Translation of "Kurtarmak" in Portuguese

0.004 sec.

Examples of using "Kurtarmak" in a sentence and their portuguese translations:

Amacımız geleceğimizi kurtarmak

Nosso objetivo é salvar o nosso futuro

Onu kurtarmak istedim.

Eu queria salvá-lo.

Seni kurtarmak istedim.

- Eu queria salvá-lo.
- Eu queria salvá-la.
- Eu queria te salvar.

Seni kurtarmak için buradayım.

Estou aqui para te salvar.

O, prensesi kurtarmak zorundaydı.

Ele teve de salvar a princesa.

Onu kurtarmak için geldim.

Eu vim para salvá-la.

Prensesi kurtarmak için geldim.

Eu vim para salvar a princesa.

Tom'u kurtarmak için geldim.

Eu vim salvar o Tom.

Sizi kurtarmak için buradayız.

Estamos aqui para te resgatar.

Ben Tom'u kurtarmak istiyorum.

Quero salvar Tom.

Babalarını kurtarmak için acele ettiler.

Eles correram ao socorro de seu pai.

Tom hayatını kurtarmak için koştu.

Tom correu para salvar sua vida.

O, prensesi kurtarmak için gönderildi.

Ele foi enviado para salvar a princesa.

Prensesi kurtarmak için kim gönderildi?

Quem foi enviado para salvar a princesa?

Onun ayağını tuzaktan kurtarmak imkansız.

É impossível soltar o pé dele da armadilha.

Onu kurtarmak için elinden geleni yaptı.

- Ele fez tudo o que pôde para resgatá-la.
- Ele fez tudo o que podia para resgatá-la.

Gerçekten hayat kurtarmak için bir fırsat.

é uma oportunidade, realmente, de salvar uma vida.

Tom'u kurtarmak son derece zor olacak.

Resgatar o Tom será extremamente difícil.

Bill boğulan çocuğu kurtarmak için nehre daldı.

Bill mergulhou no rio para salvar a criança que estava se afogando.

Tom'u kurtarmak için yapabileceğimiz hiçbir şey yok.

- Não há nada que possamos fazer para salvar o Tom.
- Não há nada que nós possamos fazer para salvar o Tom.

O, onu kurtarmak için elinden geleni yaptı.

Ela fez o melhor de si para resgatá-lo.

O, onu kurtarmak için hayatını riske attı.

Ela arriscou sua vida para salvá-lo.

O, kız kardeşini kurtarmak için kan verdi.

Ela doou sangue para salvar sua irmã.

O, erkek kardeşini kurtarmak için kan verdi.

Ele deu sangue para poder salvar o seu irmão.

Hayatını kurtarmak için en ufak vücut teması yeterli.

Basta um simples contacto para lhe salvar a vida.

Birinci görevimiz enkazı bulmak ve kayıp kargoyu kurtarmak.

A primeira missão é encontrar os destroços e recuperar a carga perdida.

Tom boğulan çocuğu kurtarmak için hayatını riske attı.

O Tom arriscou a sua vida para salvar o garoto que estava afogando.

Tom erkek kardeşini kurtarmak için hayatını feda etti.

Tom sacrificou sua vida para salvar a do seu irmão.

O, onları kurtarmak için kendi hayatını feda etti.

Ele sacrificou sua própria vida para salvá-los.

Asker arkadaşının hayatını kurtarmak için kendini feda etti.

- O soldado se sacrificou para salvar a vida de seu amigo.
- O soldado se sacrificou para salvar a vida do amigo dele.

Fadıl, zarif Leyla'yı acımasız bir dünyadan kurtarmak istedi.

Fadil queria salvar a delicada Layla de um mundo escabroso.

Eğer o köprüden düşseydin seni kurtarmak neredeyse imkansız olurdu.

Se você viesse a cair dessa ponte, seria quase impossível resgatá-lo.

Çevreciler geride kalan vahşi gergedanları kurtarmak için daha çok çalışıyor.

Conservacionistas estão a esforçar-se para salvar os rinocerontes selvagens.

Dana'yı kurtarmak için bu tepeden aşağı inmenin en hızlı yolu ne?

Qual é a forma mais fácil de descer para salvarmos a Dana?

Doktorların yapması gereken şey hayatları kurtarmak ve ölüme karşı mücadele etmek.

O que médicos deviam fazer é salvar vidas e lutar contra a morte.

Onların dillerini yok olmaktan kurtarmak için yerli Amerikalılara yardım etmek istiyorum.

Quero ajudar os ameríndios a salvar suas línguas da extinção.

Tom yanan binada sıkışmış çocukları kurtarmak için gücü dahilinde her şeyi yaptı.

O Tom fez tudo que pôde para salvar as crianças que estavam presas no prédio em chamas.

- Tom, Mary'ye yardım etmek için kendi hayatını riske attı.
- Tom, Mary'yi kurtarmak için kendi hayatını riske attı.

Tom arriscou a própria vida para ajudar Maria.