası.

encontrar el equilibrio entre el miedo y el valor.

Tüm bunlar şu an bu kelimenin bir parçası,

Ahora, todo eso es parte de esta palabra

Büyüyen gizli multi milyar dolarlık bir endüstrinin parçası.

forman parte de una creciente y sigilosa industria de miles de millones de dólares.

Bunları akılcı kararlarımızın bir parçası yapmak oldukça zor.

Es muy difícil hacerlas parte de nuestra decisión racional.

Rusya, Avrupa'nın parçası olsun istiyor. Ta Vladivostok'a kadar.

Que Rusia forma parte de Europa, hasta Vladivostok.

Sorunun bir parçası haline geldiğimi kabul etmek zorundaydım.

y sin darme cuenta me convertí en una parte del problema.

Daha geniş bir dizi koruyucu önlemlerin parçası olmasıdır.

junto con el distanciamiento social y el lavado de manos.

Bakın, bu halat soğuk zincir güzergâhının bir parçası olmalı.

Esta cuerda es claramente parte de nuestra ruta.

İnsanlar sanki o kuşağın parçası gibi rol yapmaya başladılar

ya que la gente empieza a actuar como si son parte de esa generación

Kendi ulusal kimliğimizin parçası olarak gördüğümüz pek çok şey

que es que muchos de los ingredientes clave de nuestras identidades nacionales,

Dünya yazarlarının bir parçası olmak sadece çevirmen için mantıklıdır.

Es muy lógico que el traductor se convierta en una parte del mundo del autor.

Yazıcının içinde bir kağıt parçası sıkıştı ve artık çalışmıyor.

Se atascó un papel dentro de la impresora, y ahora no funciona.

Bu tacize son vermek de bu epik savaşın bir parçası.

Y detener ese abuso es solo parte de esta batalla épica.

çünkü siyaset bizim için önemli ve kim olduğumuzun bir parçası.

porque es importante para nosotras y es parte de lo que somos.

- O faydalı bir bilgi parçası.
- O faydalı bir bilgi parçasıdır.

- Esa es una información útil.
- Esta es una información útil.

Ben hatalar yapmayı öğrenme sürecinin önemli bir parçası olarak görüyorum.

Considero el cometer errores una parte importante del proceso de aprendizaje.

Coltrane, Giant Steps parçası için bu ilginç akor değişimlerini yazmış,

Coltrane escribio estos unicos cambios de acordes para Giant Steps, que luego uso

Daha önce size anlattığım gibi, bu da işinizin bir parçası.

Como te dije antes, esto también es parte de tu trabajo.

O bir kurşun kalemle bir kağıt parçası üzerine bir daire çizdi.

Ella dibujó un círculo con un lápiz en un trozo de papel.

Bir buzdağının su altındaki parçası su üstündeki parçasından çok daha büyüktür.

La parte de un iceberg que está por debajo de la superficie del agua es mucho mayor que la que está por encima.

Örneğin, Carly Rae Jepsen'in "Cut To The Feeling" parçası La majör'de.

Por ejemplo, "Cut to the Feeling" de Carly Rae Jepsen, es en La mayor

Bu kirli giysiler onun suçsuzluğunu kanıtlayacak yeni bir kanıt parçası olabilirdi.

Esta ropa sucia podría ser una nueva prueba para probar su inocencia.

Tom'un bana verdiği kek parçası o kadar büyüktü ki onun hepsini yiyemedim.

La porción de torta que Tom me dio era tan grande que no pude comerla toda.

Ya bu Karun hazinesinin en değerli parçası olan bir kanatlı denizatı broşü vardı

O había un broche de caballito de mar alado, que es la pieza más valiosa de este tesoro de Karun

Lannes daha sonra General Augereau'nun bölüğünün bir parçası olarak İtalya'ya transfer edildi ve burada cesur,

Lannes fue luego trasladado a Italia como parte de la división del general Augereau, donde su

Ben de İslam'ın her zaman ABD'nin hikayesinin bir parçası olduğunu biliyorum. Ülkemi tanıyan ilk ulus Fas'tı.

Sé, también, que el islam ha formado siempre parte de la historia de Estados Unidos. La primera nación que reconoció a mi país fue Marruecos.

On yıl sonra, Fransızların Kurtuluş Savaşı'nda sömürgecilere verdiği desteğin bir parçası olarak, General Rochambeau'ya Amerika'da eşlik etti

Diez años más tarde acompañó al general Rochambeau a América, como parte del apoyo francés a los

Heykeltraş işin gökyüzüne açılan bir pencereyi temsil ettiğini söyledi, ama bana mantıksız eğri böğrü bir metal parçası gibi göründü.

El escultor dijo que la obra representaba una ventana al cielo, pero a mí me parecía un trozo de metal retorcido y sin sentido.