Translation of "Konuştuğu" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Konuştuğu" in a sentence and their spanish translations:

Onun konuştuğu kız Nancy'dir.

La niña con la que él está hablando es Nancy.

Öğretmen konuştuğu zaman konuşmaman gerekir.

No deberías hablar cuando el profesor está hablando.

Tom'un kimle konuştuğu umurumda değil.

- Me da igual con quién hable Tom.
- No me importa con quién hable Tom.

Tom'un kiminle konuştuğu umurumda değil.

No me importa con quién esté hablando Tom.

Keşke öğretmenimin konuştuğu gibi İngilizce konuşabilsem.

Yo quisiera hablar inglés igual que mi profesor.

Onun konuştuğu kadar iyi Fransızca konuşurum.

Hablo francés tan bien como ella.

Bu dün Linda'nın hakkında konuştuğu araba.

Este es el coche del que Linda estuvo hablando ayer.

Tanık duruşmada konuştuğu sırada gergin görünmüyordu.

El testigo no parecía estar nervioso cuando testificó en el juicio.

Tom Mary'nin konuştuğu kadar iyi Fransızca konuşmaz.

Tom no habla francés tan bien como Mary.

Erkek arkadaşım başka kızlarla konuştuğu zaman sinirleniyorum.

Me enojo cuando mi novio habla con otras chicas.

Tom'un ne konuştuğu hakkında bir fikrin var mı?

¿Tienes idea de qué está hablando Tom?

Tom Fransızca konuştuğu için onun ne söylediğini anlayamadım.

Ya que Tom hablaba en francés, yo no podía entender lo que decía.

Tom, Mary'yle John'un konuştuğu gibi konuşmanın kaba olduğunu düşünüyordu.

Tom creía que era grosero hablar a Mary del modo en que lo hizo John.

Oğlumun benimle konuştuğu tek zaman paraya ihtiyacı olduğu zamandır.

- La única oportunidad en la que mi hijo me habla es cuando él necesita dinero.
- Mi hijo solo habla conmigo cuando necesita dinero.

Tom Fransızcayı neredeyse İspanyolcayı iyi konuştuğu kadar iyi konuşabilir.

Tom puede hablar francés casi tan bien como puede hablar español.

Çok sayıda öğrenci konuştuğu için, profesörün söyleyecek neyi olduğunu anlamak zordu.

Con tantos estudiantes hablando, era difícil oír lo que el profesor tenía que decir.

Kennedy'nin kongrede konuştuğu gibi, Amerika Birleşik Devletleri sadece on beş dakikalık uzay uçuşu

Cuando Kennedy se dirigió al Congreso, Estados Unidos tenía solo quince minutos de experiencia en

- Tom Mary kadar iyi Fransızca konuşmaz.
- Tom Mary'nin konuştuğu kadar iyi Fransızca konuşmaz.

Tom no habla francés tan bien como Mary.

Paranın konuştuğu bu sert, küçük dünyada, onun hayat tarzı derin bir nefes taze hava gibi.

En este mundo duro y mezquino donde el dinero habla, su forma de ser es como una ráfaga de aire fresco.

- Tom Mary'nin konuştuğu kadar akıcı şekilde Fransızca konuşamıyor.
- Tom Mary kadar akıcı şekilde Fransızca konuşmaz.

Tom no habla francés con tanta fluidez como Mary.