Translation of "Bırak" in Polish

0.012 sec.

Examples of using "Bırak" in a sentence and their polish translations:

Bırak!

Zostaw to!

Homurdanmayı bırak.

Przestań narzekać.

Endişelenmeyi bırak.

Przestań się martwić.

Bağırmayı bırak.

Przestań krzyczeć.

Mesaj bırak.

Zostaw wiadomość.

Bizi bırak.

Zostaw nas.

Karışmayı bırak.

- Przestań się wtrącać.
- Nie wtrącaj się.

Sızlanmayı bırak.

Przestań marudzić.

Denemeyi bırak.

Przestań próbować.

Tartışmayı bırak.

Przestań się sprzeczać.

Tom'u bırak.

Zostaw Toma.

- Dur!
- Bırak!

- Stój!
- Zatrzymaj się!

Bırak gideyim.

Pozwól mi odejść!

Bırak beni.

Zostaw mnie.

Oluruna bırak.

Po prostu to zostaw.

Sigarayı içmeyi bırak.

Przestań palić.

Meseleyi bana bırak.

Zostaw tą sprawę mnie.

Hava atmayı bırak.

Przestań się popisywać!

Ailemi yalnız bırak.

Zostaw moją rodzinę w spokoju.

Yalan söylemeyi bırak.

Przestań kłamać.

Onu masaya bırak.

Zostaw to na stole.

Tom'u benimle bırak.

Zostaw Tomasza ze mną.

Beni doğrulamayı bırak.

Przestań mnie poprawiać.

Beni yalnız bırak!

- Zostaw mnie samą!
- Zostaw mnie w spokoju!

Tom'u kötülemeyi bırak.

Przestań obgadywać Toma.

Burnunu çekmeyi bırak.

Przestań pociągać nosem.

Kapıyı açık bırak.

Zostaw otwarte drzwi.

Tom'u serbest bırak.

Wydaj Toma.

Tom'u izlemeyi bırak.

- Przestań śledzić Toma.
- Przestań podążać za Tomem.

Benden çekinmeyi bırak.

Przestań mnie unikać.

Beni incitmeyi bırak.

Przestań mnie ranić.

Beni gıdıklamayı bırak!

Przestań mnie łaskotać!

Şarkı söylemeyi bırak.

Przestań śpiewać.

Müdahale etmeyi bırak.

Przestań się wtrącać.

Motoru çalışırken bırak.

Zostaw silnik włączony.

Beni rahat bırak!

- Zostaw mnie w spokoju!
- Daj mi spokój!

Onu bana bırak.

Zostaw to mnie.

Her şeyi oluruna bırak.

Nie wywołuj wilka z lasu.

- Kumardan vazgeç.
- Kumarı bırak.

- Przestań ryzykować.
- Rzuć hazard.
- Przestań uprawiać hazard.

Aşırı tepki göstermeyi bırak.

Przestań przesadzać.

- Ağlamayı bırak.
- Ağlamayı kes.

Przestań płakać.

Bana yalan söylemeyi bırak.

Przestań mnie okłamywać.

Yemeği masanın üzerinde bırak.

Zostaw jedzenie na stole.

Beni rahatsız etmeyi bırak.

Przestań mi przeszkadzać.

Tom'u yalnız bırak dedim.

Powiedziałem, żebyś zostawił Toma w spokoju.

Bana tekme atmayı bırak.

Przestań mnie kopać.

Mazeret beyan etmeyi bırak.

Przestań robić wymówki.

Bizi taciz etmeyi bırak.

Przestań nas nękać.

Anlamıyormuş gibi yapmayı bırak.

Przestań udawać, że nie rozumiesz.

Para hakkında tartışmayı bırak.

Przestańcie się kłócić o pieniądze.

Bana öyle bakmayı bırak.

Przestań na mnie tak patrzeć.

Aval aval bakmayı bırak.

- Przestań się gapić.
- Przestań wytrzeszczać gały.

O, "Beni rahat bırak" dedi.

„Zostaw mnie w spokoju” - powiedział.

Bana bir mesaj bırak lütfen.

Zostaw mi, proszę, wiadomość.

Bize çevirecek birkaç cümle bırak.

Zostaw nam kilka zdań do przetłumaczenia.

- Konuşmama izin ver.
- Bırak konuşayım.

Pozwól mi mówić.

- Karşı koymaktan vazgeç!
- Direnmeyi bırak!

Przestań się opierać!

Satırlar arasında bir boşluk bırak.

Zostaw miejsce pomiędzy liniami.

Çok geç olmadan önce bırak.

Zatrzymaj się, dopóki nie jest za późno.

Tom hakkında kötü konuşmayı bırak.

Przestań obgadywać Toma.

- İstediğini aldın. Şimdi beni yalnız bırak.
- İstediğini elde ettin. Şimdi beni yalnız bırak.
- İstediğini elde ettin. Şimdi beni rahat bırak.

Dostałeś to, czego chciałeś, teraz zostaw mnie w spokoju.

- Kapıyı açık tutun.
- Kapıyı açık bırak.

- Niech drzwi będą otwarte.
- Zostaw otwarte drzwi.

Beni yalnız bırak! Görmüyor musun, meşgulüm.

Zostaw mnie w spokoju! Nie widzisz, jestem zajęty.

- Lafı ağzında geveleme.
- Saçmalama.
- Bırak bu ayakları.

- Mów prosto z mostu.
- Nie owijaj w bawełnę.

- En iyisi onu bırak.
- Onu bıraksan iyi olur.

Lepiej to zostaw.

Şikâyet etmeyi bırak ve sana söylenildiği gibi yap.

Przestań narzekać i rób co ci mówią.

- Benimle dalga geçmeyi bırak.
- Benimle alay etmeyi kes.
- Benimle kafa bulmayı bırakın.

Przestań ze mnie drwić.

Hadi ama, her zaman sızlanmayı bırak artık, bir yerlere gidelim de havan değişsin.

No już, przestań się mazać, chodźmy gdzieś na poprawę nastroju.

- Beni "normal" bir insan gibi görmeyi bırak artık!
- Bana sıradan bir insan gibi davranma.

Przestań na mnie patrzeć jak na „normalnego” człowieka.