Translation of "Kalabalık" in Italian

0.005 sec.

Examples of using "Kalabalık" in a sentence and their italian translations:

Kalabalık sessizdi.

La folla era silenziosa.

Bar kalabalık.

Il bar è affollato.

Kalabalık alkışladı.

- La folla applaudì.
- La folla ha applaudito.

Hastane kalabalık.

L'ospedale è affollato.

Kalabalık çıldırdı.

- La folla è impazzita.
- La folla impazzì.

Kalabalık çığlık atıyordu.

La folla stava urlando.

Tiyatroyu kalabalık buldum.

- Ho trovato il teatro affollato.
- Io ho trovato il teatro affollato.

Kalabalık kazananı alkışladı.

- La folla ha acclamato il vincitore.
- La folla acclamò il vincitore.

Kalabalık salonu doldurdu.

La folla riempiva la sala.

Kalabalık konseri sevdi.

La folla amava il concerto.

Kalabalık yine alkışladı.

- La folla ha applaudito ancora.
- La folla ha applaudito di nuovo.

Kalabalık hâlâ bağırıyor.

- La folla sta ancora urlando.
- La folla sta ancora gridando.

Burada biraz kalabalık.

È un po' affollato qui dentro.

Burası çok kalabalık.

- È molto affollato qui dentro.
- È molto affollato qua dentro.

Otobüsün önü kalabalık değildi.

La parte anteriore dell'autobus non era affollata.

Her yer kalabalık görünüyor.

Sembra esserci affollato ovunque.

Bugün kasabalar çok kalabalık.

Le città sono molto affollate oggi.

Kalabalık çıkışa doğru koştu.

- La folla si è affrettata ad andare verso l'uscita.
- La folla si affrettò ad andare verso l'uscita.

Burası biraz kalabalık oluyor.

Qui sta sta affollando.

Kalabalık kapıya doğru bastırdı.

La folla premette verso il cancello.

Kalabalık trende boğulacağımı düşündüm.

Credevo di soffocare sul treno affollato.

İstanbul kalabalık bir şehirdir.

Istanbul è una città affollata.

Bu kalabalık beni endişelendiriyor.

Questa folla mi fa preoccupare.

Kalabalık birkaç dakika alkışladı.

- La folla applaudì per diversi minuti.
- La folla ha applaudito per diversi minuti.

Orada büyük bir kalabalık vardı.

C'era una grande folla lì.

Dışarıda oynamak için çok kalabalık.

- C'è troppo buio per giocare fuori.
- C'è troppo buio per suonare fuori.

Asya, dünyanın en kalabalık kıtasıdır.

L'Asia è il continente più popoloso del mondo.

Kalabalık olup olmadığı önemli değil.

Non importa se c'è una folla.

Londra Delhi'den daha az kalabalık.

Londra è meno affollata di Delhi.

İstanbul Türkiye'nin en kalabalık kentidir.

- Istanbul è la città più popolata in Turchia.
- Istanbul è la città più popolosa in Turchia.

Tom oranın kalabalık olduğunu söylüyor.

- Tom dice che è affollato.
- Tom dice che è affollata.

Büyük bir kalabalık caddede toplanmıştı.

Una grande folla si era radunata in strada.

Beraber, göz korkutucu bir kalabalık oluşturuyorlar.

Insieme, formano una folla minacciosa...

O, bir gol attığında, kalabalık bağırdı.

La folla gridò quando fece un goal.

Kalabalık otobüslerde gençler koltuklarını yaşlılara vermelidir.

Negli autobus affollati i giovani dovrebbero cedere il loro posto agli anziani.

Tom kalabalık ile uyumlu olmaya çalıştı.

- Tom ha cercato di confondersi nella folla.
- Tom cercò di confondersi nella folla.

Dışarıda büyük bir kalabalık toplanıp kargaşayı izlerken

Mentre all'esterno la folla si radunava per assistere,

Kırsal yolları şehir yolları kadar kalabalık değil.

Le strade di campagna non sono affollate come le strade urbane.

Keşke metro her sabah çok kalabalık olmasa.

Vorrei che la metropolitana non fosse così affollata ogni mattina.

Bir sonraki tren bundan daha az kalabalık olacak.

Il prossimo treno sarà meno affollato di questo.

Bugün burasının niçin çok kalabalık olduğunu merak ediyorum.

- Mi chiedo perché sia così affollato qui oggi.
- Io mi chiedo perché sia così affollato qui oggi.

Diğeri, bir bomba aldı ve kalabalık bir kafeye gitti.

l'altra entrò con una bomba in un bar affollato.

Vahşi manzaraları ve kalabalık şehirlerinde epik bir savaş veriliyor.

Tra paesaggi selvaggi e città tentacolari, si combatte una lotta epica.

Burası, Dünya'nın en kalabalık yerlerinden biri. Nüfusu, 20 milyon.

È uno dei luoghi più affollati della Terra. Venti milioni di abitanti.

Gazze dünyanın en aşırı kalabalık ve fakir sömürgelerinden biridir.

Gaza è una delle colonie più sovraffollate e povere del mondo.

Tren kalabalık olduğu için, Kyoto'ya giden bütün yol boyunca ayakta durdum.

Dato che il treno era affollato sono stato in piedi fino a Kyoto.

- Avrupa'da hiçbir şehir Tokyo kadar kalabalık değildir.
- Avrupa'da Tokyo kadar çok nüfuslu hiçbir şehir yoktur.

- Nessuna città in Europa è così popolosa come Tokyo.
- Nessuna città in Europa è popolosa come Tokyo.