Translation of "Ilgi" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Ilgi" in a sentence and their japanese translations:

Kitaba ilgi gösterdi.

彼はその本に興味を示した。

Bilgisayarlara ilgi duyuyorum.

コンピューターに興味があるんだよ。

O ilgi çekici.

それは面白い。

Fransızcaya ilgi duyuyorum.

フランス語に興味があります。

Ona ilgi duyuyorum.

私は彼に惹かれている。

İngilizceye ilgi duyuyorum.

私は英語に興味があります。

Tom plana ilgi gösterdi.

トムはその計画に興味を示した。

Onun şakası ilgi görmedi.

彼女の冗談はだれにも受けなかった。

Kış sporlarına ilgi gösterir.

彼はウィンタースポーツに興味を示している。

Konuşmasının içeriği ilgi çekiciydi.

彼のスピーチは面白かった。

Amerikan edebiyatına ilgi duyuyorum.

私はアメリカ文学に興味がある。

Bilime hiç ilgi göstermez.

彼は科学には全然興味を示さない。

O jaza ilgi duyuyor.

彼女はジャズに興味がある。

Ortak ilgi alanlarımızın bizi yakınlaştıracağı

共通の興味を通じて 人々が繋がり合い

Bunu ilgi merkezi olarak düşünebilirsiniz.

照準みたいなものと思ってください

Sadece detaylara yakın ilgi göstermelisin.

ほんの些細なことにも細心の注意を払わなければならない。

O film gerçekten ilgi çekicidir.

その映画はおもしろい。

Onun kitabı çok ilgi çekici.

彼の本はとても面白い。

Yabancı dillere ilgi duyuyor musun?

外国語の学習に興味がありますか。

Erkek kardeşim spora ilgi duymaz.

私の兄はスポーツはやりません。

Edebiyata senin kadar ilgi duymuyorum.

- 私は君ほど文学に興味はない。
- 私は君ほど文学には興味がない。

Birbirimize ilgi duyuyoruz, değil mi?

私たち、お互いに仲良しだよね?

Alman kültürü çalışmaya ilgi duyuyorum.

私はドイツ文化を研究することに興味がある。

Tom Mary'den daha ilgi çekici.

トムはメアリーより面白い。

Japon diline çok ilgi duyuyor.

- 彼は日本語に非常に興味を持っていますよ。
- 彼は日本語に大変興味がある。

Modern sanata ilgi duyuyor musun?

現代美術に興味はある?

Birbirimize duyduğumuz tanımlanamayan ilgi ile açıklanabilir.

なぜかわからない 互いを大事にする想いです

Proje çevrim içinde de ilgi çekti,

そのうちに このプロジェクトは ネットで話題となり

Bu tip insan, ilgi çekici değildir.

こういうタイプの人はおもしろくない。

- Ben müzikle ilgilenirim.
- Müziğe ilgi duyuyorum.

私は音楽に興味があります。

- O, planla ilgilendi.
- Plana ilgi gösterdi.

彼はその計画に興味を示した。

Onun ilgi alanları benimki ile çatışıyor.

彼の利害は私と一致しない。

Çocuk çok fazla ilgi ile şımarır.

あまり大事にすると子供はわがままになってしまう。

İlgi çekici bir teklif. Üzerinde düşüneceğim.

面白い提案だね。ちょっと考慮しよう。

O zaman, eğer ilgi alanlarımıza odaklanmayacaksak,

では 興味に重きを 置かないなら

Kardeşim İngilizce ve müziğe ilgi duyuyor.

弟は英語と音楽に興味を持っている。

Biz tarihi ilgi yerlerini ziyaret ettik.

歴史上の名所を見物しました。

Ne kadar çok ilgi istediklerini bilmemizi istiyorlar.

生徒達は どれだけ心から繋がりを 切望しているか知ってほしいのです

Bu film orijinali kadar ilgi çekici değil.

その映画は原作ほどおもしろくない。

Bana ödünç verdiğin dergi çok ilgi çekici.

あなたが私に貸してくれた雑誌はとてもおもしろい。

Kitaplara ya da müziğe az ilgi gösterdi.

彼は書物や音楽にはほとんど興味を示さなかった。

İyi bir özgeçmiş, ilgi çekici ve öğreticidir.

良い伝記はおもしろくて、ためにもなる。

Onun planlarına en ufak bir ilgi duymuyorum.

私は彼の計画に少しも関心を持っていない。

Bu kitap ilgi çekicidir,üstelik çok eğitici.

この本はおもしろい、その上、非常にためになる。

Ikincisi bu ilgi alanlarıyla uyuşan meslekleri bulmak

2つめに その興味に合う 仕事を見つける

Ve muhtemelen tamamen farklı şeylere ilgi duyuyordunuz.

全然違うことに 興味を持っていたでしょう

Yine tamamen farklı şeylere ilgi duyuyor olacaksınız.

また全然違うことに 興味を持つでしょう

Diğer kişiye gerçek bir ilgi göstermeniz gerekir.

相手に対する本物の関心を示す必要がある。

Çocuklar bazen sırf ilgi çekmek için ağlarlar.

子供はただ注意を引きたくて泣くことが多い。

Yusufçuk avını gördüğünde avının üzerinde ilgi merkezini eğitir

トンボは獲物を見つけると それに照準を合わせ

O ilgi çekici ve ben çok şey öğreniyorum.

やりがいがあり、学ぶことが多いのです。

Bir web sitenin gördüğü ilgi onun içeriğine bağlıdır.

ホームページの人気は内容次第。

Yaşlı doktor her bir hastaya bireysel ilgi gösterdi.

その老医師は各患者を一人一人個人的に診察した。

Onlar karşılıklı ilgi alanları konusunda sizinle konuşmak istiyorlar.

彼らは、貴社とお互いに利益となる事柄について話し合うことを望んでいます。

Bu kitap aynı anda ilgi çekici ve öğreticidir.

- この本はおもしろくもあり有益でもある。
- この本はおもしろくもあり、またためにもなる。

Cuzco, dünyada en çok ilgi çeken yerlerden birisi.

クスコは世界でもっとも興味深い場所のひとつである。

Ve o zamanlar dövüş sanatlarına gerçekten ilgi duyuyordum.

当時の私は武道に 非常に興味がありました

Ve ilgi ve tutkularımızın ne olduğunu sormak yerine

自分の興味や 情熱ではなく

Daha genel olarak, araştırmacılar onlarca yıldır ilgi alanıyla

研究者達は 何十年にもわたり

Bence bunun nedeni ilgi alanlarınızın önemsiz olması değil,

興味が重要でないのではなく

Tüm bunlar demek oluyor ki şimdiki ilgi alanlarınız

つまり現時点での興味は

Ben her zaman onun sütunlarını ilgi ile okudum.

私はいつも彼のコラムを興味をもって読む。

- Birçok Amerikalı Jazzla ilgilidir.
- Birçok Amerikalı Caz'a ilgi duyuyor.

多くのアメリカ人がジャズに興味を持っている。

O iş, çok ilgi çekici değildi. Ancak, ücreti iyiydi.

その仕事はあまり面白くなかったが、その一方で給与はよかった。

Ne yaptığımın önemi yok, kimse bana hiç ilgi göstermedi.

- 私が何をしようと誰も私を気にも止めなかった。
- 私が何をしても、誰も私のことを気にしなかった。

Son zamanlarda özellikle ilgi duyduğun bir şey var mı?

最近何かはまってることある?

Şimdi, sizi tarımın oldukça ilgi çekici olduğuna ikna ettiğime göre

農業がいかに魅力的か みなさんに訴えたばかりですので

İkiz olmalarına rağmen, onların çok az ortak ilgi alanları var.

彼らは双子だが、共通の興味がほとんどない。

Dünya'ya en yakın benzemede Mars hepsinden en ilgi çekici olanı.

火星は地球とよく似ているだけにひとしお興味をひく。

- Tom birçok şeyle ilgileniyor.
- Tom'un geniş bir ilgi alanı var.

トムは多趣味だ。

Müzisyen hem Japonya hem de Amerika Birleşik Devletleri'nde büyük ilgi görüyor.

その音楽家は日本とアメリカの両方で人気が高い。

O, akşamı sıkıcı ve ilgi çekmeyen, kısaca, bir zaman kaybı buldu.

彼女にはその夜は退屈でおもしろくなかった。早い話が、時間の浪費であった。

Benim abim yaklaşık 12 yaşındayken Japon halk şarkılarına ilgi duymaya başladı.

兄が民謡に興味を抱き始めたのは十二歳ごろだった。

- Yemek pişirmeye çok fazla ilgim yok.
- Yemek pişirmeye fazla ilgi duymuyorum.

私は料理にはあまり興味がない。

Onu birçok kez okuduktan sonra bile bu kitap hala ilgi çekicidir.

この本は何回読んでもおもしろい。

Yani futbolun neden bu kadar eğlenceli ve ilgi çekici olduğunu iyi biliyorum.

サッカーがなぜ面白く 夢中にさせるのか分かります

Bugün öğrencilerin daha fazla boş zamanı olsa, onlar politikaya daha fazla ilgi duyarlar.

今の学生に暇な時間がもっとあれば、政治にもっと関心を見せるかも知れない。

- Böyle bir şeyle asla ilgilenmiyorum.
- Bu tür şeylere en ufak bir ilgi duymuyorum.

私はそんなことには少しも興味がありません。

"Tom'u sevmiyor musun?" "Onu sevmiyorum değil, sadece onun gibi insanlarla ilgi kurmada sorunum var."

「トムのこと嫌いなの?」「嫌いじゃないけど、ああいう人ちょっと苦手なんだよね」

- Çok enteresan yerler biliyorsun, değil mi?
- Çok ilginç yerler biliyorsun, değil mi?
- Pek çok ilgi çekici yer biliyorsun, değil mi?

あなたはおもしろい場所をたくさん知っていますね。

Tom çok iyi bir arkadaş fakat o bir yaban domuzuna benziyor bu yüzden onu potansiyel bir ilgi duyulan kişi olarak düşünmüyorum.

トムはすごくいいお友達なんだけど、見た目がイノシシだから恋愛対象にはならないんだ。