Translation of "çığlık" in Italian

0.013 sec.

Examples of using "çığlık" in a sentence and their italian translations:

Çığlık atacağım.

- Urlerò.
- Io urlerò.

Çığlık atmayın.

- Non urlare.
- Non urli.
- Non urlate.

Çığlık duydum.

- Ho sentito urlare.
- Io ho sentito urlare.
- Ho sentito gridare.
- Io ho sentito gridare.

Çığlık atmıyorum!

- Non urlo!
- Io non urlo!

Bu ne çığlık!

Che urlo!

Bebek çığlık atıyor.

- Il bambino sta urlando.
- La bambina sta urlando.
- Il bambino sta gridando.
- La bambina sta gridando.

O çığlık attı.

- Ha urlato.
- Lei ha urlato.
- Ha strillato.
- Lei ha strillato.
- Strillò.
- Lei strillò.
- Ha gridato.
- Lei ha gridato.
- Gridò.
- Lei gridò.
- Urlò.
- Lei urlò.

Herkes çığlık attı.

- Hanno urlato tutti.
- Urlarono tutti.

Tom çığlık atıyor.

- Tom sta urlando.
- Tom sta gridando.

Onlar çığlık attı.

- Hanno urlato.
- Loro hanno urlato.
- Urlarono.
- Loro urlarono.

Tom çığlık attı.

- Tom ha urlato.
- Tom urlò.

Kalabalık çığlık atıyordu.

La folla stava urlando.

Çığlık attığını duydum.

- Ti ho sentito urlare.
- Ti ho sentita urlare.
- Vi ho sentiti urlare.
- Vi ho sentite urlare.
- L'ho sentito urlare.
- L'ho sentita urlare.

Bir çığlık duydum.

- Ho sentito un urlo.
- Io ho sentito un urlo.

Ben çığlık attım.

- Ho urlato.
- Io ho urlato.
- Urlai.
- Io urlai.

Herkes çığlık atıyordu.

Tutti stavano urlando.

Yarasa çığlık atıyor.

Il pipistrello stridisce.

Biz çığlık atıyoruz.

- Stiamo urlando.
- Noi stiamo urlando.

Siz çığlık atıyorsunuz.

- Sta urlando.
- Stai urlando.
- State urlando.

Mary çığlık attı.

Mary strillò.

Tom çığlık atacak.

- Tom urlerà.
- Tom griderà.

İnsanlar çığlık atıyordu.

- Le persone stavano urlando.
- La gente non stava urlando.

Leyla çığlık atıyordu.

Layla stava urlando.

O, çığlık atıyor.

- Urla.
- Lei urla.

Tom yine çığlık attı.

Tom gridò di nuovo.

Gençlerden biri çığlık attı.

- Uno dei giovani urlò.
- Uno dei giovani gridò.
- Uno dei giovani ha urlato.
- Uno dei giovani ha gridato.

Tom'un çığlık attığını duydum.

- Ho sentito Tom urlare.
- Io ho sentito Tom urlare.
- Sentii Tom urlare.
- Io sentii Tom urlare.

Senin çığlık attığını duydum.

- Ti ho sentito urlare.
- Ti ho sentita urlare.
- Vi ho sentiti urlare.
- Vi ho sentite urlare.
- L'ho sentito urlare.
- L'ho sentita urlare.

Bir çığlık duyduğumu sandım.

- Pensavo di aver sentito un urlo.
- Pensavo di avere sentito un urlo.

Kalabalıktan bir çığlık yükseldi.

Un grido si levò dalla folla.

Birinin çığlık attığını duydum.

Ho sentito qualcuno urlare.

Tom çığlık atmayı durdurdu.

- Tom smise di urlare.
- Tom ha smesso di gridare.
- Tom smise di gridare.
- Tom ha smesso di urlare.

Tom çığlık atmayı durdurmayacak.

- Tom non smetterà di urlare.
- Tom non smetterà di gridare.

Çığlık atmaya devam ettim.

- Ho continuato a urlare.
- Continuai a urlare.
- Ho continuato a gridare.
- Continuai a gridare.

Leyla çığlık atmaya başladı.

- Layla ha iniziato a urlare.
- Layla ha cominciato a urlare.
- Layla iniziò a urlare.
- Layla cominciò a urlare.

Kız alevleri gördüğünde çığlık attı.

- La ragazza ha urlato quando ha visto le fiamme.
- La ragazza urlò quando vide le fiamme.

Birden bir çığlık sesi duydum.

All'improvviso ho sentito un urlo.

Tom Mary'nin çığlık attığını duydu.

- Tom ha sentito Mary urlare.
- Tom sentì Mary urlare.

Bebek tekmeliyordu ve çığlık atıyordu.

Il bebè stava scalciando e urlando.

O, yılanı gördüğünde çığlık attı.

- Ha urlato quando ha visto il serpente.
- Urlò quando vide il serpente.

Birinin adımı çığlık attığını duydum.

Ho sentito qualcuno urlare il mio nome.

Tom acı içinde çığlık attı.

Tom urlava dal dolore.

Bir kadının çığlık attığını duydum.

Ho sentito una donna gridare.

Biz onun çığlık attığını duyduk.

- L'abbiamo sentita gridare.
- Noi l'abbiamo sentita gridare.
- L'abbiamo sentita piangere.
- Noi l'abbiamo sentita piangere.

Tom yüksek sesle çığlık attı.

- Tom ha urlato forte.
- Tom urlò forte.

- Tom bağırıyor.
- Tom çığlık atıyor.

Tom sta urlando.

Onun annesi çığlık atmaya başladı.

- Sua madre ha iniziato a urlare.
- Sua madre iniziò a urlare.

Mary çığlık attı ve bayıldı.

- Mary urlò e svenne.
- Mary ha urlato ed è svenuta.

Çünkü çıkardığımda çığlık attın

Perché ti sei messo a urlare quando l'ho tolta.

Çığlık atıyorum çünkü bir fare gördüm!

- Sto urlando perché ho visto un topo!
- Io sto urlando perché ho visto un topo!

Tom çığlık atmak için ağzını açtı.

- Tom ha aperto la bocca per urlare.
- Tom aprì la bocca per urlare.

- Tom, Mary'nin bağırdığını duydu.
- Tom, Mary'nin çığlık attığını duydu.
- Tom, Mary'nin çığlık attığını işitti.

- Tom ha sentito Mary urlare.
- Tom sentì Mary urlare.

Hem Tom hem de Mary çığlık atıyordu.

- Sia Tom che Mary stavano urlando.
- Sia Tom che Mary stavano gridando.

Çocuk yardım için çığlık attı ama kendini duyuramadı.

Il ragazzo ha urlato per cercare aiuto, ma non è riuscito a farsi sentire.

- O, dehşetten dolayı çığlık attı.
- O, dehşetle haykırdı.

Lei urlò dal terrore.

Tom elinden geldiği kadar yüksek sesle çığlık attı.

- Tom ha urlato il più forte che poteva.
- Tom urlò il più forte che poteva.

- Birinin adımı haykırdığını duydum.
- Birinin adımı çığlık attığını duydum.

Ho sentito qualcuno urlare il mio nome.

- Neden her zaman bağırıyorsun?
- Neden her zaman çığlık atıyorsun?

Perché urli sempre?