Translation of "Söylemesi" in Portuguese

0.011 sec.

Examples of using "Söylemesi" in a sentence and their portuguese translations:

Benden söylemesi

Conte-me

Söylemesi zor.

É difícil de dizer.

- Söylemesi kolay, yapması zor.
- Dile kolay.
- Söylemesi kolay ama yapması zor.

É fácil de dizer, mas não é fácil de fazer.

Kimsenin bir şey söylemesi gerekmiyor.

Ninguém precisa dizer nadar.

Tom'un bir şey söylemesi gerekmiyor.

Tom não precisa dizer nada.

Onun öyle söylemesi çok sıradandır.

É bem normal que ele diga isso.

- Söylemesi kolay, yapması zor.
- Dile kolay.

É mais fácil dizer do que fazer.

Tom söylemesi gerekenden daha fazlasını söyledi.

Tom disse mais do que devia.

Söylemesi kolay ama yapması kolay değil.

É fácil de dizer, mas não é fácil de fazer.

Tom'a zaten Mary'ye ne söylemesi gerektiğini anlattım.

Eu já disse para o Tom o que ele deveria dizer para a Mary.

Tom'un er ya da geç Mary'ye söylemesi gerekecek.

Tom vai ter que contar para a Mary mais cedo ou mais tarde.

Birinin gerçeği söylemesi gerekir ama her gerçek söylenmemelidir.

Deve-se falar a verdade, mas nem toda a verdade deve ser dita.

- Tom ne söylemek zorunda?
- Tom'un ne söylemesi gerekiyor?

O que Tom tem a dizer?

Söylemesi kolay yok efendim çocukların görüntüsünü kayıt ediyormuş Zoom

fácil dizer senhor senhor gravando a imagem das crianças Zoom

- Tom ne söylemesi gerektiğini bilmiyordu.
- Tom ne söyleyeceğini bilemedi.

- O Tom não sabia o que ele deveria dizer.
- O Tom não sabia o que deveria dizer.

- Söylemek yapmaktan daha kolaydır.
- Söylemesi kolay, yapması zor.
- Dile kolay.

- É mais fácil dizer do que fazer.
- É mais fácil falar do que fazer.

- Onlar gerçeği söylemesi için onu zorladı.
- Onu gerçeği söylemeye zorladılar.

Forçaram-no a contar a verdade.

Bir şey söylemesi gerekiyordu ama dudaklarından tek bir kelime dökülmedi.

Era-lhe preciso dizer alguma coisa, mas nenhuma palavra lhe aflorava aos lábios.

- Ben yaptım diye demiyorum ama mükemmel olmuş.
- Ayıptır söylemesi, harika olmuş.

Modéstia à parte, está perfeito.

- Söylemesi kolay ama yapması zor.
- Kolaysa sen yap.
- Bekara karı boşamak kolaydır.

Falar é facil, difícil é fazer.