Translation of "Taksi" in Polish

0.003 sec.

Examples of using "Taksi" in a sentence and their polish translations:

Otele taksi tut.

Weź taksówkę do hotelu.

Taksi istemediğimi söylemiştim.

Powiedziałem że nie chciałem taksówki.

Taksi şoförü müsün?

Jesteś taksówkarzem?

- Taksi otobüsten daha pahalı.
- Taksi otobüsten daha pahalıdır.

Taksówka jest droższa niż autobus.

- O bana bir taksi buldu.
- Bana bir taksi buldu.

Wezwał dla mnie taksówkę.

Havaalanına taksi ile gittik.

Dotarłem na lotnisko taksówką.

O bir taksi şoförü.

On jest taksówkarzem.

Tom bir taksi şoförü.

Tom jest taksówkarzem.

Buralarda taksi var mı?

Czy są tu w pobliżu taksówki?

Bir taksi bile durmadı.

Nie zatrzymała się ani jedna taksówka.

Sabah bir taksi çağırın, lütfen.

Proszę, zadzwoń rano po taksówkę.

Dışarıda bekleyen bir taksi var.

Na zewnątrz czeka taksówka.

İstasyondan otele bir taksi tuttum

Z dworca do hotelu pojechałem taksówką.

O bana bir taksi çağırdı.

Zamówił dla mnie taksówkę.

- O benim için bir taksi çağırdı.
- O, benim için bir taksi çağırdı.

Zamówił dla mnie taksówkę.

Kesinlikle gerekli olmadıkça, ben taksi kullanmam.

Nie jeżdżę taksówkami, chyba że jest to absolutnie konieczne.

Taksi olmadığı için yürümek zorunda kaldım.

Musiałem iść pieszo, bo nie było taksówek.

Polis kaza için taksi şoförünü suçladı.

Policjant obwinił taksówkarza o spowodowanie wypadku.

Tom benim için bir taksi çağırdı.

Tom zamówił mi taksówkę.

Lütfen bu bayana bir taksi çağırın.

Proszę, zamów tej pani taksówkę.

O benim için bir taksi çağırdı.

Zamówił dla mnie taksówkę.

- Onların babası bir taksi şoförüdür.
- Babaları taksici.

Ich ojciec jest taksówkarzem.

O bir taksi durdurmak için elini kaldırdı.

Podniósł rękę, by zatrzymać taksówkę.

Taksi yoktu bu nedenle eve yürümek zorunda kaldım.

Nie było taksówek, więc musiałem wracać do domu pieszo.

Oraya vaktinde varmak için biz bir taksi tuttuk.

- Wzięliśmy taksówkę, żeby być tam na czas.
- Wzięłyśmy taksówkę, żeby być tam na czas.

- Bir taksi çağırdım çünkü yağmur yağıyordu.
- Yağmur yağdığı için taksiye bindim.

Pojechałem taksówką, bo padało.

- Tom'un bir taksi tutmasına gerek yoktu. O yürüyebilirdi.
- Tom'un bir taksiye binmesine gerek yoktu. Yürüyebilirdi.

Tom nie musiał brać taksówki. Mógł się przejść.