Translation of "Kırıklığına" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Kırıklığına" in a sentence and their japanese translations:

Hayal kırıklığına uğradım.

がっかりだよ。

Hayal kırıklığına uğramayın.

がっかりしないで。

Kitabınla hayal kırıklığına uğradım.

君のレポートにはがっかりしたよ。

Birbirleriyle hayal kırıklığına uğradılar.

彼らは互いに失望を感じている。

Onu hayal kırıklığına uğratma.

彼との約束をやぶるなよ。

Onda hayal kırıklığına uğradım.

私は彼女に失望した。

Tom hayal kırıklığına uğradı.

- トムは落ち込んでいる。
- トムはがっかりしている。

Beni hayal kırıklığına uğrattın.

君には幻滅した。

Oğlum hayal kırıklığına uğrattı.

私は息子にはがっかりしています。

Beni hayal kırıklığına uğratma.

私を落胆させないでくれ。

Seninle hayal kırıklığına uğradım.

見損なったよ。

Oğullarının hayal kırıklığına uğradılar.

彼らは息子に失望している。

O hayal kırıklığına uğradı.

彼はがっかりした。

Biraz hayal kırıklığına uğradım.

少しがっかりしたよ。

Senin hayal kırıklığına uğrattım.

- 君にはがっかりだよ。
- 君たちにはがっかりだよ。
- あなたにはがっかりだわ。

- Çağrılmaması onu hayal kırıklığına uğrattı.
- Davet edilmediği için hayal kırıklığına uğradı.

- 彼は招かれなかったのでがっかりした。
- 彼は招待されなかったのでがっかりした。

- Başarısızlığım annemi hayal kırıklığına uğrattı.
- Hatamdan dolayı annem hayal kırıklığına uğradı.

- 私の母は私の失敗にがっかりした。
- 母は私の失敗に落胆した。

Yokluğun beni hayal kırıklığına uğrattı.

君が留守だったので、がっかりした。

Gelemediğini duyduğumda hayal kırıklığına uğradım.

- あなたがお出でになれない事を聞いてがっかりしました。
- 君が来れないと聞いたときは、拍子抜けしてしまったよ。

Onun konuşmasıyla hayal kırıklığına uğradım.

彼のスピーチに失望しました。

Biz onunla hayal kırıklığına uğradık.

- 私たちは彼に失望した。
- みんな彼を残念に思った。

Ben oğlumla hayal kırıklığına uğradım.

息子にはがっかりした。

Sonuçtan dolayı hayal kırıklığına uğradık.

私たちはその結果に幻滅した。

Tom'u hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.

トムをがっかりさせたくないんだ。

O aşkta hayal kırıklığına uğradı.

彼女は恋に破れた。

Cevabım öğretmeni hayal kırıklığına uğrattı.

先生は私の答えを聞いてがっかりした。

Seni asla hayal kırıklığına uğratmayacağım.

私は決してあなた失望させません。

Sonuçla ilgili hayal kırıklığına uğradım.

- 私はその結果にがっかりした。
- その結果にがっかりした。

O beni hayal kırıklığına uğrattı.

私は彼に失望した。

Haber beni düş kırıklığına uğrattı.

その知らせにはがっかりだ。

Tom beni hayal kırıklığına uğrattı.

- トムは私の期待を裏切った。
- トムは私をがっかりさせた。

Tom Mary'yi hayal kırıklığına uğrattı.

トムはメアリーをがっかりさせた。

Hayal kırıklığına uğramadın, değil mi?

失望してないの?

Hafifçe bir hayal kırıklığına uğradım.

私は少しがっかりした。

- Seni hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm.
- Sizi hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm.

がっかりさせてごめんね。

Öğretmen hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyor.

先生はがっかりしてるようだ。

Amacım onu hayal kırıklığına uğratmak değildi.

彼女をがっかりさせるつもりはなかったんだ。

Planımızı gerçekleştiremediğimiz için hayal kırıklığına uğradık.

我々は計画が実行できず、失望した。

Hayal kırıklığına uğradık, takımımız maçı kaybetti.

我々ががっかりしたことに、わがチームは試合に負けた。

Büyükanne gelmezse çocuklar hayal kırıklığına uğrayacak.

もしおばあちゃんが来なければ子ども達はがっかりするだろう。

O sonuç nedeniyle hayal kırıklığına uğramıştı.

彼女はその結果に失望しました。

Onunla gidemediğim için hayal kırıklığına uğradım.

彼女と一緒に行けなかったのは残念だ。

O, oğlundan hayal kırıklığına uğramış görünüyor.

彼は息子に失望しているようだ。

Haberi duyduğunda biraz hayal kırıklığına uğradı.

- 彼はその知らせを聞いて少しがっかりした。
- 彼はその知らせを聞いてがっかりした。

Onun mektubu gelmedi, hayal kırıklığına uğradı.

彼の手紙がこなかったので彼女はがっかりした。

Onun konferansı bizi hayal kırıklığına uğrattı.

彼の講義は私たちを失望させた。

Sonuçlarda hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyor.

彼は結果を聞いてがっかりした様子だった。

O sonuçlar yüzünden hayal kırıklığına uğradım.

- 私はその結果にがっかりした。
- その結果にがっかりした。

Onun yeni filmi hayal kırıklığına uğratıcıdır.

- 彼の新しい映画にはがっかりだ。
- 彼の新作映画は残念な出来だ。

Senden yana çok hayal kırıklığına uğradım.

君には心底失望したよ。

Genç adam aşkta hayal kırıklığına uğradı.

青年は失恋した。

Haberi duyduğumda çok hayal kırıklığına uğradım.

私はその知らせを聞いて非常にがっかりした。

Onun yokluğundan dolayı hayal kırıklığına uğradık.

私達は彼女が不在だったので失望した。

Seni hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm.

がっかりさせてごめんね。

Evde olmaması beni hayal kırıklığına uğrattı.

私は彼女が不在なので失望した。

Kitabın tamamını okursanız hayal kırıklığına uğramazsınız.

最後に読めば、失望することはないだろう。

Onlar gelemediğin için hayal kırıklığına uğradı.

あなたが来られなかったので彼らは失望しました。

Senin aramaman beni hayal kırıklığına uğrattı.

あなたが電話をしてくれなかったのでがっかりした。

Evde olmadığın için hayal kırıklığına uğradım.

君が留守だったので、がっかりした。

Ben sonuç konusunda hayal kırıklığına uğradım.

- 私はその結果にがっかりした。
- その結果にがっかりした。

Tom Mary'nin performansında hayal kırıklığına uğradı.

トムさんはメアリさんの演技にがっかりしました。

Hayal kırıklığına uğramış olarak eve geldi.

彼女はがっかりして帰ってきた。

Zarfı sadece hayal kırıklığına uğratmak için açtı.

彼は封筒を開けてみたが失望しただけであった。

Ben onun evlilik yaşamına hayal kırıklığına uğradım.

彼の結婚生活を見て幻滅を感じた。

Onun burada olmaması beni hayal kırıklığına uğrattı.

- 彼がここにいさえすればなあ。
- 彼がここにいさえすればいいなぁ。
- 彼がいなくてがっかりです。

Arkadaşımın burada olmaması beni hayal kırıklığına uğrattı.

友達がここにいないのでがっかりだ。

Haberi duyduğumda hayal kırıklığına uğramaktan kendimi alamadım.

そのニュースを聞いてがっかりせざるをえなかった。

Bu dünyadaki eğitim beni hayal kırıklığına uğratıyor.

この世界の教育にはがっかりしてしまう。

Dünyanın eğitim standartları beni hayal kırıklığına uğratıyor.

世界の教育水準には失望させられる。

Test sonuçlarını duymak beni hayal kırıklığına uğrattı.

私はテストの結果を聞いてがっかりした。

- Benim yüzümü kara çıkarma.
- Beni hayal kırıklığına uğratma.

- 私を落胆させないでくれ。
- 私をがっかりさせないでくれ。

O, sonuçlarla ilgili hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyor.

彼は結果を聞いてがっかりした様子だった。

O, sonuçtan dolayı hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyordu.

彼女はその結果にがっかりした様子だった。

Geç kalarak yine bizi hayal kırıklığına uğratmayacağını umuyorum.

彼、遅くなってまた私たちをがっかりさせないでほしいわね。

Onun evli olduğunu duymamız bizi hayal kırıklığına uğrattı.

- 彼女が彼と結婚したと聞いて私達は失望した。
- 彼女が彼と結婚していると聞いて、私たちはがっかりした。

O, ebeveynlerini hayal kırıklığına uğratmamak için çok çalışıyor.

彼は両親を失望させまいと一生懸命に勉強している。

John'a güvenebilirsin. O seni asla hayal kırıklığına uğratmayacak.

ジョンを信用していいよ。彼は決して君を失望させないから。

Bir dahaki sefere seni hayal kırıklığına uğratmamaya çalışacağım.

今度はがんばります。

Beni geçen gün yaptığınız şekilde hayal kırıklığına uğratmayın.

この前みたいに私をがっかりさせないでね。

O, yeni pozisyonundan vazgeçerek karısını hayal kırıklığına uğratmak istemedi.

新しい地位を捨てることで妻をがっかりさせたくもなかった。

Yapılacak çok az şey olması beni hayal kırıklığına uğrattı.

やることが少なくて失望した。

Linda o kadar hayal kırıklığına uğradı ki gözyaşlarına boğuldu.

リンダはひどくがっかりしたので、急にわっと泣き出した。

O, işler umduğu gibi sonuçlanmadığı için hayal kırıklığına uğradı.

- 彼は期待がかなえられずがっかりした。
- 彼は事が期待通りにいかなかったので、がっかりした。

Ben sana kızgın değilim, sadece çok hayal kırıklığına uğradım.

君に怒ってるわけじゃない。ただすごくがっかりしてるんだ。

Birçok insan sizi örnek alıyor. Onları hayal kırıklığına uğratmayın.

多くの人があなたを尊敬しています。彼らをがっかりさせないで下さい。

Birçok insan sana saygı duyuyor. Onları hayal kırıklığına uğratma.

多くの人があなたを尊敬している。彼らをがっかりさせるな。

O, sınavda başarısız oldu ve ben büyük hayal kırıklığına uğradım.

たいそうがっかりしたことには、彼女は試験に落ちた。

Hayal kırıklığına uğratıcı duyuruyu duyduklarında herkese bir sessizlik örtüsü düştü.

その知らせを聞いて、皆シーンとしてしまった。

O eve aceleyle gitti ama boş bulduğunda hayal kırıklığına uğradı.

彼はその家へ急いで行ったが、空き家になっていたのでがっかりした。

- Yeni ürün beni hayal kırıklığına uğrattı.
- Yeni üründe umduğumu bulamadım.

新製品には失望した。

- Dün geceki konser hayal kırıklığına uğratıcıydı.
- Geçen geceki konser hayal kırıklığıydı.

昨夜のコンサートには失望した。

Benim bonusun beklediğimden biraz daha az olduğunu gördüğüm için hayal kırıklığına uğradım.

ボーナスがいつもより少なかったのでがっかりした。

- O, oğlunda umduğunu bulamamış gibi görünüyor.
- O, oğlundan hayal kırıklığına uğramış görünüyor.

彼は息子に失望しているようだ。

Konuşmacı konuyu bilmiyordu ne de iyi konuşuyordu; kısaca o hayal kırıklığına uğratıcıydı.

講演者は自分の論題がわかっていなかったし、話もうまくなかった、手短に言うと、彼にはがっかりさせられた。

Biz ağlayarak doğarız, hayatlarımızı şikayet ederek geçiririz ve hayal kırıklığına uğramış olarak ölürüz.

人は泣きつつ生まれ、泣き言を言いつつ暮らし、失望落胆して死ぬ。

O bana yardım etmeye söz verdi ama son dakikada beni hayal kırıklığına uğrattı.

彼は私を助けようと約束したが、最後の瞬間になって私を裏切った。