Translation of "Oldukları" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Oldukları" in a sentence and their spanish translations:

"Kadınlar, oldukları gibi?"

"Mujeres, ¿honestas con ellas mismas?"

Başta yalnız oldukları için yakalanırlar.

porque se sentían solos.

Kirli oldukları için ellerimi yıkıyorum.

- Yo me lavo las manos porque están sucias.
- Me lavo las manos porque están sucias.

Lütfen eşyalarımı oldukları gibi bırakın.

Por favor, deja mis cosas como están.

Tom şeyleri oldukları gibi seviyor.

A Tom le gustan las cosas como están.

Japonların tanıdıklarına karşı çok cana yakın oldukları ve tanımadıklarına çok ilgisiz oldukları söyleniyor.

Se dice que los japoneses son muy amables con sus conocidos y muy indiferentes hacia los desconocidos.

Olayları gerçekten oldukları gibi görmeye çalış.

Trata de ver las cosas tal como realmente son.

O gürültülü oldukları için onları uyardı.

Él los reprendió por el ruido.

Bu, onların içinde yaşamış oldukları ev.

Esa es la casa en la que estaban viviendo.

Asıl önemli olan şey, menopozda oldukları gerçeğiydi.

Lo que más importaba era que estaban en el climaterio.

Oldukları hakkında bir konuşma yaptık. Netflix algoritmalarının,

Sería fácil imaginar que los algoritmos de Netflix,

Japonlar kendilerini ait oldukları grupla tanımlamak eğilimindedir.

Los japoneses tienden a identificarse ellos mismos con el grupo al que pertenecen.

İşadamları bankalara borçlu oldukları parayı geri ödeyemedi.

Los empresarios no podían devolverles a los bancos el dinero que les debían.

Ama doğuştan daha üstün oldukları düşüncesinden dolayı değil.

pero no por la idea de que fueran innatamente superiores.

Saldırıya ve ileri atılmaya hazır oldukları anlamına gelir.

significa que tienen el poder de saltar y atacarlos.

Lambalarla değiştirilmesi dayanıklı oldukları için küresel ısınmayla mücadele

aire acondicionado. El reemplazo de las bombillas normales por lámparas compactas

Bu olaya bazı politikacıların neden oldukları kabul edilmektedir.

Se considera que algunos políticos habrían causado ese incidente.

Ona her şeyi oldukları gibi kabul etmek öğretildi.

Le enseñaron a aceptar las cosas como son.

Ve doğarken sahip oldukları gücü görmeyi, nerede ve nasıl ise

y reconocer que el poder que ostentan por haber nacido dónde y cuándo nacieron

Daha çok risk alma eğilimde oldukları artık bir sır değil

tienden a correr más riesgos que los niños o los adultos,

Ancak Avrupa Krallıkları entikalarla ve birbirleriyle yapıyor oldukları savşalarla meşgullerdir

Pero con los reinos europeos envueltos en intriga y guerra unos contra otros, difícilmente alguien

Dört bilgisayarım var ama çok eski oldukları için ikisini artık kullanmıyorum.

Tengo cuatro computadores, pero dos de ellos son tan viejos que ya no los uso más.

Oyuncuların çoğu grip yüzünden keyifsiz oldukları için koç oyunu iptal etti.

El entrenador suspendió el partido porque muchos de los jugadores estaban de baja con la gripe.

Bu civardaki kızların ne kadar güzel oldukları hakkında hiçbir fikrin yok!

¡No sabes lo bonitas que son las chicas de aquí!

Ancak Venedik'in gücü yapmış oldukları zekice müzakerelerden ve şahsi çıkar anlayışlarından da gelir.

Pero el poder veneciano también vino a través de la negociación astuta y el interés propio

Sarmal hâline gelip kafalarını öyle geriye çekmeleri, saldırıya ve ileri atılmaya hazır oldukları anlamına gelir.

Cuando llevan la cabeza atrás y se enroscan, tienen el poder de saltar hacia adelante y atacar.

Akıllı insanlar söyleyecek bir şeyleri olduğu için ; aptallar, bir şey söylemek zorunda oldukları için konuşurlar.

Los sabios hablan porque tienen algo que decir; los tontos, porque tienen que decir algo.