Translation of "Doğuştan" in Japanese

0.004 sec.

Examples of using "Doğuştan" in a sentence and their japanese translations:

Doğuştan sanatçı.

彼は生まれながらの芸術家である。

Doğuştan Fransızdır.

彼女は生まれがフランス人だ。

O, doğuştan müzisyen.

- 彼女は天性の音楽家だ。
- 彼女は生まれながらの音楽家だ。

O doğuştan kördü.

彼は産まれた時から眼が見えなかった。

O doğuştan İtalyandır.

- 彼は生まれはイタリア人です。
- 彼の生まれはイタリア人である。

O doğuştan Alman.

彼は生まれはドイツです。

O doğuştan Japon.

彼は生まれは日本人です。

Kent doğuştan liderdir.

ケントは生まれながらの指導者です。

O, doğuştan görme özürlüdür.

彼女は生まれつき眼が不自由である。

O, doğuştan bir şairdir.

- 彼は生来の詩人だ。
- 彼は生まれながらの詩人だ。

O, doğuştan bir Amerikalıdır.

- 彼女は生まれはアメリカである。
- 彼女はアメリカ人として生まれた。

Onun doğuştan yetenekleri var.

彼には天賦の才がある。

Tüm insanlar doğuştan eşittir.

すべての人は生まれながらに平等である。

Biz doğuştan iyiyiz, onlar değil,

私達は基本的にいい人で 他人はそうではない

Doğuştan oldukça uysal bir adam.

生まれつき実にのんきな男だ。

Senin müziğe doğuştan yeteneğin var.

君には音楽の才能がある。

Kojin Kudo bir doğuştan şairdir.

工藤甲人氏は生まれながらの詩人である。

O doğuştan cömert bir kişidir.

- 彼は生来寛大な人だ。
- 彼は生まれつき寛大な人だ。

Doğuştan daha üstün olduğuna dair görüşler

他の集団よりも 本質的に優れていると信じたり

Onun oğlunun müziğe doğuştan yeteneği var.

彼のむすこには音楽の才能がある。

- Tom doğal sporcu.
- Tom doğuştan sporcu.

トムは生まれながらのアスリートだ。

O doğuştan iyi bir hafızasıya sahip.

彼は生まれつき記憶力がいい。

Ancak uzmanlar, gergedanların doğuştan katil olmadığını savunur.

しかし専門家いわく 殺し屋ではなく―

- O, bir doğuştan sanatçı.
- Yetenekli bir sanatçıdır.

彼女は才能豊かな画家さ。

- Ben doğuştan iyimserim.
- İyimser bir doğam var.

私は生まれつき楽天家だ。

Erkek kardeşimin resim için doğuştan yeteneği var.

弟には絵の才能がある。

Birbirlerini takip edebilmek için doğuştan gece ışıkları var.

‎これなら夜でも ‎お互いの位置が分かる

Doğuştan Fransızdır ama o şimdi bir ABD vatandaşı.

彼は生まれはフランス人だが今はアメリカ国民である。

- Henry James, Amerika doğumluydu.
- Henry James doğuştan bir Amerikalıdır.

ヘンリー・ジェイムズは生まれはアメリカ人だった。

Doğuştan öfkeli, binlerce leşi olan, neredeyse görünmez, ufak bir gulyabani.

小型で ほとんど目につかず 大勢を殺している悪鬼

Mareşal Ney tarihteki en ilham verici savaş alanı komutanlarından biriydi: doğuştan bir

ネイ元帥は、歴史上最も刺激的な戦場の司令官の1人でした。生まれた

Ben doğuştan Japonca konuşan bir kadınım. Ancak durum böyle olmasına rağmen, yazarken veya konuşurken bazen hâlâ küçük hatalar yapıyorum.

日本語を母国語にする女性です。これは、わたしの場合ですが、書き言葉と話し言葉では表現が少し違っています。

Sonuçta, "kadınsılık" bir kadının doğuştan sahip olduğu bir şey, göstermek için bir çaba sarf etmesine gerek yok ve öyle de bir özellik ki bilinçli olarak saklanmaya çalışılsa bile boşa çıkardı.

- 結局のところ「女らしさ」といふものは、女である以上誰でも備へてゐるのが当然で、努力をしてそれを示す必要もなく、また、意識的にそれを隠してもなんにもならない性質のものである。
- 結局のところ「女らしさ」というものは、女である以上誰でも備えているのが当然で、努力をしてそれを示す必要もなく、また、意識的にそれを隠してもなんにもならない性質のものである。