Translation of "Davrandı" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Davrandı" in a sentence and their spanish translations:

Asker cesurca davrandı.

El soldado actuó valientemente.

O kötü davrandı.

Él se portó mal.

O, nasıl davrandı?

¿Cómo se comportó?

O akıllıca davrandı.

Él ha actuado sabiamente.

O aptalca davrandı.

- Él se comportó estúpidamente.
- Él se portó como un idiota.

Dinlemiyormuş gibi davrandı.

Él hizo como si no escuchara.

Delirmiş gibi davrandı.

- Él actuó como un lunático.
- Él actuó como un demente.

O, yaralanmamış gibi davrandı.

Fingió no estar lastimado.

Tom arkadaşım gibi davrandı.

Tom fingió ser mi amigo.

Tom meşgulmüş gibi davrandı.

Tom fingía estar ocupado.

Tom Mary'ye kötü davrandı.

- Tom caminó hacia Mary.
- Tom se acercó a Mary.

İngilizler çok geç davrandı.

Los británicos actuaron demasiado tarde.

Tom hastaymış gibi davrandı.

Tom fingió que estaba enfermo.

Tom cevabı bilmiyormuş gibi davrandı.

- Tom fingió no saber la respuesta.
- Tom hizo como si no supiera la respuesta.

O beni duymamış gibi davrandı.

Ella fingía no oírme.

İşitme güçlüğü varmış gibi davrandı.

Ella fingió tener problemas auditivos.

O, bana karşı dürüstçe davrandı.

Él actuó justamente hacia mi.

O bir çocuk gibi davrandı.

Él se portó como un niño.

O, yerin sahibiymiş gibi davrandı.

Él actúa como Pedro por su casa.

Mary'nin kocası ona kötü davrandı.

El marido de Mary la maltrataba.

Öğrenciler öğretmeni duyamamış gibi davrandı.

Los alumnos fingieron que no podían oír al profesor.

Tom bir bebek gibi davrandı.

Tom se portó como un bebé.

Beni görünce, uyuyormuş gibi davrandı.

Cuando él me vio, se hizo el dormido.

Bazen benim patronummuş gibi davrandı.

A veces él actuaba como si fuera mi jefe.

Tom Mary'nin arkadaşıymış gibi davrandı.

Tom fingía ser el amigo de Mary.

O, bir doktor gibi davrandı.

Él aparentaba ser doctor.

O ona çok iyi davrandı.

Ella lo trataba muy bien.

Tom Mary'ye çok iyi davrandı.

Tom trataba muy bien a María.

- Jim bütün gün çok garip davrandı.
- Jim, tüm gün çok tuhaf davrandı.

Jim se comportó muy extraño todo el día.

Profesör ona öğrencilerinden biri gibi davrandı.

- El profesor la trató como una más de sus estudiantes.
- La profesora la trató como una más de sus estudiantes.

O, ne olduğunu umursamıyormuş gibi davrandı.

Ella hizo como si no le importara lo que pasó.

Bana sanki bir yabancıymışım gibi davrandı.

- Él me trata como si fuera un extraño.
- Él me trata como si fuera una extraña.
- Él me trata como si yo fuera un extraño.

O oldukça iğrenç bir biçimde davrandı.

Se comportó muy abominablemente.

O, ona bir kral gibi davrandı.

- Ella lo trataba como a un rey.
- Ella le trató como a un rey.

Tom sanki Mary'yi tanımıyormuş gibi davrandı.

Tom actuaba como si no conociera a Mary.

Tom bir şey duymamış gibi davrandı.

Tom fingió no haber oído nada.

Tom Mary'ye bir köle gibi davrandı.

Tom trataba a Mary como a una esclava.

Tom Mary'ye bir hizmetçi gibi davrandı.

Tom trataba a Mary como a una sirvienta.

Tom Mary'ye aileden biri gibi davrandı.

Tom trataba a Mary como a una más de la familia.

Tom nereye gideceğini bilmiyormuş gibi davrandı.

Tom fingió no saber a dónde ir.

Tom ne yapacağını bilmiyormuş gibi davrandı.

Tom fingió que no sabía que hacer.

Tom hiç parası yokmuş gibi davrandı.

Tom fingió que no tenía nada de dinero.

Tom hiçbir şey olmamış gibi davrandı.

- Tom actuó como si nada hubiera pasado.
- Tom hizo como si no hubiera ocurrido nada.

Herkes ona bir prenses gibi davrandı.

Todos la trataban como una princesa.

- O konuda bir şey bilmiyormuş gibi davrandı.
- O konuda hiçbir şey bilmiyormuş gibi davrandı.

Ella fingió no saber nada al respecto.

O, sanki ona hakaret etmişiz gibi davrandı.

Él actuó como si le hubiéramos insultado.

Jane her zaman çok zenginmiş gibi davrandı.

- Jane siempre se comportó como si fuera rica.
- Jane siempre se comportaba como si fuera rica.

O duygularını sakladı ve istekliymiş gibi davrandı.

Ocultó sus sentimientos y fingió estar entusiasmado.

Bunun hakkında hiçbir şey bilmiyormuş gibi davrandı.

Ella fingió no saber nada al respecto.

O, sanki bir şey bilmiyormuş gibi davrandı.

- Ella hizo como si no supiera nada.
- Ella actuó como si no supiera nada.

Tom gözlerini kapadı ve uyuyor gibi davrandı.

Tom cerró los ojos y fingió estar dormido.

Tom yaptığının yanlış olduğunu bilmiyormuş gibi davrandı.

Tom fingió no saber que lo que había hecho estaba mal.

Aragon Valisi olarak Mareşal Suchet davrandı çok farklı.

Como gobernador de Aragón, el mariscal Suchet se comportó de manera muy diferente.

Mary okula gitmekten kaçınmak için hasta gibi davrandı.

Mary fingió estar enferma para no tener que ir a la escuela.

Tom Mary'nin John ile çıktığını umursamıyormuş gibi davrandı.

Tom fingió que no le importaba que Mary saliera con John.

Tom Mary hakkında bir şey bilmiyormuş gibi davrandı.

Tom fingía que no sabía nada de Mary.

Tom onun niçin orada olduğunu bilmiyormuş gibi davrandı.

Tom fingió que no sabía por qué estaba allí.

Tom, Mary'nin onun yapmasını istediğini anlamamış gibi davrandı.

Tom fingió no entender lo que Mary quería que hiciera.

- O beni tanımıyormuş gibi davrandı.
- Beni tanımıyor numarası yaptı.

Él hizo como si no me conociera.

O, sanki onun hakkında bir şey bilmiyormuş gibi davrandı.

Actuó como si no supiera nada al respecto.

Seni davet etmek istedim ama arkadaşın benden önce davrandı.

Yo quería invitarle, pero su amigo se me adelantó.

Şafak sökerken Kartacalı general rakibinden önce davrandı ve bir grup...

Cuando la luz del día rompió al general cartaginés reaccionó más rápido que su oponente, enviando

Eve gelirken onu gördüm fakat o beni görmemiş gibi davrandı.

Le vi cuando volvía a casa, aunque él fingió no haberme visto.

Ney yeteneğini fark etmekte hızlı davrandı, ona yardımcısı olarak bir iş verdi

Ney se apresuró a reconocer su talento, le dio un trabajo como ayudante de campo y ayudó

- Tom Mary'nin okuluna nasıl gidileceğini bilmiyormuş gibi davrandı.
- Tom Mary'nin okuluna nasıl gidileceğini bilmezlikten geldi.

Tom fingió que no sabía cómo llegar al colegio de Mary.