Translation of "Korku" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Korku" in a sentence and their spanish translations:

korku,

miedo,

Gözlerinde korku vardı.

Había miedo en sus ojos.

Korku filminden tiksinirim.

- Aborrezco las películas de miedo.
- Odio las películas de miedo.

Korku güven yokluğudur.

El miedo es la falta de confianza.

Korku filmlerini sevmiyorum.

No me gustan las películas de horror.

Yoksa bilinmeyenden korku mu?

o será, ¿el temor a lo desconocido?

Korku... ...ve hayret dolu...

Mundos nocturnos llenos de miedo

Ancak ilk korku geçtiğinde,

Pero después de que el primer miedo desaparece,

Bir korku filmi izleyeceğim.

Voy a ver una película de terror.

Şu çocuk korku göstermedi.

Ese muchacho no mostró ningún temor.

Korku filmleri beni korkutur.

Me dan miedo las películas de terror.

Sonsuz korku, sonsuz barış.

Temor permanente, paz permanente.

Korku filmlerini sever misin?

¿Te gustan las películas de terror?

Korku filmlerinden korkar mısın?

¿Tienes miedo de las películas de terror?

Favori korku filmin nedir?

¿Cuál es su película de terror preferida?

Tom korku filmlerini sevmez.

A Tom no le gustan las películas de terror.

Korku içinde titremeye başladı.

Él se puso a temblar de miedo.

Bir hayvana korku aşıladığınız zaman,

cuando se le induce miedo a un animal,

Korku olmazsa aptalca şeyler yaparız.

Sin miedo, haríamos locuras.

Bu yaratık yüzyıllardır korku salmıştır.

Esta criatura ha sido temida por siglos.

korku ve hayal kırıklığı hissediyoruz.

y con el terrorismo que hemos sufrido en nuestras comunidades.

Korku usul usul yüreğime yerleşmişti.

El temor entró sigilosamente en mi corazón y se instaló allí.

O, korku yüzünden ele geçirilmiştir.

- El miedo lo poseyó.
- Él se sintió asustado.

Tom Mary'nin gözlerinde korku gördü.

Tom vio miedo en los ojos de Mary.

Korku iyi bir motive edicidir.

El temor es un gran motivador.

Korku hikayem gerçek olaylara dayanıyor.

Mi aterradora historia se basa en hechos reales.

Kız arkadaşım korku filmlerini sevmiyor.

A mi novia no le gustan películas de terror.

Erkek kardeşim korku filmlerini sever.

A mi hermano le gustan las películas de horror.

Biz korku filmlerinden nefret ederiz.

Odiamos las películas de terror.

Küçük çocukların hayatları korku dolu.

Las vidas de los niños pequeños están llenas de miedos.

Tom korku filmlerinden nefret ediyor.

Tom aborrece las películas de terror.

Tom bir korku filmi izledi.

Tom vio una película de terror.

korku yaratan herhangi bir şey hissederseniz

cualquiera de estas cosas pueden crear miedo dentro del cuerpo,

korku ve cesaret arasında gidip geliyordum.

para emprender un viaje de 12 días.

Korkunç sahne onu korku içinde titretti.

Se estremeció ante la terrible escena.

Erkek kardeşim korku filmleri seyretmeyi sever.

A mi hermano le gusta ver películas de terror.

Korku filmlerinden nefret ediyorsun, değil mi?

¿A que odias las películas de miedo?

Ölçüsüz korku daima beceriksizce hareket ettirir.

El temor sin mesura siempre causa torpeza.

Bu korku için bir neden yok.

No hay razón para ese miedo.

Tom korku filmleri izlemekten hoşlanır mı?

¿A Tom le gusta ver películas de horror?

korku, suç ve stres seviyeleri düşmeye başladı.

sentían menos miedo, culpa y estrés.

Trebia'da ki yenilgi Roma'nın kalbine korku salmıştı.

La derrota en Trebia infunde temor en el liderazgo romano.

Sonra korku içinde bunu aleni olarak konuştum

Así que temí hablar públicamente de eso

Korku dokunduğu her şeye bulaşır ve bozar.

El miedo infecta y corrompe todo lo que toca.

Korku filmlerini izleyip korkmak için sinemaya gidiyoruz.

- Vamos al cine a ver películas de miedo que nos asusten.
- Vamos al cine a asustarnos mirando películas de terror.

Tom bir korku filmi izlemekte ısrar etti.

Tom insistió en ver una película de miedo.

Bu hayal kırıklığı ve korku alanını itip ilerlemek,

es empujarte y sobrepasar la zona de frustración y miedo

korku ve cesaret arasındaki denge bunun bir parçası.

encontrar el equilibrio entre el miedo y el valor.

Böylece, risk almaya alışmanın korku ve suçluluk gibi

Predije que la habituación a correr riesgos

Aynı zamanda daha az korku ve suçluluk hissedeceklerinden

También pensé que, al sentir menos miedo y culpa,

korku ve ümitsizlik hissetmek için iyi gerekçeler var

hay buenas razones para sentir miedo y desesperación,

Tom korku filmleri izlemekten zevk alıyor gibi görünüyor.

A Tom parece gustarle ver películas de miedo.

örneğin, savaş alanındaki korku hissi ve korunmak için eğilmek -

temer y buscar refugio en una zona de guerra, por ejemplo,

korku ve öfkeyle bölünmüş olan bir millet için tehlikedir.

los peligros para una nación, dividida por la ira y el miedo.

Tereddüt ve korku içindeydim ve istediğim tecrübe bu değildi.

Tenía dudas y miedos, y no era la experiencia que quería.

Merkür'ün yanlış tarafından fırlattığımız için korku içinde güneşin yörüngesine yaklaştık.

Nosotros estuvimos aterradoramente cerca de la órbita del sol porque despegamos del lado incorrecto de Mercurio.

Ki biz bu bölgeye "korku bölgesi" ya da "yılgınlık bölgesi" diyoruz,

a la que llamamos "zona del miedo" o "zona de la frustración",

Bu yüzden, bu hayvana karşı duyulan korku toplum ve kültürler aracılığıyla

Eso se perpetúa a través de la sociedad y la cultura,

Mısır toplumunun istikrarını tehdit ediyor , ancak en büyük korku, geçici evliliğin

idea de placer en los círculos chiítas, especialmente en Irán, que no es lo que

Ben zenginlik ve korku içinde yaşamaktansa huzurlu yoksulluk içinde yaşamayı tercih ederim.

- Prefiero vivir en la pobreza pero en paz que en la riqueza pero con miedo.
- Preferiría vivir pacíficamente en la pobreza que atemorizado en la riqueza.

Ney sadece içgüdüsel bir taktikçi değildi ve görünüşe göre korku ya da yorgunluğa karşı bağışıktı…

Ney no solo era un táctico instintivo, y aparentemente inmune al miedo o la fatiga ...