Translation of "Gözyaşları" in Italian

0.006 sec.

Examples of using "Gözyaşları" in a sentence and their italian translations:

- Gözleri gözyaşları doluydu.
- Onun gözleri gözyaşları doluydu.

I suoi occhi erano pieni di lacrime.

Onlar sevinç gözyaşları.

Sono lacrime di gioia.

Gözlerini gözyaşları doldurdu.

Delle lacrime le riempivano gli occhi.

Tom gözyaşları içindeydi.

Tom era in lacrime.

O, gözyaşları içindeydi.

- Era in lacrime.
- Lui era in lacrime.

Bunlar sevinç gözyaşları.

Queste sono lacrime di gioia.

O gözyaşları sahte.

- Quelle lacrime sono artificiali.
- Quelle sono lacrime di coccodrillo.

Annem gözyaşları içindeydi.

Mia madre era in lacrime.

Gözyaşları neden tuzludur?

Perché le lacrime sono salate?

Gözyaşları yüzümden aşağı süzüldü.

- Le lacrime scorsero sulla mia faccia.
- Lacrime scorsero sul mio viso.

Tom'un gözlerinde gözyaşları vardı.

Tom aveva le lacrime agli occhi.

Kadın gözyaşları çabuk kurur.

Le lacrime delle donne si asciugano in fretta.

O, gözyaşları içinde yanıtladı.

- Ha risposto in lacrime.
- Lei ha risposto in lacrime.
- Rispose in lacrime.
- Lei rispose in lacrime.

Gözyaşları Mary'nin gözlerini doldurdu.

Le lacrime riempirono gli occhi di Mary.

Onlar sadece timsah gözyaşları.

- Sono solo lacrime di coccodrillo.
- Sono solamente lacrime di coccodrillo.

Bir kadının gözyaşları değersizdir.

Le lacrime femminili non valgono nulla.

Onu odasında gözyaşları içinde buldum.

L'ho trovata in lacrime nella sua stanza.

O gözyaşları içinde hikayesini anlattı.

- Ha raccontato la sua storia in lacrime.
- Lei ha raccontato la sua storia in lacrime.
- Raccontò la sua storia in lacrime.
- Lei raccontò la sua storia in lacrime.

Onun gözlerinin içinde gözyaşları gördüm.

- Ho visto lacrime nei suoi occhi.
- Vidi lacrime nei suoi occhi.

Tom Mary'nin gözlerindeki gözyaşları gördü.

- Tom ha visto le lacrime negli occhi di Mary.
- Tom vide le lacrime negli occhi di Mary.

O, hikayesini gözyaşları içinde anlattı.

- Ha raccontato la sua storia in lacrime.
- Raccontò la sua storia in lacrime.
- Lui ha raccontato la sua storia in lacrime.
- Lui raccontò la sua storia in lacrime.

Bir kadının gözyaşları çabuk kurur.

Le lacrime delle donne si asciugano in fretta.

O, gözyaşları içinde cevap verdi.

Rispose in lacrime.

Geçmişin gözyaşları geleceği verimli kılar.

Le lacrime del passato fecondano il futuro.

Gözyaşları Alice'in yanaklarından aşağı aktı.

Scorrevano lacrime lungo le guance di Alice.

Bu yalnızca gözyaşları içinde sona erebilir.

Questo può finire solo in lacrime.

Gözyaşları, onun yumuşak yanaklarından aşağıya süzüldü.

Le lacrime solcarono le sue tenere guance.

Gözyaşları uzun zamandır beni bekliyormuş gibi akmaya başladı.

E lui pianse lacrime che sembrava aver conservato solo per me.

Ne şikayet ne de gözyaşları, problemi çözmeye katkıda bulunabilir.

Per risolvere il problema né denunce né lacrime possono contribuire.

Pinokyo gözyaşları içinde "Doğru, doğru!" diye ağladı. "Bunu tekrar yapmayacağım."

"È vero, è vero!", gridò Pinocchio in lacrime. "Non lo farò mai più."