Translation of "Arabasının" in Spanish

0.003 sec.

Examples of using "Arabasının" in a sentence and their spanish translations:

Arabasının kirli olmasını umursamaz.

A él no le importa si su auto está sucio.

Onun arabasının tekerlekleri yok.

Su auto no tiene ruedas.

Tom arabasının anahtarlarını kaybetti.

Tom perdió las llaves de su coche.

Tom arabasının anahtarlarını arıyor.

Tom está buscando las llaves de su coche.

Tom'un arabasının benzini bitti.

Al carro de Tom se le acabó la gasolina.

Tom Mary'nin arabasının arkasında parketti.

Tom se estacionó detrás del auto de Mary.

Tom'un arabasının 100 beygir gücü var.

El coche de Tom tiene 100 caballos de fuerza.

Marco'nun arabasının adı "Thunder Giant"tir.

El nombre del coche de Marco es "Thunder Giant".

Kaza, arabasının ön tekerlerine zarar verdi.

El accidente dañó las ruedas delanteras de su coche.

Tom arabasının anahtarını sol eline aldı.

- Tom cogió las llaves de su coche con la mano izquierda.
- Tom tenía la llave de su auto en su mano izquierda.

Bu, Tom'un arabasının park edildiği yer.

Aquí es donde estaba aparcado el coche de Tom.

Onun arabasının altında saklanan iki kedi var.

Hay dos gatos escondidos debajo de su auto.

Tom yeni arabasının bir resmini çekmemi istiyor.

Tom quiere que haga una foto de su nuevo coche.

Mary'nin arabasının ön camını kıran kişi Tom'du.

Tom fue el que rompió el parabrisas del auto de María.

Tom, arabasının bagajında fazladan bir çift ayakkabı bulunduruyor.

Tom conserva un par de zapatos extra en el maletero de su auto.

Tom arabasının çalındığını bildirmek için sigorta şirketini aradı.

Tom llamó a la compañía de seguros para informar de que le habían robado el coche.

- Onun arabasının sağa dönüş yaptığını gördüm.
- Arabasını sağa dönerken gördüm.

Vi que su coche giraba a la derecha.

Tom ve Mary John'un arabasının arka koltuğunda birbirinin yanında oturmuştu.

Tom y Mary estaban sentados uno junto al otro en el asiento trasero del coche de John.

Tom arabasının penceresinden dışarıya eğildi ve kapıdaki interkom tuşuna bastı.

Tom se inclinó por la ventana de su coche y apretó el botón del intercomunicador en la puerta.

Tom benzin bidonunu aldı ve arabasının arkasına doğru yürümeye başladı.

Tom agarró el bidón de nafta y empezó a caminar hacia su auto.

Tom Mary'nin yeni arabasının bir resmini çekti ve onu John'a gönderdi.

Tom sacó una foto del coche nuevo de Mary y se la envió a John.

Kouji şanslıydı; onun trafik kazası yalnızca arabasının yanında küçük bir çizik bıraktı.

Kouji fue afortunado; su accidente de tránsito tan sólo le dejó a su auto un pequeño rasguño en un lado.