Translation of "Gözleri" in Italian

0.007 sec.

Examples of using "Gözleri" in a sentence and their italian translations:

- Onun gözleri karadır.
- Onun gözleri kara.

I suoi occhi sono scuri.

- Gözleri gözyaşları doluydu.
- Onun gözleri gözyaşları doluydu.

I suoi occhi erano pieni di lacrime.

Ve gözleri doldu.

e pianse.

Onun gözleri kırmızıdır.

- I suoi occhi sono rossi.
- Ha gli occhi rossi.
- Lui ha gli occhi rossi.

Tom'un gözleri bağlıydı.

- Tom era bendato.
- Tom è stato bendato.
- Tom fu bendato.

Yeşil gözleri var.

- Lei ha gli occhi verdi.
- Ha gli occhi verdi.

Onun gözleri mavidir.

- I suoi occhi sono blu.
- I suoi occhi sono azzurri.

Kahverengi gözleri var.

- Ha gli occhi marroni.
- Lei ha gli occhi marroni.

Onun gözleri gülüyor.

Le ridono gli occhi.

Mary'nin gözleri siyah.

Gli occhi di Mary sono neri.

Gözleri sevinçten parıldıyordu.

I suoi occhi brillavano di gioia.

Tom'un gözleri açıldı.

- Gli occhi di Tom si sono aperti.
- Gli occhi di Tom si aprirono.

Tom'un gözleri açık.

Gli occhi di Tom sono aperti.

Tom'un gözleri mavidir.

Gli occhi di Tom sono blu.

Tom'un gözleri kapalı.

Gli occhi di Tom sono chiusi.

Gözleri mutluluktan parlıyordu.

I suoi occhi brillavano di gioia.

Gözleri annesine çekmiş.

- Ha gli occhi di sua madre.
- Lei ha gli occhi di sua madre.

Mary'nin gözleri güzel.

Mary ha dei begli occhi.

- Herkesin gözleri ona dikildi.
- Herkesin gözleri ona sabitlendi.

Tutti gli occhi erano puntati su di lei.

Mavi gözleri benimkine kenetlenmişti.

I suoi occhi azzurri mi fissavano.

Kızın gözleri gözyaşlarıyla doluydu.

Gli occhi della ragazza erano colmi di lacrime.

Gözleri bir leoparınkilere benziyor.

I suoi occhi sembrano quelli di un leopardo.

Mary'nin büyük gözleri var.

Mary ha gli occhi grandi.

Mayuko'nun keskin gözleri var.

Mayuko ha una buona vista.

Onun mavi gözleri vardı.

- Aveva gli occhi blu.
- Lui aveva gli occhi blu.

Gözleri bir leoparınkiler gibi.

I suoi occhi sono come quelli di un leopardo.

Tom'un gözleri babasına benziyor.

Tom ha gli occhi di suo padre.

Baykuşların büyük gözleri var.

- I gufi hanno gli occhi grandi.
- Le civette hanno gli occhi grandi.

Onun güzel gözleri var.

- Ha dei begli occhi.
- Lei ha dei begli occhi.

Tom'un kötü gözleri var.

Tom ha una pessima vista.

Japonların koyu gözleri vardır.

I giapponesi hanno gli occhi scuri.

Onun mavi gözleri var.

- Ha gli occhi blu.
- Lei ha gli occhi blu.
- Ha gli occhi azzurri.
- Lei ha gli occhi azzurri.

O elâ gözleri var.

- Ha gli occhi color nocciola.
- Lei ha gli occhi color nocciola.

Tom'un gözleri ne renk?

Di che colore sono gli occhi di Tom?

Tom'un büyük gözleri var.

Tom ha gli occhi grandi.

Jason'un kahverengi gözleri var.

Jason ha gli occhi castani.

Tom'un gözleri ağlamaktan kızardı.

- Gli occhi di Tom erano rossi per aver pianto.
- Gli occhi di Tom erano rossi per avere pianto.

Tom'un gözleri bugün kırmızı.

Gli occhi di Tom sono rossi oggi.

Tom'un yeşil gözleri var.

Tom ha gli occhi verdi.

Tom'un mavi gözleri vardı.

- Tom aveva gli occhi blu.
- Tom aveva gli occhi azzurri.

Ben mavi gözleri istiyorum!

- Voglio gli occhi blu!
- Io voglio gli occhi blu!

Karının gözleri ne renk?

- Di che colore sono gli occhi di tua moglie?
- Di che colore sono gli occhi di sua moglie?

Millie'nin mavi gözleri var.

Millie ha gli occhi azzurri.

Kate, gözleri açık yatıyordu.

Kate stava stesa, con gli occhi aperti.

Şu kızın gözleri mavi.

Gli occhi di quella ragazza sono blu.

Parlak ışık gözleri bozar.

La luce viva ferisce gli occhi.

Gözleri kapalı müzik dinledi.

- Ha ascoltato la musica ad occhi chiusi.
- Ascoltò la musica ad occhi chiusi.

Maria'nın mavi gözleri var.

Maria ha gli occhi azzurri.

Babamın gri gözleri var.

Il padre ha gli occhi grigi.

Mary'nin güzel gözleri var.

Mary ha dei begli occhi.

Tom'un keskin gözleri var.

Tom ha la vista acuta.

- Kedilerin gözleri ışığa karşı çok duyarlıdır.
- Kedilerin gözleri ışığa çok duyarlıdır.

Gli occhi dei gatti sono molto sensibili alla luce.

Heriki kızın mavi gözleri var.

Entrambe le ragazze hanno gli occhi blu.

Onun kafasının arkasında gözleri var.

- Ha gli occhi dietro la testa.
- Lui ha gli occhi dietro la testa.

Mary'nin güzel kahverengi gözleri var.

Mary ha dei begli occhi castani.

Tom kanepede gözleri kapalı yatıyordu.

Tom era sdraiato su un divano con gli occhi chiusi.

Tom'un büyük mavi gözleri var.

- Tom ha dei grandi occhi blu.
- Tom ha dei grandi occhi azzurri.

Tom masasında gözleri kapalı oturdu.

Tom sedeva alla sua scrivania con gli occhi chiusi.

Bu bebeğin büyük gözleri var.

Questa bambola ha degli occhi grandi.

Onun büyük mavi gözleri var.

- Ha dei grandi occhi blu.
- Ha dei grandi occhi azzurri.

Carol gözleri açık olarak ışığa bakabildi.

Carol è riuscita a sostenere la luce ad occhi aperti.

Yunusların gözleri mavi ışığa aşırı hassastır.

I loro occhi sono altamente sensibili alla luce blu.

Timsahların karanlıkta iyi gören gözleri vardır.

I coccodrilli vedono molto bene al buio.

Yaşlı adam koltukta gözleri kapalı oturdu.

L'anziano sedeva sulla sedia con gli occhi chiusi.

- Koyu gözleri severim.
- Koyu gözlerini seviyorum.

- Mi piacciono i suoi occhi scuri.
- A me piacciono i suoi occhi scuri.

Onun gözleri bana bir kediyi hatırlatıyor.

I suoi occhi mi ricordano quelli di un gatto.

Yaşlı adam gözleri kapalı bankta oturdu.

Il vecchio era seduto sulla panca con gli occhi chiusi.

O, sık sık gözleri kapalı düşünüyor.

- Pensa spesso con gli occhi chiusi.
- Lui pensa spesso con gli occhi chiusi.

Yavrunun gözleri en iyi su altında görür.

Gli occhi dei cuccioli funzionano meglio sott'acqua.

En ufak ışığa karşı bile hassas gözleri...

Gli occhi, sensibili anche alla luce più fioca,

Kolugoların kocaman gözleri vardır. Sürekli tehlike kollarlar.

I colughi hanno occhi enormi, sempre alla ricerca di pericoli.

- Onun gözleri safir gibidir.
- O, gök gözlüdür.

- I suoi occhi sono come zaffiri.
- I suoi occhi sono come degli zaffiri.

Tom'un kahverengi saçı ve mavi gözleri var.

Tom ha i capelli castani e gli occhi blu.

Gözleri büyük bir sevinçle diğer insanların gözleriyle buluşuyordu.

e amava usarli per fissare intensamente lo sguardo sugli occhi delle persone.

Duyduğum kadarıyla, beyaz gözleri ve kızıl saçları vardı.

Avevo sentito che avevano gli occhi bianchi e i capelli rossi.

Tom'un gözleri kırmızı ve o çok yorgun görünüyor.

Tom ha gli occhi rossi e sembra molto stanco.

Deri ve tüy kaplı gözleri bu köstebeği tamamen kör bırakmıştır.

Gli occhi coperti di pelle e pelliccia la rendono completamente cieca.

- Gözleri yaşlı sessizce oraya oturdu.
- Gözlerinde yaşlarla sessizce orada oturdu.

Era seduta là in silenzio con le lacrime agli occhi.

Binlerce ufak lensten oluşan gözleri ortamda bulunan en ufak ışığı bile süzer.

I suoi occhi, fatti di migliaia di minuscole lenti, raccolgono ogni frammento di luce disponibile.

Devasa gözleri ışığı âdeta kana kana içiyor. Böylece karanlıkta çok çevik hareket edebiliyor.

I suoi occhi enormi assorbono la luce... rendendolo sorprendentemente agile al buio,

- Bu adam en az beş yıldır görme özürlüdür.
- Bu adamın en az beş yıldır gözleri görmüyor.

Quest'uomo è cieco da almeno cinque anni.