Translation of "Kalacağız" in Japanese

0.004 sec.

Examples of using "Kalacağız" in a sentence and their japanese translations:

Haydi! Geç kalacağız.

さあ、急いで、遅れるよ。

Maalesef okula geç kalacağız.

学校に遅れそうだね。

Biz sınıfa geç kalacağız.

授業に遅れるよ。

Pazara kadar burada kalacağız.

私たちは日曜日までここに滞在する。

Oyunu ertelemek zorunda kalacağız.

私たちはその試合を延期しなければならないだろう。

Çabuk! Biz geç kalacağız.

さあ、急いで、遅れるよ。

Acele etmezsek geç kalacağız.

早くしないと遅れるよ。

Bu gittikten sonra mecbur kalacağız.

意志を貫くぞ

Enkaz planına mı bağlı kalacağız,

残がいのほうへ行くか

Ne kadar beklemek zorunda kalacağız?

どれくらい待ちますか。

Kitlesel fon yaratmak zorunda mı kalacağız?

愛する人を助けるのに クラウドファンディングに頼らねばならない—

Bu gidişle programı değiştirmek zorunda kalacağız.

この分では予定を変更せざるをえないだろう。

Çabuk ol, acele etmezsen geç kalacağız.

さあ、さあ、君が急いでくれないと僕らは遅れてしまうぞ。

Bir süre için eskisiyle yetinmek zorunda kalacağız.

当分は今まで使っていた古いやつで間に合わせなければならない。

Bu konuyu yakın gelecekte konuşmak zorunda kalacağız.

私たちは近い将来、この問題を話し合わなくてはならないでしょう。

Biz çaresizlik duygusu ile baş etmek zorunda kalacağız.

我々は無力感を克服しなければならないであろう。

Ev ödemelerimizi yapmak için kemerlerimizi sıkmak zorunda kalacağız.

家の支払いのため僕らは倹約しなければならないだろう。

Enkaz planına mı bağlı kalacağız, öncelikle suyumuzu mu tazeleyeceğiz?

残がいのほうへ行くか まず水を補充しに行くか?

Mary işe dönünceye kadar, Ken ile yetinmek zorunda kalacağız.

メアリーが復帰するまでは、ケンで間に合わせざるをえないだろう。

Tom'un işini yapması için birini kabul etmek zorunda kalacağız.

トムの代わりに仕事をする者を雇わなくてはならないだろう。

Biz ayrıca ayrı sigara içme bölümü yapmak zorunda kalacağız.

ウチも分煙しなきゃいけないよねぇ。

Bu yolda hiç otobüs olmadığı için yürümek zorunda kalacağız.

この道路はバスが走っていないのだから、私たちは歩かなければならないだろう。

Doğanın en ölümcül hayvanları ve sürüngenleriyle de karşı karşıya kalacağız.

危険な生き物も相手になる 獣や は虫類だ

Senin önerin çok cazip ama onun hakkında düşünmek zorunda kalacağız.

その提案は魅力的だけど、今は決断できないので考えさせて下さい。

Biz kalacak bir yer bulamazsak dışarıda kamp kurmak zorunda kalacağız.

宿が見つからなかったら、野宿しかないね。

Süpermarketler şimdi kapalı, bu yüzden buzdolabında kalanlarla yetinmek zorunda kalacağız.

スーパーマーケットはもう閉まっているので、冷蔵庫に残っているもので済まさなければならないだろう。

Er ya da geç, şu an sahip olduğumuz TV çok eski bir model olduğu için yeni bir televizyon almak zorunda kalacağız.

遅かれ早かれ、新しいテレビを買わなければならないでしょう、今の私たちのテレビはとても古い型ですから。