Translation of "Bulamadım" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Bulamadım" in a sentence and their spanish translations:

Onu bulamadım.

No lo pude encontrar.

Anahtarlarımı bulamadım.

No conseguí encontrar mis llaves.

Hiç kimseyi bulamadım.

No pude encontrar a nadie.

Aradığım sayfayı bulamadım.

No pude encontrar la página que buscaba.

Hala iş bulamadım.

Todavía no he encontrado trabajo.

- Hala iş bulamadım.
- Şimdiye kadar bir iş bulamadım.

- Todavía no he podido encontrar un trabajo.
- Todavía no he encontrado ningún trabajo.
- No he encontrado trabajo aún.
- Aún no he encontrado trabajo.

Onu bulamadım. Yuvasında yoktu.

No la encontraba. No estaba en su guarida.

Ben onun evini bulamadım.

No pude encontrar su casa.

Onu bir yerde bulamadım.

No lo podía encontrar por ninguna parte.

Kapıyı nasıl açacağımı bulamadım.

No se me ocurrió cómo abrir la puerta.

Hâlâ bir şey bulamadım.

Todavía no he logrado encontrar nada.

Boston'da bir iş bulamadım.

No pude encontrar un trabajo en Boston.

Aradığım hiçbir şeyi bulamadım.

- No pude encontrar nada de lo que buscaba.
- No localicé nada de lo que estaba buscando.

Bir tane bile doktor bulamadım.

No encontré ningún médico.

Dün gece bir taksi bulamadım.

Anoche no pude encontrar un taxi.

O şeyi hiçbir yerde bulamadım.

No pude encontrar esa cosa por ningún lado.

Çakmağımı her yerde aradım ama bulamadım.

Busqué por todos lados mi encendedor, pero no pude encontrarlo.

Ben onun hakkında bir şey bulamadım.

No he podido averiguar nada al respecto.

Etrafa baktım ama hiçbir şey bulamadım.

Miré alrededor pero no encontré nada.

Onu her yerde aradım ama bulamadım.

Lo buscaron en todas partes pero no lo encontraron.

Her yeri aradım ama cüzdanımı bulamadım.

He buscado en todas partes pero no encuentro mi cartera.

Bir şey arıyordum ama onu bulamadım.

Estaba buscando algo, pero no lo encontré.

Bana uyan herhangi bir ayakkabı bulamadım.

- No pude encontrar zapatos de mi número.
- No conseguí zapatos que me quedaran bien.

Bir şey bulamadım, o yüzden direkt başlayalım.

Y no tengo nada, así que empezemos.

Ve hiçbir şey bulamadım. Hem de hiç.

Y no encontraba absolutamente nada.

Ben caddeyi bulabildim ama onun evini bulamadım.

Pude encontrar la calle, pero no encontrar su casa.

Tom'u her yerde aradım ama onu bulamadım.

Busqué a Tom por todos lados, pero no lo encontré.

Ne odasında ne de bahçede babamı bulamadım.

No encontré a mi padre ni en su cuarto ni en el jardín.

Gerçekten ihtiyacım olan bilgiyi tam olarak bulamadım.

y no logré encontrar la información que realmente necesitaba.

Seninle öğle yemeği yemeye bir türlü vakit bulamadım.

De ningún modo pude encontrar tiempo para almorzar contigo.

- Park edecek bir yer bulamamıştım.
- Park yeri bulamadım.

No pude encontrar un lugar para estacionar.

Herkes hep birden konuşuyordu, bu yüzden söylemeye fırsat bulamadım.

Todo el mundo hablaba al mismo tiempo, así que no pude ni decir una palabra.

Sana bir mesaj yazmayı düşündüm ama bunun için zaman bulamadım.

Pensé en escribirte un mensaje, pero no lo llegué a hacer.

Geçen hafta gerçekten çok meşguldüm, kendimi dinlendirmek için zaman bulamadım.

Estuve tan ocupado la semana pasada que apenas tuve tiempo para relajarme.

- Yeni ürün beni hayal kırıklığına uğrattı.
- Yeni üründe umduğumu bulamadım.

- El producto nuevo me decepcionó.
- El nuevo producto me desilucionó.
- Quedé decepcionado con el nuevo producto.

Şu an nerede olmam gerekiyor. Kendi grubumdan hiç kimseyi bulamadım.

¿Dónde debería estar ahora? No puedo encontrar a nadie de mi grupo.

Giyecek bir şey için dolabıma baktım fakat ortam için uygun bir şey bulamadım.

Busqué algo para ponerme en mi armario, pero no pude encontrar nada apropiado para la ocasión.

Bugün sabahleyin tren o kadar doluydu ki boş bir yer bulamadım ve tüm yol ayakta durmak zorunda kaldım.

Esta mañana, el tren iba tan abarrotado que no pude encontrar un asiento libre, y me tuve que ir parado todo el camino.

Kitabı kütüphanede bulamadım, bu yüzden almaya karar verdim. Ne yazık ki çok pahalıydı. Ancak ben onu internette buldum.

No encontré el libro en la biblioteca, por ello decidí ir a comprarlo, sin embargo estaba muy caro, a pesar de ello lo encontré en Internet.

- Sen bana beni sevdiğini söylediğinde ben küçük dilimi yuttum.
- Sen bana beni sevdiğini söylediğinde dilim tutuldu.
- Sen bana beni sevdiğini söylediğinde söyleyecek söz bulamadım.

Me quedo sin palabras cuando decís que me amas.