Translation of "Yaparak" in Portuguese

0.008 sec.

Examples of using "Yaparak" in a sentence and their portuguese translations:

Yaparak öğrendik.

Aprendemos fazendo.

Sevdiğini yaparak öldü.

Ele morreu fazendo o que amava.

Elimden gelenin en iyisini yaparak

é dar meu melhor

Oraya sek sek yaparak giderdik

nós fomos lá saltando

Öyle yaparak hiçbir şey kazanmıyorsun.

Você não está ganhando nada fazendo isso.

Onu yaparak zamanını boşa harcama.

Não desperdice o seu tempo fazendo isso.

"Ben meşgulüm." "Ne yaparak meşgulsün?"

''Estive ocupado''. ''Ocupado fazendo o quê?''

O parti yaparak kutlamayı sever.

Ele adora festejar.

Zamanınızın çoğunu ne yaparak geçirirsiniz?

Você passa a maior parte do seu tempo fazendo o quê?

Bu tür şeyler yaparak büyümedim.

- Eu não cresci fazendo esse tipo de coisa.
- Não cresci fazendo esse tipo de coisa.

Makak topluluklarında arkadaşlıklar bakım yaparak kurulur.

Na sociedade dos macacos, formam-se amizades cuidando da pelagem.

Yüzerek ve sörf yaparak eğlendin mi?

Você se divertiu nadando e surfando?

O, seramik eser yaparak zengin oldu.

Ela ficou rica fazendo peças de cerâmica.

Zamanının çoğunu hangi etkinliği yaparak geçirirsin?

Você passa a maior parte do tempo fazendo qual atividade?

Hemşireler zamanlarının çoğunu ne yaparak harcarlar?

O que enfermeiros fazem a maior parte do tempo?

Vaktinin çoğunu bilgisayarda ne yaparak geçiriyorsun?

Você passa a maior parte do seu tempo no computador fazendo o que?

Tom boş zamanının çoğunu gitar pratiği yaparak geçirir.

Tom passa a maior parte de seu tempo livre exercitando-se ao violão.

Ev işleri yaparak daha az zaman harcayabilmeyi isterim.

Eu gostaria muito de conseguir não perder tanto tempo nos afazeres domésticos.

O, zamanının üçte birini evrak işleri yaparak geçirir.

Ela passa mais de um terço de seu tempo mexendo na papelada.

O, internette sörf yaparak çok fazla zaman harcar.

- Ela gasta tempo demais navegando na Internet.
- Ela fica na internet tempo demais.

Yazmaya başlamadan önce araştırma yaparak ne kadar zaman harcadın.

Quanto tempo você passou pesquisando antes de começar a escrever?

Ev ödevimi yaparak zaman geçirmektense, odamı temizlemeyi tercih ederim.

Eu prefiro limpar meu quarto do que perder tempo fazendo meu dever de casa.

Çocukluğunda ne yaparak harcadığın zaman hayatının geriye kalanını etkiler.

O que você passa fazendo durante sua infância afeta o resto de sua vida.

Hoşlandığın bir şeyi yaparak zamanını geçirmeyi tercih etmez misin?

Você não preferiria passar o tempo fazendo algo que gosta?

Zamanınızın çoğunu zevk aldığınız bir şeyi yaparak harcamaya çalışmalısınız.

Você deve tentar gastar a maior parte do seu tempo fazendo algo que você aprecie.

Sadece bir şeyi yaradan için yaparak istemek başka bir şey

apenas querendo fazer algo pelo criador

Yaşamak için bir haftan daha olsaydı, zamanını ne yaparak geçirirdin?

Se você tivesse somente uma semana de vida, o que você faria com esse tempo?

Kadınların ev işi yaparak harcadığı zaman şimdi eskisinden çok daha azdır.

O tempo que as mulheres gastam fazendo serviço doméstico é bem menor agora do que era antes.

Sen sık sık bir şey yaparak umduğundan daha fazla zaman harcamalısın.

Frequentemente você tem que gastar mais tempo do que pensava em algo.

Güne George Soros'la toplantı yaparak başladı. Toplantıda kenevir ve ilgili piyasa düzenlemeleri

começando com uma reunião com George Soros, onde o assunto da marijuana e as normas de mercado

Şikâyet ederek daha az üretken bir şey yaparak daha fazla zaman harcamalısın.

Você deveria passar menos tempo reclamando e mais tempo fazendo algo produtivo.

Bazı sağlık çalışanları hastalara bakmak yerine evrak işleri yaparak daha çok zaman geçirmektedirler.

Alguns servidores da saúde gastam mais tempo preenchendo papelada que cuidando dos pacientes.

Siz her zaman çocuklarınızın hayatta başarılı olmaları için yardım edecek şeyleri yaparak zaman harcamalısınız.

Você devia sempre gastar seu tempo fazendo coisas que ajudem seus filhos a se dar bem na vida.

- Tom boş zamanının çoğunu gitar pratiği yapmakla geçirir.
- Tom boş zamanının çoğunu gitar pratiği yaparak geçirir.

Tom passa a maior parte de seu tempo livre exercitando-se ao violão.