Translation of "Boylu" in Spanish

Mary uzun boylu.

María es alta.

Uzun boylu musun?

¿Eres alto?

Babam uzun boylu.

Mi padre es alto.

Baban uzun boylu.

- Tu padre es alto.
- Su padre es alto.

Tom uzun boylu.

Tom es alto.

O uzun boylu değil.

Ella no es alta.

O çok uzun boylu.

Ella es muy alta.

Ben uzun boylu değilim.

No soy alto.

Tom biraz uzun boylu.

Tom es algo alto.

Uzun boylu kadın güzeldir.

La mujer alta es bella.

Çok uzun boylu oldun.

Te has puesto tan alto.

Onlar uzun boylu mu?

- ¿Son altos?
- ¿Son altas?

Tom uzun boylu değil.

Tom no es alto.

Meg Ken kadar uzun boylu.

Meg es tan alta como Ken.

Uzun boylu adam evden çıktı.

El hombre alto salió de la casa.

Ken Bill kadar uzun boylu.

Ken es tan alto como Bill.

O uzun boylu bir adamdı.

Era un hombre alto.

O senin kadar uzun boylu.

Ella es tan alta como tú.

Tom uzun boylu ve güçlü.

Tom es alto y fuerte.

O uzun boylu ve zayıf.

Él es alto y delgado.

O uzun boylu ve güzel.

- Ella es alta y bella.
- Es alta y linda.

O, onun kadar uzun boylu.

Él mide lo mismo que ella.

Oğlum benden daha uzun boylu.

Mi hijo es más alto que yo.

O en uzun boylu çocuktur.

Es el niño más alto.

O benim kadar uzun boylu.

Ella es tan alta como yo.

O kadar uzun boylu değil.

Él no es tan alto.

Keşke daha uzun boylu olsam.

- Ojalá fuera más alto.
- Ojalá fuera más alta.

O, uzun boylu ve kaslıdır.

Él es alto y musculoso.

O onun kadar uzun boylu.

- Él mide lo mismo que ella.
- Él es igual de alto que ella.

George babası kadar uzun boylu.

George es tan alto como su padre.

Ne uzun boylu bir genç!

¡Qué chico más alto!

Mary uzun boylu ve güzeldir.

Mary es alta y guapa.

- Kendisi gördüğüm en uzun boylu insan.
- Kendisi gördüğüm en uzun boylu adam.

Es el hombre más alto que jamás haya visto.

Seni uzun boylu bir çocukla gördüm.

Te vi con un muchacho alto.

Sınıfta uzun boylu bir adam var.

Hay un hombre alto en la clase.

Nancy sınıfında en uzun boylu kız.

Nancy es la chica más alta en su clase.

Uzun boylu olmamak bir dezavantaj değil.

No ser alto no es una desventaja.

Ben onun kadar uzun boylu değilim.

No soy tan alto como él.

Tom uzun boylu ve yakışıklı idi.

Tom era alto y apuesto.

Kardeşim Jiro kadar uzun boylu değil.

Mi hermano no es tan alto como Jiro.

Ken uzun boylu, ama ben değilim.

Ken es alto, pero yo no.

Uzun boylu bir çocuk kapıda duruyor.

Un chico alto está parado en la puerta.

Kız arkadaşım uzun boylu ve güzel.

Mi novia es alta y hermosa.

O neredeyse senin kadar uzun boylu.

- Casi es tan alta como tú.
- Es casi tan alta como vos.

Uzun boylu adam bir kravat takıyor.

El hombre alto lleva una corbata.

Oğlum şimdi benim kadar uzun boylu.

Ahora mi hijo está tan alto como yo.

O uzun boylu adam Bay Smith'dir.

Ese hombre alto es el Sr. Smith.

Tom, Mary kadar uzun boylu değil.

Tom no es tan alto como Mary.

O, zengin, uzun boylu ve ünlüdür.

Él es rico, alto y famoso.

Bir yıldırım uzun boylu ağacı vurdu.

Un rayo dio en el árbol alto.

Basketbol takımımız uzun boylu erkekleri alıyor.

Nuestro equipo de baloncesto está reclutando muchachos altos.

O uzun boylu, zayıf bir adamdı.

Él era un hombre alto y delgado.

O o kadar uzun boylu değil.

Él no es tan alto.

Tom o kadar uzun boylu değil.

Tom no es tan alto.

Tom, benim kadar uzun boylu değil.

Tom no es tan alto como yo.

Ağabeyim gerçekten uzun boylu, yaklaşık 1.80m.

Mi hermano mayor es muy alto, mide alrededor de un metro ochenta.

Tom, grubumuzdaki en uzun boylu çocuk.

- Tom es el chico más alto de nuestro grupo.
- Tom es el muchacho más alto de nuestra pandilla.

boylu boyunca kesilse de bir parça kalır.

aunque se corte a la mitad permanece en una sola pieza.

O uzun boylu ve yapılı bir adam.

Es un hombre alto y corpulento.

Senin ne kadar uzun boylu olduğunu hatırlamıyorum.

No recuerdo cuánto mides.

- O uzun mu?
- O uzun boylu mu?

¿Es alto?

Jim arkadaşlarının herhangi birinden daha uzun boylu.

Jim es el más alto de todos sus amigos.

Şu uzun boylu genç boğulan çocuğu kurtardı.

- Ese chico alto salvó al niño ahogándose.
- Ese chico alto salvó al niño que se estaba ahogando.

Sen hepimizin içinde en uzun boylu olansın.

Eres el más alto de todos nosotros.

Tom'un kız kardeşi benimkinden daha uzun boylu.

La hermana de Tom es más grande que la mía.

Oradaki o kısa boylu kadın, benim annemdir.

- Esa señora bajita de allí es mi madre.
- La señora bajita que hay allí es mi madre.

- Ben Ken adlı uzun boylu bir adamla tanıştım.
- Ben Ken adında uzun boylu bir adamla tanıştım.

Conocí a un hombre alto que se llama Ken.

O mavi gözlü, uzun boylu, heykel gibi sarışın.

Ella es una mujer de estatura, escultural, rubia y de ojos azules.

Tom John'dan daha uzun boylu ve daha güçlüdür.

Tom es más alto y más fuerte que John.

Uzun boylu kadın gri bir takım elbise giyiyor.

La mujer alta lleva un traje gris.

Onu uzun boylu bir adam olarak hayal ettim.

Yo me lo imaginaba más alto.

Uzun boylu bir ağaç evini bizim bakışımızdan sakladı.

Un árbol grande nos tapaba la casa.

Babam uzun boylu ve yakışıklı olmaktan gurur duyuyor.

- Mi padre está orgulloso de ser alto y guapo.
- Mi padre está orgulloso de ser alto y buen mozo.

Uzun boylu olmasına rağmen, kadınlar onu çekici buluyor.

Pese a su estatura exagerada, a las mujeres les parece muy hermoso.

Uzun boylu adam, yakasına pembe bir karanfil takmıştı.

- El hombre alto llevaba un clavel rosa en la solapa.
- El hombre alto lucía un clavel rosa en la solapa.

Benim çok fazla uzun boylu olduğumu düşünüyor musunuz?

¿Piensas que soy demasiado alto?

- Tom babası kadar uzundur.
- Tom babası kadar uzun boylu.

Tom es tan alto como su padre.

O uzun boylu adam siyah bir takım elbise giyiyor.

El hombre alto lleva un traje negro.

- Tom, Mary'den daha kısadır.
- Tom Mary'den daha kısa boylu.

Tom es más bajo que Mary.

O uzun boylu ve şişman ve o her zaman meşgul.

Es alto y gordo, y siempre está ocupado.

O, uzun kol ve bacaklarıyla, çok uzun boylu ve inceydi.

Era muy alto y delgado, con piernas y brazos largos.

- Sınıftaki en uzun kişi benim.
- Sınıfta en uzun boylu olan kişiyim.

- Soy el más alto de la clase.
- Soy la más alta de la clase.

- Tom, benim kadar uzun boylu değil.
- Tom benim kadar uzun değil.

Tom no es tan alto como yo.

Uzun kolları ve bacakları olan, çok uzun boylu ve ince idi.

Él era muy alto y delgado, con brazos y piernas largos.

- Ken uzun boylu, ama ben değilim.
- Ken uzun boyludur ama ben değilim.

Ken es alto, pero yo no.

- Geçen yılın Miss Universe birincisi çok uzun.
- Geçen yılın Kâinat Güzeli çok uzun boylu.

La ganadora de Miss Universo del año pasado es muy alta.

- Tom Mary'den çok daha uzundur.
- Tom Mary'den çok daha uzun boylu.
- Tom Mary'den çok daha uzun.

Tom es mucho más alto que Mary.

- Kim daha uzun boylu, Ken mi yoksa Taro mu?
- Kim daha uzun, Ken mi yoksa Taro mu?

¿Quién es más alto, Ken o Taro?