Translation of "Baş" in Polish

0.005 sec.

Examples of using "Baş" in a sentence and their polish translations:

Kitabın baş aşağı.

Twoja książka jest do góry nogami.

Tom şiddetli baş ağrısı ve baş dönmesi yaşıyor.

Tom przeżywał silne bóle i zawroty głowy.

Resim baş aşağı asılı.

Obraz jest zawieszony do góry nogami.

Sen bir baş belasısın.

Mam cię w dupie.

Onunla nasıl baş edeceksin?

Jak sobie z tym poradzisz?

Tom baş yaraları geçirdi.

Tom doznał obrażeń głowy.

- Tom bir baş ağrısından şikayet etti.
- Tom bir baş ağrısından yakındı.

Tom narzekał na ból głowy.

Kötü bir baş ağrım var.

Mam okropny ból głowy.

Bana bir baş lahana ver.

Daj mi główkę kapusty.

Bunu kim baş aşağı çevirdi?

Kto obrócił to do góry nogami?

Bu sadece bir baş ağrısı.

To tylko ból głowy.

Ken bir baş ağrısından şikayetçi.

Ken narzekał na bół głowy.

Şu soruyla baş başa kaldım:

Zostałem z pytaniem:

Kötü bir baş ağrısı çekiyordu.

Cierpiał z powodu silnego bólu głowy.

Ve onlarla baş etmek zorunda kaldım,

i musiałam się z nimi zmierzyć,

Seninle baş başa konuşmayı tercih ederim.

- Wolałbym porozmawiać z tobą na osobności.
- Wolałabym porozmawiać z tobą na osobności.

Baş ağrısı için iki aspirin al.

Na ból głowy weź dwie aspiryny.

Otel yeni bir baş resepsiyonist arıyor.

Hotel szuka nowego szefa recepcji.

Bu ilaç baş ağrıları için iyidir.

Ten lek jest dobry na ból głowy.

O benim problemim. Onunla baş edeceğim.

To jest mój problem. Poradzę sobie z nim.

Tom bir burs için baş vurdu.

Tom ubiega się o stypendium.

Baş ağrısını hafifletecek bir şeyin var mı?

Czy masz coś na ból głowy?

Tavsiye için baş vuracağı birine ihtiyacı var.

Ona potrzebuje zwrócić się do kogoś o poradę.

Dün gece hafif bir baş ağrım vardı.

Wczoraj w nocy bolała mnie trochę głowa.

Tom, korkunç bir baş ağrısı ile uyandı.

Tom obudził się z okropnym bólem głowy.

O polis tarafından baş şüpheli olarak kabul edilir.

Policja uważa go za głównego podejrzanego.

O, baş ağrısını erken ayrılmanın mazereti olarak kullandı.

Wyszedł wcześniej pod pretekstem bólu głowy.

- Benim başım ağrıyor.
- Başım ağrıyor.
- Baş ağrım var.

- Boli mnie głowa.
- Głowa mnie boli.

Öyleyse, sizi bu tek soruyla baş başa bırakacağım.

Zostawiam was z tym pytaniem:

Artık bir kurban değil, cinsel istismarla baş etmiş biriydim.

Nie byłam już ofiarą, ocalałam.

Geleneksel tıpta baş ağrısından kansere her şeyi tedavi eden,

i reklamowane są w medycynie ludowej jako magiczny eliksir

Bu genç sürünün hayatta kalması baş dişi aslana bağlı.

Przetrwanie tego młodego stada zależy od przywódczyni.

Onun zekası ve deneyimi onun sorunla baş etmesini sağladı.

Jego inteligencja i doświadczenie pozwoliły mu uporać się z problemem.

- Onlar korkularıyla baş edebilirler.
- Onlar korkularının üstesinden gelebilirler.
- Korkularını yenebilirler.

- Mogą przezwyciężyć swój strach.
- Mogą pokonać swój strach.

Ve kendimi ait olduğum yerin orası olduğu düşüncesiyle baş başa buldum

Pomyślałam, że to jest moje miejsce,

Öyle kötü bir baş ağrısı vardı ki toplantıyı iptal etmek zorunda kaldı.

Tak strasznie bolała go głowa, że musiał odwołać spotkanie.

İnsan açlıkla baş edebiliyor ama susuzluğa dayanmak mümkün değil, bağırsakların ağrımaya başlıyor, dayanamıyorsun.

Można znieść głód, ale nie pragnienie, bo zaczynają boleć jelita. To nie do zniesienia.