Translation of "Yumuşak" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Yumuşak" in a sentence and their japanese translations:

Yumuşak başlıyım.

私ってのんきなの。

O yumuşak başlı.

- 彼女はのんきだ。
- 彼女はおおらかだ。

Bu kumaş yumuşak.

- この布は滑らかな手触りです。
- この布はなめらかである。

Bu ipek yumuşak.

この絹は触ってなめらかな感じだ。

Et pürüzsüz ve yumuşak.

その肉はすべすべして柔らかい。

Buna dokun. Gerçekten yumuşak.

これ触ってみて。めっちゃ柔らかいよ。

İpek yumuşak ve pürüzsüzdür.

絹は手触りが柔らかくすべすべしている。

Bu yumuşak ve pürüzsüzdür.

これは手触りが柔らかくて、なめらかですね。

Bu sığır eti yumuşak.

この牛肉は柔らかい。

Bu eşarp yumuşak hissettiriyor.

このスカーフはすべすべする。

- Tadashi yumuşak bir sese sahip.
- Tadashi'nin yumuşak bir sesi var.

正はやさしい声をしている。

Büyükannem sadece yumuşak gıdaları yiyebilir.

祖母はやわらかい物しか食べられない。

Hava yumuşak ve toprak nemli.

空気は穏やかで、土には湿り気がある。

Deniz sakin ve yumuşak görünüyor.

海は穏やかに、そしてなめらかに見える。

Kızın yumuşak bir kalbi var.

その娘は心が優しい。

Onun yumuşak bir dili vardır.

あいつは口のうまいやつだ。

O, yumuşak bir sesle konuştu.

彼女は優しい声で話した。

Onun sesi yumuşak ve güzeldi.

彼女の声は優しく綺麗だった。

Lütfen sadece yumuşak yiyecekler ye.

柔らかいものだけを食べてくださいね。

Çocuklarla yumuşak bir sesle konuştu.

彼女は子供たちに優しい声で話しかけた。

- Onun ılımlı bir doğası var.
- Yumuşak tabiatlı bir insandır.
- Yumuşak bir tabiatı vardır.

彼は性格がおとなしい。

Daha yumuşak kentsel sistemler yapabilir miyiz?

もっと柔らかい都市機能は 作れないだろうか?

Onun yumuşak konuşmasıyla kolaylıkla içeri alındım.

- 彼の巧みな話に僕は簡単にだまされてしまった。
- 奴の巧みな話に僕は簡単に騙されてしまった。
- やつの巧妙な話に僕は簡単にだまされてしまった。

Çocuklara karşı o kadar yumuşak olma.

子供に甘くするな!

Ben yumuşak bir yatakta uyumayı seviyorum.

私は柔らかいベッドで眠るのが好きです。

Ayakkabılar, deriye benzeyen yumuşak bir malzemeden yapıldı.

その靴は革に似た何か柔らかい材料で出来ていた。

O, çocuğu yumuşak bir biçimde yere yatırdı.

彼女は子供をそっと寝かせた。

O seyirciye yumuşak bir sesle hitap etti.

彼は聴衆に静かな口調で話し掛けました。

O seyircilere yumuşak bir sesle hitap etti.

彼は聴衆に静かな口調で演説した。

Senpai, bana biraz yumuşak dondurma alır mısın?

先輩、ソフトクリームおごってくれませんか。

O yumuşak kilden ufak bir heykel yaptı.

彼は柔らかい粘土で小さな塑像を作った。

Onun yumuşak ve net bir sesi vardır.

- 彼女は澄んだ声をしている。
- 彼女は穏やかで澄んだ声をしている。

- Bu kış yumuşaktı.
- Bu kış yumuşak geçti.

この冬は温暖であった。

Bizim öğretmenimiz hem sert hem de yumuşak huyludur.

我々の先生は厳しくもあり、かつ優しくもある。

Sonra bunu yumuşak çalıların arasına sokacağız ve ateşimiz yanacak.

柔らかい草につける これで火が起きる

İşte iki tane kurşunkalem. biri sert ve diğeri yumuşak:

ここに鉛筆が二本ある。一本は堅く、もう一本は柔らかい。

Yumuşak tabanları sayesinde altı tonluk bir erkek bile fark edilmeyebilir.

‎足の裏がやわらかく ‎巨大なオスでも足音は静かだ

- Tatlı kokular yumuşak esintilerle taşınır.
- Hoş kokular hafif rüzgârlarla yayılır.

甘い香りがそよ風に乗ってくる。

O uzun, yumuşak kahverengi saçlı, uzun boylu, zayıf bir kızdı.

彼女は背の高いほっそりした少女で、長いやわらかな茶色の髪をしていました。

- Mumun alevi yumuşak esintide titriyor.
- Mumun alevi hafif rüzgarda titriyor.

ろうそくの火がそよ風に瞬いている。

Bu daha çok köpekgil benzeri, daha yumuşak. Tilki daha kalın olurdu.

犬の臭いだし柔らかい キツネの毛は硬い

Yaşlı adam öne doğru eğildi ve karısına yumuşak bir sesle sordu.

年老いた旦那は身を乗り出して、やさしい口調で妻に聞いた。

Uzun kara kış sonunda bitti ve yerini yumuşak ılıman bahara bıraktı.

長く厳しい冬が終わって穏やかで暖かい春に取ってかわった。

Buradaki iklim çok yumuşak olduğu için burada kışın bile nadiren kar yağar.

当地の気候はきわめて温暖で、冬でもめったに雪は降りません。

- Biz ılıman bir kış geçiriyoruz.
- Hafif bir kış yaşıyoruz.
- Bu yıl yumuşak bir kış geçirdik.

この冬は暖かい。

- Lunaparkta Mary yalnız başına ağlayan bir oğlan buldu ve yumuşak bir sesle "Merhaba yavrum, sorun nedir? Kayıp mı oldun? Seni Kayıp Çocuklar Şubesine götüreyim mi?" dedi.
- Eğlence parkında kendi kendine ağlayan bir erkek çocuk buldu, ve onunla kibarca konuştu. "Hey, evlat, Sorun nedir? Kayboldun mu? Seni kayıp çocuklar bölümüne götürmemi ister misin?"

メアリーは遊園地で一人で泣いている男の子を見つけて、やさしく声をかけた。「ねえ、ぼく、どうしたの? 迷子になっちゃったの? お姉ちゃんが迷子センターに連れてってあげようか?」