Translation of "Arkasında" in Spanish

0.026 sec.

Examples of using "Arkasında" in a sentence and their spanish translations:

Bahçe evin arkasında.

El jardín está detrás de la casa.

Tuvalet merdivenin arkasında.

El baño se encuentra detrás de las escaleras.

Tom, Mary'nin arkasında.

Tom está detrás de Mary.

- Ay, bulutların arkasında görünmez.
- Ay, bulutların arkasında gözükmez.

La luna es invisible detrás de las nubes.

- Çocuklar evin arkasında oynuyorlar.
- Çocuklar evin arkasında oynuyor.

Los niños están jugando detrás de la casa.

Ay, dağların arkasında kaybolurken...

Mientras la luna se hunde bajo las montañas,

Arkasında ise iz kalıyor

hay un rastro detrás

Genellikle arkasında bıraktığı koma

el coma que suele dejar atrás

Perdenin arkasında saklandığını biliyorum.

Sé que te estás escondiendo detrás de la cortina.

Tebessümün arkasında üzüntüsünü sakladı.

- Ocultó su tristeza tras una sonrisa.
- Él ocultó su pesar bajo una sonrisa.

Şemsiyemi taksinin arkasında unuttum.

Olvidé mi paraguas en el taxi.

O, duvarın arkasında duruyor.

Él está parado detrás de la muralla.

Tom kapının arkasında saklanıyor.

Tom está escondido atrás de la puerta.

Bunu kilerin arkasında buldum.

Encontré esto detrás de la despensa.

Birisi duvarın arkasında duruyor.

Hay alguien parado detrás de la pared.

O, sandalyenin arkasında durdu.

Se paró detrás de la silla.

O, kapının arkasında duruyordu.

Estaba parado detrás de la puerta.

Bunun arkasında olduğunuzu biliyordum.

- Sabía que estabas detrás de esto.
- Sabía que estaban detrás de esto.

Perdenin arkasında kim saklanıyor?

¿Quién se esconde tras la cortina?

Tom kapının arkasında saklanıyordu.

Tom se estaba escondiendo detrás de la puerta.

Tom kapının arkasında saklandı.

Tom se ocultó detrás de la puerta.

Tüm gün sahne arkasında oturdum,

con algunos de los más famosos luchadores profesionales del mundo.

Evimin arkasında bir kilise var.

Hay una iglesia detrás de mi casa.

Evimin arkasında bir bahçe var.

- Detrás de mi casa hay un jardín.
- Hay un jardín detrás de mi casa.

Güneş bir bulutun arkasında kayboldu.

El sol desapareció tras una nube.

Onun kafasının arkasında gözleri var.

- Él tiene ojos en la nuca.
- Él tiene ojos en el cogote.

Evimizin arkasında bir bahçe var.

Hay un jardín detrás de nuestra casa.

Onun başının arkasında gözleri vardır.

Él tiene ojos en la nuca.

O, kapının arkasında kendini sakladı.

- Él se escondió detrás de la puerta.
- Se escondió detrás de la puerta.

Tom babasının arkasında saklanmaya çalıştı.

Tom intentó esconderse detrás de su padre.

Direksiyonun arkasında daha rahat hissediyorum.

Me siento más cómodo conduciendo.

Tom bir çalının arkasında saklanıyordu.

Tom se estaba escondiendo detrás de un arbusto.

Tom arkasında bazı belgeler sakladı.

Tom escondió algunos papeles detrás de su espalda.

Tom Mary'nin arabasının arkasında parketti.

Tom se estacionó detrás del auto de Mary.

- Güneş kara bulutların arkasında yok oldu.
- Güneş yağmur bulutlarının arkasında gözden kayboldu.

El Sol se ocultó completamente detrás de las nubes.

Yuvanın en arkasında, pek hareket etmiyor.

Estaba en la parte trasera de la guarida, no se movía mucho.

Çocuk büyük bir ağacın arkasında saklanıyordu.

El niño se estaba escondiendo detrás de un gran árbol.

Tom Mary'yi motosikletinin arkasında hastaneye götürdü.

Tom llevó a María al hospital en la parte trasera de su motocicleta.

Tom Fransızca dersinde Mary'nin arkasında oturur.

Tom se sienta detrás de María en la clase de francés.

Şifonyerin arkasında büyük bir örümcek yaşıyor.

Una gran araña vive detrás de la cómoda.

Çalının arkasında bir şey hareket ediyor.

Algo se está moviendo detrás del arbusto.

Tom Mary'nin arkasında bir şey gördü.

Tom vio algo detrás de Mary.

Tom otelin arkasında park etmeyi başardı.

Tomás pudo estacionar detrás del hotel.

Bu illüzyonun arkasında psikolojik mekanizmalar var mı? ”

¿hay algún mecanismo psicológico que subyazga tras ella?".

Tehlikeli şekilde yerleştirilmiş birçok ceketin arkasında gizlenmiştir,

está escondido detrás de muchos abrigos colocados de forma precaria

Ve Baybarsın suikastin arkasında olması çok muhtemel

posible que fuera responsable por la muerte de Qutuz como represalía, porque el sultán

Yani batının şu tarafta, kanyon yarığının arkasında

Entonces, creen que el oeste es por allí,

Bu arkasında bıraktığı ize ise koma diyoruz

este es el rastro dejado atrás, lo llamamos coma

O, arkasında izleyen köpeği ile yürüyüşe çıktı.

Salió a dar un paseo, con su perro siguiéndole.

Tom şifonyerin arkasında saklı bir şey buldu.

Tom encontró algo que estaba escondido detrás de la cómoda.

O, gülümsemesinin arkasında aşağılık bir kalbi gizler.

Detrás de su sonrisa, él oculta un corazón vil.

Tiyatroda çok uzun bir kişinin arkasında oturdum.

Me senté detrás de una persona muy alta en el teatro.

Polis, sahnenin arkasında sicim çeken biri olduğunu söylüyor.

La policía dice que hay alguien tirando de las cuerdas por detrás del escenario.

Birisi çalılığın arkasında duruyor ve bizim resimlerimizi çekiyor.

Alguien está parado atrás del arbusto sacándonos fotos.

Şu yeşil arabanın arkasında, kırmızı bir römork takılı.

Detrás de ese auto verde va enganchado un remolque rojo.

O bir katil, demir parmaklıkların arkasında olması gerekir!

¡Es un asesino, debería estar entre rejas!

Ben anahtarı almış olsaydım, kapının arkasında duruyor olmazdım.

Si yo hubiera tomado la llave, yo no estaría de pie detrás de la puerta.

-Maidan gibi. -O grupların arkasında kim vardı? Sağ kanat.

Like Maidan. - [en inglés] ¿Quiénes estaban detrás? La derecha.

Luciano'nun arkasında topluluk olabilir fakat o hâlâ acemi bir çaylak.

- Puede que Luciano tenga gran apoyo popular, pero todavía le falta experiencia.
- Puede que Luciano tenga el respaldo del público, pero aún está en pañales.

Birçok Doğu dinleri olayların çeşitliliği arkasında bir birlik olduğunu öğretir.

Muchas religiones orientales enseñan que hay una unidad detrás de la diversidad de los fenómenos.

Kır evinin arkasında güzel bir ağacın altında bir masa kurdum.

He puesto una mesa debajo de un hermoso árbol detrás de la cabaña.

Leyla, arkasında 3 tane felaket evliliği olan bağımsız bir kadındı.

Layla era una mujer independiente con 3 desastrosos matrimonios a sus espaldas.

Sadece bir tane değil, iki orduyu arkasında bırakıyor olmak çılgınca gözükebilir.

Dejando no uno, pero dos ejeércitos en su retaguardia puede haber parecido una locura.

- Sanırım yapmak zorunda olduğumuz her şeyin arkasında yapmak istediğimiz bir şey vardır.
- Sanırım yapmak zorunda olduğumuz her şeyin arkasında yapmak istediğimiz bir şey var.

Supongo que detrás de cada cosa que tenemos que hacer, hay algo que queremos hacer...

Süvari ve Velitelerin arkasında ağır yol alıyorlar ancak sağlam bir ilerleyiş gösteriyorlar.

Están por detrás de la caballería y los vélites, pero progresan establemente.

Bu banka çalışanları son zamanlarda çok kibarca küstah görünüyor. Ben bunun arkasında ne olduğunu merak ediyorum.

Estos empleados del banco parecen tan cortésmente insolentes últimamente. Me pregunto que hay detrás de ello.