Translation of "Atıyor" in Italian

Bebek çığlık atıyor.

- Il bambino sta urlando.
- La bambina sta urlando.
- Il bambino sta gridando.
- La bambina sta gridando.

Tom çığlık atıyor.

- Tom sta urlando.
- Tom sta gridando.

Kalbi normal atıyor.

Il suo cuore batte normalmente.

Yarasa çığlık atıyor.

Il pipistrello stridisce.

Tom volta atıyor.

Tom sta camminando a passo regolare.

O, çığlık atıyor.

- Urla.
- Lei urla.

Yardım çığlığı da atıyor.

ma sta gridando perché qualcuno la aiuti.

...ve sığınlar cirit atıyor.

e alci.

Tom kuşlara taş atıyor.

Tom sta lanciando dei sassi contro degli uccelli.

Tom'un nabzı hızlı atıyor.

Il battito di Tom sta andando all'impazzata.

O bana tekme atıyor!

- Mi sta calciando!
- Lui mi sta calciando!

O, eski gazeteleri atıyor.

- Gettò i vecchi giornali.
- Lei gettò i vecchi giornali.

Tom hayatını riske atıyor.

Tom sta rischiando la vita.

Onlara mesaj atıyor musun?

- Stai messaggiando con loro?
- Sta messaggiando con loro?
- State messaggiando con loro?

Ona mesaj atıyor musun?

- Stai messaggiando con lui?
- Sta messaggiando con lui?
- State messaggiando con lui?

Oğlan bir taş atıyor.

- Il ragazzo lancia una pietra.
- Il ragazzo tira un sasso.
- Il ragazzo lancia un sasso.
- Il ragazzo tira una pietra.

Tom evraklara bir göz atıyor.

Tom sta passando in rassegna i documenti.

Tom her zaman hava atıyor.

Tom si dà sempre delle arie.

- Tom bağırıyor.
- Tom çığlık atıyor.

Tom sta urlando.

Bir erkek çocuğu bir taş atıyor.

Un ragazzo sta lanciando una pietra.

Tom o elma için can atıyor.

Tom muore dalla voglia di quella mela.

- Tom'la mesajlaşıyor musun?
- Tom'a mesaj atıyor musun?

- Stai messaggiando con Tom?
- Tu stai messaggiando con Tom?
- Sta messaggiando con Tom?
- Lei sta messaggiando con Tom?
- State messaggiando con Tom?
- Voi state messaggiando con Tom?

Emily onu tekrar görmek için can atıyor.

Emily è ansiosa di rivederlo.

Tom bu kutuda ne olduğunu görmeye can atıyor.

Tom sta morendo dalla voglia di vedere cosa c'è dentro la scatola.

- Çayına çok şeker atıyor.
- Çayına aşırı şeker koyar.

Mette troppo zucchero nel suo tè.

- Anne, o bana tekme atıyor!
- Anne, o beni tekmeliyor!

Mamma, mi sta calciando!

Herkes daha iyi bir hayata sahip olmak için can atıyor.

Tutti aspirano ad avere una vita migliore.

Bu kara ayılar, kış uykusuna yatmadan hemen önce kendilerini şehre atıyor.

Appena prima di andare in letargo, questi orsi neri vanno in città.

Doğrudan havadan oksijen çekebilmek için kendini dışarı atıyor. Nihayet. Güneş yüzünü gösteriyor.

Si trascina fuori per poter assorbire l'ossigeno direttamente dall'aria. Finalmente... torna il sole.