Translation of "Zamanım" in Japanese

0.010 sec.

Examples of using "Zamanım" in a sentence and their japanese translations:

- Zamanım yok.
- Benim zamanım yok.

- 私は時間がない。
- 私には時間がありません。

Zamanım yok.

- 私は時間がない。
- 私には時間がありません。
- 時間がありません。

Zamanım var.

私は時間がある。

Zamanım olursa, gelirim.

もし時間があれば来ます。

Gitme zamanım geldi.

そろそろおいとましなければならない時間です。

Zamanım olursa, yaparım.

時間があればそうします。

Zamanım olursa, uğrarım.

時間があったら寄ります。

Şimdi zamanım yok.

今は時間がないんです。

Benim zamanım tükeniyor.

私の時間は切れかかっている。

Çok zamanım yok.

あまり時間がない。

Çocuklar, gitme zamanım.

みんな、俺の出番だ。

- Benim okumak için zamanım yok.
- Okuyacak zamanım yok.

- 本を読む暇がありません。
- 読む時間がないんだよ。

- Benim okumak için zamanım yok.
- Okumak için zamanım yok.

- 私は読書をする時間がない。
- 私は読書の暇がない。
- 本を読む時間がありません。

Zamanım olursa, Fransızca çalışırım.

- もし暇があれば、私はフランス語を勉強するのだが。
- 時間があったらフランス語の勉強するんだけどな。

Biraz boş zamanım var.

時間はあります。

Seyahat edecek zamanım yok.

旅行をする暇がない。

Üzgünüm. Fazla zamanım yok.

ごめんなさい。時間があまりないんです。

Ona yazacak zamanım yok.

私は彼女に手紙を書く時間がない。

Zamanım olup olmadığını bilmiyorum.

時間があるか分かりません。

Zamanım olursa onu yaparım.

- 時間があればそうします。
- 時間があるなら、やります。

Zamanım olacak mı bilmiyorum.

時間があるかどうか分からない。

Onu düşünmeye zamanım yoktu.

これについて考えるヒマはなかった。

- Kitap okumak için zamanım yok.
- Benim kitap okumak için zamanım yok.

本を読む暇がない。

- Dedikoduyla meşgul olacak zamanım yok.
- Dedikodu ile meşgul olacak zamanım yok.

- 噂話のお相手をしている暇はない。
- 噂話にかかずりあっている暇はない。

Ev ödevimi yapacak zamanım yok.

私は宿題をする時間がありません。

Zamanım olursa, müzeyi ziyaret ederim.

もし時間が許せば博物館を訪れたい。

Yeterli zamanım olsa, seninle konuşurum.

もし私に十分な時間があれば、君と話すだろうに。

Neredeyse eve gidiyor olma zamanım.

そろそろ家へ帰る時間だ。

Onun için yeterli zamanım var.

そのための時間は十分ある。

Televizyon izlemek için zamanım yok.

- 私はテレビを見る時間がありません。
- テレビを見る時間が無いんだよ。

Keşke daha fazla zamanım olsa.

もっと時間があればいいのに。

Okumak için az zamanım var.

私は本を読む時間がほとんどない。

Hâlâ daha çok zamanım var.

まだ時間がある。

Okumak için bile zamanım yok.

読書をする時間さえもない。

Onu yapmak için zamanım yok.

そんなことしてる暇はない。

Bunu halledebilmek için zamanım yok.

とてもそこまで手が回らない。

Yeterli zamanım olup olmadığını bilmiyorum.

時間があるかどうか、私はわからない。

Seni görmek için zamanım yok.

お目にかかるのに時間はありません。

Oturacak ve konuşacak zamanım yok.

お前にかまってる暇はない。

Amerika'ya gitmek için zamanım yok.

アメリカへ行く時間がない。

Okumak için zamanım bile yok.

読書をする時間さえもない。

Öncelikle, beş parasızım, ayrıca, zamanım yok.

一つには金がないし、また一つにはその暇もない。

Daha fazla zamanım olsaydı sana yazardım.

もっと時間があったら、君に便りを出したのに。

Şimdi onun için hiç zamanım yok.

忙しくてそれどころじゃないよ。

Benim ne zamanım nede param var.

私には時間もお金もない。

- Okuyacak zamanım yok.
- Okuyacak vaktim yok.

私は読書をする時間がない。

Öğleden sonra biraz boş zamanım var.

午後なら少し暇があります。

Dün TV izlemek için zamanım yoktu.

昨日はテレビを見る時間がなかった。

İşinizde size yardım edecek zamanım yok.

- 私にはあなたのその仕事を手伝う暇がありません。
- お前のその仕事を手伝ってやれる時間はないんだよ。

TV izlemek için hiç zamanım yok.

- 私はテレビを見る時間がありません。
- テレビを見る時間が無いんだよ。

Fransızca çalışmak istiyorum ama zamanım yok.

フランス語勉強したいんだけど、時間がなくって。

- Zamanım doldu mu?
- Sürem bitti mi?

時間切れですか?

Fazla zamanım yok. Onunla ilgilenebilir misin?

あまり時間がないの。それ任せていい?

Yemek yemek için yeterli zamanım yok.

- 食べてる余裕ないんだよ。
- 食べてる時間ないんだよ。

Bir yürüyüş için zamanım bile yok.

私は散歩する暇もない。

Siyasal etkinlikte bulunmak için zamanım yok.

私には政治活動に従事する暇はない。

Bugünlerde okumak için az zamanım var.

最近は読書の時間がほとんどない。

Benim okumak için hiç zamanım yok.

本を読む時間がありません。

Onu yapmak için çok zamanım var.

- 私はそれをやるための多くの時間がある。
- それをするための時間がたっぷりある。

Şimdi senin için hiç zamanım yok.

お前に割いてやる時間なんてねえんだよ。

Japonya'yı görmek için fazla zamanım olmadı.

これまで日本を見物する時間があまりありませんでした。

Bunu ayrıntılı olarak açıklayacak zamanım yok.

この事を詳細に説明する時間がありません。

Çok zamanım yok. Acele eder misin?

- あまり時間がないので、急いでもらえますか。
- 時間があまりないんです。急いでもらえませんか。

Seninle tartışacak zamanım yok; yemek hazırlıyorum.

君と言い争っている時間は無い。食事の支度をしなくちゃいけないからね。

Eğlence için hâlâ çok zamanım var.

- 遊ぶ時間は結構あります。
- まだまだたっぷりと遊ぶ時間はあるぜ。

Keşke uyumak için yeterli zamanım olsa.

睡眠時間が十分あればいいのに。

- Bol zamanım var, ama yeterli param yok.
- Bol bol zamanım var ama yeterli param yok.

時間はたっぷりあるのだが、お金が足りない。

Konuşmaya hazırlanmak için çok az zamanım vardı.

演説の準備をする時間はほとんどありませんでした。

Almanca eğitimi almak istiyorum ama zamanım yok.

ドイツ語、勉強したいんだけどなかなか時間が取れないんだよ。

Onun için ne zamanım nede param var.

私にはそんなことをする暇も金もない。

Okumak için gittikçe daha az zamanım oluyor.

読書の時間がますます少なくなっている。

Bugünlerde okumak için çok az zamanım var.

このごろは読書する時間がほとんどない。

O kadar meşgulüm ki ayıracak zamanım yok.

私はとても忙しいのでさくべき時間がない。

Onu yapmak için zamanım olup olmayacağını bilmiyorum.

そのことをする時間があるか分からない。

Bugünlerde kitap okumak için biraz zamanım var.

このごろは読書する時間が少しはある。

Daha fazla zamanım olsaydı daha iyi yapabilirdim.

- もっと時間があったら、もっとうまくやることが出来たのだが。
- 時間がもっとあったら、さらに上手くやることができたのに。

İşim kolay ve bir sürü boş zamanım var.

仕事は楽で、暇がたくさんあります。

Seninle konuşmak için daha fazla zamanım olsun istiyorum.

君と話し合う時間がもっとあればいいのに。

Keşke onunla konuşmak için daha fazla zamanım olsa.

もっと彼女と話す時間があればいいのに。

Daha fazla zamanım olsa, nasıl dans edileceğini öğrenirim.

もしもっと時間があれば、ダンスを習うだろうに。

Öncelikle, hiç param yok. ikinci olarak, zamanım yok.

- 一つには金がないし、また一つにはその暇もない。
- 一つにはお金が無いし、また一つには暇が無い。
- 1つはお金がないってこと。もう1つは時間がないってことだ。

Biraz boş zamanım vardı, bu yüzden şehri gezdim.

暇だったので街をぶらぶらした。

Yapmak istediğim her şeyi yapmak için zamanım yok.

やりたいことを全部する時間がないのです。

O kadar meşgulüm ki okumak için zamanım yok.

私は非常に忙しいので読書する時間がない。

Keşke seninle kalmak ve konuşmak için zamanım olsa.

君と話し合う時間がもっとあればいいのに。

Yeterli zamanım olsaydı, Londra'nın daha çok kısmını görebilirdim.

時間が十分あったら、もっとロンドンを良く見られたのに。

Keşke seninle konuşmak için daha fazla zamanım olsa.

お話しする時間がもっとあるといいのですが。

- Vaktim olup olmadığını bilmiyorum.
- Zamanım olup olmadığını bilmiyorum.

時間があるか分かりません。

Daha fazla zamanım olsaydı, daha uzun bir mektup yazardım.

もっと時間があったなら、もっと長い手紙を書いたのだが。

O yarın gelse konuşmak için daha fazla zamanım olur.

もし彼が明日来てくれたら、もっと話をする時間があるだろうに。

Bir sürü param ve onu kullanacak yeterli zamanım var.

- 私にはお金がたくさんあるし、それを使う暇も十分ある。
- 私にはお金がたくさんあるし、使う時間も十分にある。

Genellikle büyük bir öğle yemeği yemek için zamanım yok.

私は普段、昼食をたっぷり取る時間がない。

Çok zamanım yoktu bu yüzden makaleye sadece göz gezdirdim.

時間が無かったので私は記事にさっと目を通した。

Çok boş zamanım olduğu için Fransızca çalışmaya karar verdim.

自由な時間がたくさんあるので、フランス語を学ぶことに決めた。