Translation of "Başa" in Japanese

0.015 sec.

Examples of using "Başa" in a sentence and their japanese translations:

- Yine başa döndük.
- Yine başa sardık.
- Yine başa dönmüştük.
- Yine başa sarmıştık.

振り出しに戻ってしまった。

Onunla başa çıkabileceğimi düşünüyorum.

何とかできると思うよ。

O, gerilimle başa çıkamıyor.

彼女はストレスに対処できない。

O, sorunlarla başa çıkabilir.

彼はその問題に対処できる。

Başkan zorluklarla başa çıkabilir.

大統領にはそれらの問題を処理する能力がある。

Bu sorunlarla başa çıkamayabilirim.

私はその問題をうまくこなしきれないかもしれない。

Onunla ustalıkla başa çıktın.

君はそれを巧みに操った。

Yakında sorunla başa çıkabilirsin.

すぐにその困難は乗り越えられるよ。

Zor durumlarla başa çıkamıyor.

彼は困難な事態に対処することが出来ない。

Hastaların birçoğu hisleriyle başa çıkamıyordu.

患者の多くは 自分の気持を処理できません

Meşguliyetinizle daha az başa çıkabilmeniz.

忙しさへの対応力が 下がっているためです

Zihnim tüm bunlarla başa çıkamıyordu.

‎心が追いつかなかったんだ

Ağlayan bebeklerle başa çıkmak zordur.

泣いている赤ん坊は手に負えない。

Şirket ani değişiklerle başa çıkamadı.

その会社は急激な変化に対処できなかった。

O bütün işle başa çıkacak.

彼女なら仕事をすべて上手くやるだろう。

Başa çıkılması zor bir kişidir.

- 彼は気難しい人だ。
- 彼は付き合いにくい人だ。

O zorluklarla iyi başa çıkar.

彼は困難をうまく切り抜けていくだろう。

Biz bu sorunla başa çıkmalıyız.

私たちはこの問題を処理しなくてはならない。

Çocuklarla nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum.

- 子供の扱い方がわからない。
- 子ども達への接し方がわからないんだ。

Onlar muhtemelen zorluklarla başa çıkabilecekler.

彼らはうまく処理するだろう。

Sanırım Tom bununla başa çıkabilir.

トムなら何とかできると思う。

Japon hükümeti sorunla başa çıkamaz.

日本政府は、その問題に対処することができない。

Bu sorunla nasıl başa çıkmalıyız?

この問題をどのように扱いましょうか。

Öğretmen, öğrencilerle iyi başa çıkıyor.

あの先生は生徒の扱い方がうまい。

Şu soruyla baş başa kaldım:

私は疑問に思いました

O, çocuklarla başa çıkmada iyidir.

- 彼女は子供を扱うのがうまい。
- 彼女は子供の扱いがうまいんだ。

Bununla başa çıkabileceğinden emin misin?

本当にこれ対応できるの?

Başa çıkamayacağımız kadar çok örümcekle karşılaşabiliriz.

手に負えないほどの クモを見つけるかも

Seninle baş başa konuşmayı tercih ederim.

君と2人だけで話したいのだが。

İki çocuk araziyi baştan başa dolaştı.

その二人の少年は国中を旅行した。

Durumla başa çıkmak benim için zor.

その事件を処理するのは私には難しい。

Uykusuzlukla nasıl başa çıkacağımı bana söyle.

どうしたら不眠症を治せるのか教えてください。

Bu sorunla başa çıkabileceğini düşünüyor musun?

この問題が自分の手に負えると思ってる?

Sorun bu zor durumla nasıl başa çıkacağız.

問題はどうして難局に当たるかである。

O, çocuklarla nasıl başa çıkılacağını iyi bilir.

彼女は子供の扱い方をよく心得ている。

Tüm bu Tip 2a zayıflıklarıyla başa çıkabilmek için.

2a型の危険性への対処です

Nasıl başa çıkacağız? Doğayla daha uyumlu olabilir miyiz?

もっと柔軟には なれないのか?

Bir bankacılık skandalı Capitol Hill'i baştan başa süpürüyor.

銀行スキャンダルは国会議事堂をかけぬけました。

Onun sorunla başa çıkmak için yeterli deneyimi yoktu.

彼にはその問題に対処する十分な経験がなかった。

Bıktım artık. Bugün bütün yaptığım şikayetlerle başa çıkmak.

今日も一日クレーム処理ばかりで、もうくたくた。

Polis isyanla başa çıkmak için hemen harekete geçti.

警察は暴動に対処するため迅速な行動をとった。

Öyleyse, sizi bu tek soruyla baş başa bırakacağım.

最後に 皆さんに 一つ質問をしますね

Bu kurtla başa çıkabileceğinizi düşünüyorsanız "Yeniden Dene"yi seçin.

逃げられると思うなら “再チャレンジ”

Sahip olduğumuz beden ve akılla başa çıkmanın yollarını bulmalıyız.

現在の心身の状態を管理する 必要があります

Hertz ve Avis, araç kiralama işinde başa baş rakiptirler.

ハーツ社とエイビィス社はカーレンタルの業界でしのぎを削っている。

Böyle büyük bir işle başa çıkabilip çıkamayacağım konusunda endişeliyim.

そんな大仕事が私にできるかどうか心配だ。

Doktor böylesine acil bir durumla nasıl başa çıkacağını biliyordu.

その医者はこのような非常事態に対処する方法を知っていた。

Tom'un bununla başa çıkmasına izin vermeni şiddetle tavsiye ediyorum.

トムにこれをやらせるよう僕は君に強くアドバイスした。

Bu sorunla başa çıkmak için derhal bir şey yapılmalı.

この問題は早急に手を打つ必要がある。

Tom oğlunun intihar etmesi gerçeğiyle başa çıkmada sorun yaşıyor.

トムは息子が自殺したという事実を受け入れられずにいる。

Hayvanları, geceyle başa çıkmak için yeni yöntemler bulmaya itiyor. UYUMAYAN ŞEHİRLER

‎動物たちは夜の街を ‎生き残るすべを模索する ねむらない街

Ve kendimi ait olduğum yerin orası olduğu düşüncesiyle baş başa buldum

ここが私の居場所

Biz nükleer kriz ile başa çıkmak için mümkün olan tüm çabaları harcıyoruz.

原子力事故に対して最大限の努力を尽くしております。

Bir sürü yılan yıldızı istilaya geliyor. Ne yapacağından, nasıl başa çıkacağından emin değil gibi.

‎彼女は大群に圧倒され ‎どうしたらいいか分からない