Translation of "Tehdit" in Japanese

0.009 sec.

Examples of using "Tehdit" in a sentence and their japanese translations:

Tehdit ediliyordunuz.

君は脅されていました。

Hava tehdit ediyor.

危ない空模様だ。

Beni tehdit etmeyin.

脅かすなよ。

Onu tehdit etti.

- 彼女は彼を脅した。
- 彼女は彼を脅迫した。

- Beni tehdit mi ediyorsun?
- Beni tehdit mi ediyorsunuz?

私を脅しているのですか。

Bu yağmur tehdit ediyor.

今にも一雨きそうだ。

Tom, Mary'yi tehdit etti.

トムはメアリーを脅した。

Tehdit altında olan çeşitler arasında

危機に瀕する品種は たとえば ブラッド・クリングという果肉の赤い桃

çünkü alacakaranlık bölgesi tehdit altında.

トワイライトゾーンに 危機が迫っているからです

Başka bir yasal tehdit aldık.

再び 法的措置で脅されました

Volkanik patlama köyü tehdit etti.

火山の爆発がその村をおびやかした。

O, kasabanın ikbâlini tehdit edecektir.

それは町の繁栄を脅かすだろう。

Onu ortaya dökmekle tehdit etti.

彼はそれを公表すると脅した。

Güneş enerjisi çevreyi tehdit etmez.

太陽エネルギーは環境を脅かさない。

İşçiler greve gitmekle tehdit etti.

被雇用者たちはストライキを起こすと脅しをかけた。

Tom beni öldürmekle tehdit etti.

トムに殺害すると脅された。

Gerildiklerinde, baskı ve tehdit altında olduklarında,

ヒョウは脅威やストレスを 感じると―

Üç adam bıçaklarla onu tehdit etti.

3人組の男が彼をナイフで脅した。

O, evimizi ateşe vermekle tehdit etti.

彼女は私たちの家に火をつけると脅してきた。

Belirli bir gangster tarafından tehdit ediliyordu.

彼はあるギャングに脅されている。

Birisi o politikacıyı öldürmekle tehdit etti.

誰かがその政治家を殺すと脅した。

Onun sözlerini bir tehdit olarak yorumladı.

彼女は彼の発言を脅迫と解釈した。

Onun sözlerini bir tehdit olarak yorumladım.

私は彼の言葉を脅迫と解した。

Onun sırrını ortaya çıkarmakla tehdit ettim.

私は彼の秘密をばらすと脅しをかけた。

Polis onu hapishaneye göndermekle tehdit etti.

警察は彼女を留置場に送ると脅した。

Medeniyet nükleer savaş tarafından tehdit edilmektedir.

文明は今や核戦争に脅かされている。

Soğuk, daha da büyük bir tehdit oluşturabilir.

‎寒さのほうが ‎タカよりも脅威だ

Demokrasi ve toplum için de bir tehdit.

民主主義や社会にとっても脅威です

Bir tehdit altında verilen bir söz değersizdir.

脅迫のもとになされた約束は無効だ。

Tom hakkında endişelenme. O bir tehdit değil.

トムのことは気にする必要はない。彼は危険な存在じゃない。

Onların yetişme ortamı ormansızlaşma tarafından tehdit ediliyor.

彼らの生息地は、森林破壊に脅かされています。

Müdür onu işten çıkarma ile tehdit etti.

支配人は彼を解雇するぞと脅した。

O belirli bir gangster tarafından tehdit edilmektedir.

彼はあるギャングに脅されている。

Onlar onun rakiplerini tehdit etme tarzını beğenmediler.

対戦相手を脅すという彼のやり方を彼らは気に入らなかった。

Garipı bir adam onu bir bıçakla tehdit etti.

見知らぬ男が彼女をナイフで脅した。

Tek tehdit vampirler de değildir. Burada denizaslanları da yaşar.

‎敵は吸血鬼だけじゃない ‎ここではトドも暮らす

O, polise bağırdı ve bir bıçak sallayarak tehdit etti.

彼女はわめき、警官たちに向かってナイフを振り回して脅すようなしぐさをしました。

Hava kirliliği, bizim hayatta kalmamız için bir tehdit olacaktır.

大気汚染は我々の生存を脅かすものになるだろう。

Hem erkekleri hem de kadınları tehdit eden tehlikeler vardır.

これらは男性と女性をともに脅かす危険なものだ。

Martin Luther King, Jr ve onun destekçileri tehdit edildi.

キング牧師と彼の支持者は脅迫された。

O, nükleer silahların barış için bir tehdit olduğunu ileri sürdü.

彼が核兵器は平和への脅威であると論じた。

Tüm gergedanlar için en büyük tehdit insanlığın açgözlülüğü ve büyük bir kâr vaadi.

サイにとって最大の脅威は 人間の欲と価値づけです

Tom beni tehdit etti. O, eğer ona para vermezsem, parmaklarımdan birini keseceğini söyledi.

トムは私を脅したんだ。もし彼にお金を渡さなかったら、私の指を切り落とすと言ったんだ。

Gece sokakta, Tom bıçaklı yabancı bir adam tarafından tehdit edildi ve parasını soydular.

トムは夜道で見知らぬ男にナイフで脅され、現金を強奪された。

Vahşi yaşam biyoloğu Dr. Wong Siew Te'ye göre en tehlikeli gergedan, kendini tehdit altında hisseden gergedandır.

野生生物学者の ウォン・シュー・ティーいわく 危険なのは脅威を感じたサイ

Tom gece caddeden aşağıya doğru yürüyorken onun tanımadığı bir adam onu bir bıçakla tehdit etti ve onun parasını gasbetti.

トムは夜道で見知らぬ男にナイフで脅され、現金を強奪された。