Translation of "Modern" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Modern" in a sentence and their japanese translations:

- Modern sanatla ilgilenmiyorum.
- Modern sanat beni ilgilendirmiyor.

私は現代美術には全く興味がない。

Modern cazı anlamıyorum.

私にはモダンジャズは分からない。

- Tom modern sanatı takdir ediyor.
- Tom modern sanattan hoşlanır.
- Tom modern sanattan zevk alır.

トムには近代絵画の鑑賞能力がある。

Modern tıbbın başlangıcına dayanıyor.

近代医学の幕開けに始まります

Google, modern insanın Tanrısı.

グーグルは現代人の神なのです

Modern yöntemler sanayiyi geliştirdi.

近代的方法で産業は向上した。

O modern bir kızdır.

彼女はモガです。

Modern heykeltıraşlığı gerçekten anlayamıyorum.

私は現代彫刻はよく理解できない。

Modern mobilyayı tercih ederim.

私はモダンな家具が好きだ。

Modern müzik ona tanıdıktır.

彼は現代音楽に通じている。

Ve modern tarihte ilk kez

そして 現代史上初めて

modern bir patent sistemi yaratabiliriz.

現代的な特許制度を作れます

Modern hayvanların anatomilerini ele alıp

「現生系統ブラケッティング法」は 覚えていますか

Modern çok oyunculu video oyunları.

マルチプレーヤー・ゲームです

Neden Çin'de modern teknoloji gelişmedi?

近代科学技術はなぜ中国で発展しなかったのだろうか。

Modern caz benim mesleğim değil.

モダンジャズは私の得意じゃない。

Tom'un modern sanatta gözü var.

トムは現代美術を見る目がある。

Onun ofisindeki mobilya çok modern.

彼の事務所の家具はなかなか近代的だ。

Telefon modern yaşam için gereklidir.

電話は現代生活に欠くことができないものだ。

İlaçlar modern toplumun bir kanseridir.

薬物は現代社会の癌だ。

Üniversitenin modern toplumdaki rolü nedir?

現代社会での大学の役割は何ですか。

Biz modern yaşamımızı elektriğe borçluyuz.

現代の生活は電気のおかげである。

Modern köprüler şekil olarak benzer.

現代の橋は形が似ている。

Modern sanat hakkında ne düşünüyorsunuz?

現代芸術をどう思いますか。

Bu ofisteki mobilya gerçekten modern.

この事務所の家具はなかなか近代的だ。

Ben modern sanatla ilgili değilim.

私は現代美術には全く興味がない。

Modern insanlar araba olmadan yapamaz.

現代人は車なしで済ますことができない。

Modern felsefe 19. yüzyılda başlamıştır.

現代哲学は19世紀に始まる。

O, Fransa'nın modern tarihini bilir.

彼はフランス近代史に詳しい。

Modern sanata ilgi duyuyor musun?

現代美術に興味はある?

Tıpkı modern kuşlardaki gibi içlerini oyuyordu

現在の鳥類のような 空洞を作り出し

Modern tıbbın ilerlemesi uzun bir süreçti.

近代医学の進歩は長い道程を歩んだ。

Modern caz benim zevkime göre değil.

モダンジャズは私の趣味に合わない。

Fenomen modern çağımızın tipik bir örneğidir.

その現象は今の時代に特有のものだ。

Modern teknoloji bize çok şey verir.

近代技術は多くの物を与えてくれる。

Bu, modern İngiliz yaşamın bir örneğidir.

これは英国の現代生活のほんの一例だ。

Burada çok sayıda modern bina var.

この付近はモダンな建物が多い。

modern bir toplumun gelişmesi için gerekli olan

現代社会が繁栄するために必要とする 高度な社会的協業を

Modern tıptan kaçınanların olması ölü sayısını artırıyor.

西洋医学への抵抗が 死者を増やしています

Modern tarımı öğrenme şansına sahip olmak istiyorlar.

現代的な農業について 学ぶ機会を求めています

O, modern antropolojinin babası olarak kabul edilir.

彼は現代人類学の父として熱烈な支持を受けている。

O, modern edebiyatı asıl branş olarak alıyor.

彼は近代文学を専攻している。

Bugün modern toplumda sporun önemi hakkında konuşacağım.

今日は、現代社会におけるスポーツの重要性についてお話しします。

Modern bir dram izlemek için tiyatroya gittim.

- 私は現代劇を見にその劇場へ行った。
- 私たちは現代劇を見にその劇場へ行った。

Modern şiir genellikle anlaşılması en güç olandır.

現代詩はしばしばきわめて難解だ。

Modern teknoloji hayatımızı daha konforlu hale getirdi.

- 現代の科学技術のおかげで、私たちの生活は快適になった。
- 現在の科学技術のおかげで私たちの生活は快適になった。
- 現代科学技術は私たちの生活をより快適にしてくれている。

Tom'un modern resim için estetik duygusu vardır.

トムには近代絵画の鑑賞能力がある。

Bu, modern İngilizce kullanımına ilişkin bir kitap.

これは現代英語の慣用法についての本です。

O mimar çok modern evler inşa ediyor.

あの建築家はモダンな家を建てる。

Bugün, modern toplumda sporun öneminden bahsetmeyi planlıyorum.

今日、私は現代社会におけるスポーツの重要性に関して話すつもりです。

Tom modern popüler müzik hakkında oldukça bilgili.

トムは現代のポピュラー音楽について知識が豊富だ。

Modern kahramanlar rock yıldızları tarafından temsil edilmektedir.

現代の英雄はロックスターが代表している。

Modern arabalar birçok yönden eski olanlardan farklıdır.

現代の車は初期の車と多くの点で異なる。

Modern bilim birçok olanaksızlıkları olanaklı hale dönüştürmüştür.

現代科学は多くの不可能を可能に変えた。

- O, modern İngiliz edebiyatını avucunun içi gibi biliyor.
- O, modern İngiliz edebiyatını avucunun içi gibi bilir.

彼は現代英文学に精通している。

Kyoto'da hem eski hem de modern yapıları görebilirsiniz.

京都では古い建物と現代的な建物の両方が見られる。

O, modern sanat hakkında ilginç bir yayın yaptı.

彼は現代美術についての面白い放送をした。

Salman Rüşdi'nin “Şeytan Ayetleri” modern edebiyatın gerçek başyapıtıdır.

サルマン・ラシュディの『悪魔の詩』は、近代文学の傑作の一つと見なされている。

Modern toplum her türlü bilgi ile dolup taşıyor.

現代社会はありとあらゆる情報があふれている。

Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian.

現代抽象画、特にモンドリアンが理解し難い。

Modern finans giderek karmaşık ve sofistike hale geliyor.

現代の金融は一段と複雑かつ高度になってきている。

Modern gemilerin yalnızca küçük bir mürettebata ihtiyacı var.

最近の船は乗組員が少なくすむ。

Modern iletişim ve ulaşım sistemleri sayesinde dünya küçülüyor.

現代の情報及び交通網のおかげで世界はますます小さくなっている。

Geçen yıl Tokyo'da gerçekleşen her modern sanat gösterisine gittim.

私は、昨年東京で催された現代美術展には、すべて出かけました。

- Post modern tesislerin eksikliği birçok nakliyatçılar için sıkıntıya neden oldu.
- Modern sonrası tesislerin eksikliği birçok nakliyatçılar için sıkıntıya neden oldu.

近代的な港湾施設がないために、多くの船積み業者が不便を被った。

- Birçok Avrupalı modern Japonya'yı tanımıyor.
- Birçok Avrupalı çağdaş Japonya'yı bilmiyor.

多くのヨーロッパ人は現代の日本を知らない。

Eski evler, özellikle geleneksel Japon olanlar, modern yapıya göre nemli ve soğuk olabilir.

古い家屋は、特に日本の伝統的な家屋は、湿気が多く現代生活に不都合な事がある。

Modern savaş sanatı dövüşçüler gibi etkili olmak için tepeden tırnağa silahlandırılacak askerleri muhakkak gerektirmez.

近代戦の戦術は兵士が戦闘員として効果的な働きをするために必ずしも十分に武装することを必要とはしていない。

Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunları hepsi,ara sıra, modern toplumu etkilenmiştir.

洪水、激しい暴風、干魃、霜の冷害、空気汚染の問題などは全て現代社会にしばしば影響を与えている。