Translation of "Hatta" in Spanish

0.017 sec.

Examples of using "Hatta" in a sentence and their spanish translations:

- Lütfen hatta kalın.
- Lütfen hatta kalınız.

Por favor, manténgase a la espera.

Ve hatta yöneticinin

de modo que la enfermera haga la llamada,

Hatta Hollywood filmlerini.

Incluso piensen en las películas de Hollywood.

hatta finansal işlemler.

e, incluso, transacciones financieras.

hatta İsrailli askerler

aun después de que los militares israelíes

Hatta var olmayabilirsiniz."

incluso puede que no existas".

hatta en büyüğü

incluso el más grande

Hatta kalın, lütfen.

Manténgase en la línea, por favor.

Tom diğer hatta.

Tom está en la otra línea.

Hatta biliyor musunuz?

¿De hecho, saben algo?

hatta ve hatta dile bile getirilmemesini isteyen kesim

incluso aquellos que no quieren ser expresados

Ve hatta burada bile.

e incluso aquí.

Acı çekiyor hatta ölüyorlar.

porque no puede pagar sus medicinas.

Hatta geliştirdiğim müfredat var,

Incluso desarrollé un plan de estudios

Hatta özellike benim gibi

Y, quizás, especialmente, sobre gente como yo

Hatta hâlâ yaşıyor, bakın.

Aún está vivo. Miren.

Ve hatta hayat kurtarabilir.

e incluso salvar vidas.

Hatta şunu da söyleyebiliriz,

De hecho, hasta podríamos decir

Milyarlarca, hatta trilyonlarca foton,

Eso es miles de millones, billones de fotones,

hatta kuru bez yok,

no lo han secado,

hatta bazen açıkça yapıyorum.

y, a veces, incluso en público.

hatta en güzeli bu

esto es incluso lo más hermoso

Hatta bazen silahlanıyorlar bile.

o incluso toman las armas.

Hatta onun hakkında düşünme.

Ni lo pienses.

Hatta sebebini bile bilmiyorlar.

Ni siquiera saben por qué.

Hatta daha küçük hissettim.

- Me sentía incluso más pequeño.
- Me sentía incluso más pequeña.

Hatta gerçek insanlara konser verdik.

Incluso tocamos para gente de verdad.

Uyuyorlar, besleniyorlar hatta doğum yapıyorlar.

Duermen, comen y hasta dan a luz.

Hatta belki sağlık lensiyle bakmalıyız.

quizá, incluso, desde una perspectiva médica.

Hatta bunu biraz daha açalım,

Para contextualizarlo un poco,

Ve hatta Alzheimer riskinizin artması

o incluso Alzheimer

hatta gerçek vücut çeşitliliğini destekleyen,

incluso filmando su propia porno

Hatta kendimi delirmiş gibi hissettim.

De hecho, me sentía como si estuviese paranoica.

hatta daha çok yaklaşmalarını istiyorum.

aún más cerca.

Hatta George Washington Carver tarafından

De hecho, la usó George Washington Carver

hatta en zorlu rakiplerimle bile.

incluso con mis peores enemigos.

hatta bazen dişlerini parmaklarıyla fırçalıyorlar.

y a veces usan su dedo para cepillarse los dientes.

hatta yeni endüstrilerin doğduğu yerdir.

e incluso nuevas industrias.

Hatta çırağı ustasını geçtiği için

Incluso pasó a su aprendiz de maestro

Hatta o, karısından daha yaşlıdır.

Él es incluso mayor que su esposa.

Bu, haftalar hatta aylar sürebilir.

- Podría llevar semanas, incluso meses.
- Podría llevar semanas, incluso hasta meses.

Hayır hatta biraz bile değil.

No, ni un poquito.

hatta bazen şiddete sebep oluyor.

e, incluso, a veces a violencia.

Hatta üç hafta erken doğdum

De hecho, incluso nací tres semanas antes

Hatta bazıları onu ihanetle suçladı.

Algunos incluso le acusaron de traición.

Hatta babama karşı onu destekledim.

Yo estuve de su lado aún en contra de mi padre.

hatta finansal bilgilerimiz bile bu yerde.

están en un solo lugar.

hatta yapay ışık kullanımını azaltmak amacıyla

e incluso se usan cables de fibra óptica como estos

Ve hatta devin kendisi hakkında bile.

e incluso sobre el gigante mismo.

çocukların tehlikeli durumlarda yapacağı, hatta büyüklerinde,

la mejor defensa para los niños, o incluso adultos,

hatta bir adım daha ileri gitmeliyiz.

y e ir aún más allá.

hatta büyükbabası da krem peynir yaparmış.

y su abuelo hacía queso crema antes que su padre.

Boyama yapamam, çizemem, yontamam hatta dikemem.

No sé pintar, dibujar, esculpir, ni siquiera sé tejer,

hatta üç kere bakmak zorunda kaldım.

para entender por qué tenía un impacto tan profundo.

Acısı koşuyu bıraktıracak derecede çoğalmıştı hatta.

Le dolía tanto que tuvo que dejar de practicarlo.

Hatta kendi işlerini kurma imkanı bulabiliyorlar.

Y quizás de desarrollar su propio negocio.

Gıpta ile baktığımız Avrupa'nın hatta Amerika'nın

Europa, incluso América, que miramos con envidia

Hat şimdi meşgul. Lütfen hatta kalın.

La línea está ocupada. Por favor, permanezca a la espera.

Hatta yabancı topraklara asla ayak basmadı.

Él ni siquiera ha puesto un pie en tierra extranjera.

Hatta John beklenenden daha iyisini yaptı.

John lo hizo incluso mejor de lo que se esperaba.

Hatta bilim kesin bir bilim değildir.

Ni siquiera la ciencia es una ciencia exacta.

üzüntü, hayal kırıklığı ve hatta depresyon hissedersin.

sienten tristeza, decepción, puede que incluso depresión.

Aynısını yapmak hatta daha iyisini yapmak istiyoruz.

queremos hacer lo mismo y queremos hacerlo mejor.

Hatta bazen bütün kadınlar depresyonda gibi görünüyor.

De hecho, a veces parece que todas las mujeres están deprimidas

Hatta düzenli olarak ayarlamaları kendim yapıyorum." dedim.

y de hecho, los ajusto frecuentemente".

hatta yeni bir sporda mükemmelleşmeye çalışıyor olun,

o incluso perfeccionando un nuevo deporte,

Hatta aileler de resimlerdeki renk eksikliklerine bakarak

E incluso los padres pueden mirar para verausencias de color en las pinturas

Ve hatta tele satışlar ve müşteri hizmetleri

áreas como las televentas, atención al cliente,

Kişilik, kültür hatta anlık duygu durumuna göre

Variamos por personalidad, por cultura,

hatta bazıları eyalette en kötüsü olduğunu söylerler.

algunas personas incluso dirían que del estado.

Başkan Bush, Obama, hatta Trump bile eğitimi

Cuando los presidentes Bush, Obama y ahora incluso Trump,

Hatta, Rasmussen'ın yıl içinde yayınladığı ankete göre

De hecho, Rasmussen publicó una encuesta a principios de este año

hatta Ekrem İmamoğlu Beylikdüzü belediye başkanı olduğunda

incluso cuando Ekrem İmamoğlu era el alcalde de Beylikdüzü

Tom evli ve hatta bir oğlu var.

- Tom está casado y hasta tiene un hijo.
- Tom está casado e incluso tiene un hijo.

Hatta bu sözler bir gün ortadan kaybolacaktır.

Incluso estas palabras algún día desaparecerán.

Ve hatta bazı sosyal sorunlarımızın çözümünde onu kullanmıyoruz?

y tal vez utilizarla para resolver algunos de nuestros problemas sociales?

hatta kararlaştırılmış bir ada bile sahip olmasa da

o incluso un nombre comúnmente acordado,

Kablo, internet veya hatta telefon olmadan çok önce

Mucho antes de que hubiera cable o Internet o incluso teléfono,

Hatta, bu hisse o kadar çok alışmıştım ki,

De hecho, me acostumbré tanto

Ve hatta mülteci krizlerine yol açan politik krizleri...

e incluso crisis políticas lleva a crisis de refugiados.

Geniş kıyafetlerden kesilen, dikilen ve hatta bazen yapıştırılan

Es un proceso simple de cambiar de cortar y coser,

hatta yeni ve güzel bir sahil yolunu bile.

a un nuevo y bello sendero por la costa.

Hatta iklim biliminin kendisinden şüphe etmek bile isteyebilirim.

O, podría incluso querer dudar de la ciencia climática en sí.

Hatta sinir bozucu. Bir çok kişinin sinirleri bozuldu.

Incluso molesto. Mucha gente está nerviosa.

Rusya ve Akdeniz'in derinliklerinde dolaştılar, hatta Miklagard dedikleri

Se adentraron en Rusia y el Mediterráneo, atreviéndose incluso a atacar lo que llamaron Miklagard,

Gülme gazı denen metan kahkaha sebebi değil. Hatta

, el metano llamado gas de la risa no es motivo de risa. Quizás incluso

Sen hiç çocuklarını öptün mü? Hatta onlara bakmadan!

¿Alguna vez has besado a tus niños? ¡Ni siquiera los observas!

Ancak 12, hatta 14 güne kadar da sürebilir.

pero esto se puede extender 12 días e incluso hasta 14

Tatoeba günde yüzlerce, hatta binlerce cümle oranında büyür.

Tatoeba crece a un ritmo de cientos o incluso miles de frases al día.

Ve hatta bir davada siyasi muhaliflerinden birini öldürmekle suçlandı.

e incluso, en una ocasión, de asesinar a uno de sus oponentes políticos.

ırksal ayrımcılığın tezahürü gibi iki, üç hatta dört kez

son dos, tres o cuatro veces más propensas a contraer el virus,

Riskle ilişkilendirilen olumsuz duyguları körelterek ve hatta yok ederek

puede, potencialmente, cambiar el cerebro ya vulnerable del adolescente

hatta daha sonra eşcinsel olduğunu anlayan çocuklar tarafından bile.

aun por parte de niños que terminan siendo homosexuales.

Scipio velite'leri ön hatta yerleştirdi. Hannibal'ın süvarilerini zayıflatmat maksadıyla.

Escipión colaca a sus vélites al frente, apuntando a suavizar la caballería de Hannibal con lanzamientos de jabalinas.

Hatta birçoğu almadı bile. Devlet erzak yardımında bulundu halkına

Muchos ni siquiera lo tomaron. El estado ha proporcionado alimentos a su gente.

Bulaşık yıkamaktan nefret ederim, hatta tuvalet temizlemekten daha çok.

Odio lavar los platos, más, si cabe, que limpiar el baño.

Tamamen normal ve hatta beklenilen bir şey olması olarak tanımlıyorum.

hablar con preocupaciones, preguntas, ideas y errores.

Hatta politikayı pek çok yönden bir aitlik arayışı olarak görebilirsiniz.

De hecho, mucha política puede considerarse una búsqueda de pertenencia.

Ona katılmaya ikna etmek hatta savaştan sonra Halebi ona bırakmaktı

militares de su tiempo, para unirse a el, prometiéndole darle el control de Aleppo después de la guerra.

Işte o bazı şeyleri unutmak isteyen hatta hiç hatırlanmamasını isteyen

que quiere olvidar algunas cosas o incluso no ser recordado en absoluto