Translation of "Yaşında" in Hungarian

0.011 sec.

Examples of using "Yaşında" in a sentence and their hungarian translations:

Kaç yaşında?

Milyen idős?

“O kaç yaşında?” “On iki yaşında.”

- Milyen idős? - Tizenkét éves.

- Kızın kaç yaşında?
- Kızınız kaç yaşında?

Mennyi idős a lányod?

- Anneannen kaç yaşında?
- Babaannen kaç yaşında?

Mennyi idős a nagymamád?

- Oğlunuz kaç yaşında?
- Oğlun kaç yaşında?

Az ön fia hány éves?

- Ebeveynlerin kaç yaşında?
- Annen baban kaç yaşında?

- Hány évesek a szüleid?
- Mennyi idősek a szüleid?

Babam 93 yaşında

Apám 93 éves.

Babam elli yaşında.

Apám ötven éves.

Deden kaç yaşında?

- Milyen idős a nagyapád?
- Milyen idős a tatád?

O sekiz yaşında.

- Nyolc éves.
- Ő nyolc éves.

Kaç yaşında görünüyorum?

Milyen korúnak nézek ki?

Çocuklarınız kaç yaşında?

- Hány évesek a gyermekeid?
- Hány évesek a gyerekeid?
- Hány évesek a gyerekei?

Amcan kaç yaşında?

Milyen idős a nagybátyád?

Oğlunuz kaç yaşında?

Az ön fia hány éves?

Köpeğin kaç yaşında?

- Hány éves a kutyád?
- Hány éves a kutyátok?

O yirmi yaşında.

Húsz éves.

Pilot otuz yaşında.

A pilóta 30 éves.

Karın kaç yaşında?

Mennyi idős a feleséged?

Kedin kaç yaşında?

Milyen idős a macskád?

Oğlum on yaşında.

A fiam tízéves.

O kaç yaşında?

Hány éves?

Tom otuz yaşında.

Tom harminc éves.

O kaç yaşında!

Milyen öreg!

On yaşında mısın?

- Tíz éves vagy?
- Te tíz éves vagy?!

Baban kaç yaşında?

- Milyen idős az édesapád?
- Hány éves az édesapád?
- Édesapád hányadik esztendejében jár?
- Mennyi idős az apád?

Okulumuz seksen yaşında.

- Iskolánk 80 éves.
- A mi iskolánk 80 éves.

- 30 yaşında görünüyor muyum?
- Otuz yaşında mı görünüyorum?

Harmincnak nézek ki?

- O yaklaşık olarak 40 yaşında.
- O aşağı yukarı 40 yaşında.
- O takriben 40 yaşında.

- Körülbelül negyven éves.
- Negyven körül van.
- Negyven körül lehet.

- Otuz yaşında kendini öldürdü.
- O otuz yaşında intihar etti.

Megölte magát harminc éves korában.

Dünya 4,6 milyar yaşında

A Föld 4,6 milliárd éves,

Helen on yedi yaşında .

Helén tizenhét éves.

O, yetmiş yaşında öldü.

Hetven éves korában halt meg.

3 yaşında babasını kaybetti.

Három éves korában elveszítette az apját.

Kız kardeşin kaç yaşında?

Mennyi idős a lánytestvéred?

Kaç yaşında olduğumu bilmiyorum.

Nem tudom, hány éves vagyok.

O yaklaşık senin yaşında.

Korodbeli.

Muiriel şimdi 20 yaşında.

Muiriel 20 éves.

Tom 65 yaşında öldü.

Tom 65 éves korában halt meg.

Sen otuz yaşında değilsin.

- Nem vagy már harminc.
- Nem vagy 30.

Tom yaklaşık otuz yaşında.

Tomi kábé harminc éves.

Tom yalnızca otuz yaşında.

Tom csak harminc éves.

Elektrikli süpürge kaç yaşında?

Hány éves ez a porszívó?

Bu ağaç kaç yaşında?

Milyen öreg ez a fa?

O on bir yaşında.

Tizenegy éves.

Sanırım Tom otuz yaşında.

Szerintem Tom harminc.

Tom şimdi otuz yaşında.

Tamás most harminc éves.

Büyük oğlun kaç yaşında?

Milyen idős a legnagyobb fiad?

Tom otuz yaşında öldü.

Tomi harmincéves korában halt meg.

O köpek kaç yaşında?

Milyen idős az a kutya?

Altmış yaşında emekli oldum.

Hatvan évesen mentem nyugdíjba.

Bu bilgisayar kaç yaşında?

Milyen régi ez a számítógép?

Bu jaguar neredeyse iki yaşında.

Ez a jaguár csaknem kétévesen

Bu ambulansla getirilen 23 yaşında

Ő egy 23 éves nő,

Bu kitabı yirmi yaşında yazdı.

- Húsz évesen írta ezt a könyvet.
- Húsz éves volt, amikor ezt a könyvet írta.

Babam yakında kırk yaşında olacak.

Az apám hamarosan negyven éves lesz.

O altmış yaşında emekli oldu.

Hatvan évesen vonult nyugdíjba.

Yarın on dört yaşında olacağım.

Holnap már tizennégy éves leszek.

Tom'un kaç yaşında olduğunu biliyorum.

- Én tudom, hány éves Tom.
- Tudom, hány éves Tom.

Bu hayvanat bahçesi kaç yaşında?

Milyen régi ez az állatkert?

Gelecek yıl kaç yaşında olacaksın.

Hány éves leszel jövőre?

O yaklaşık olarak 40 yaşında.

Nagyjából negyven.

Onun kaç yaşında olduğunu düşünüyorsun?

Mit gondolsz, hány éves?

Bu ev beş yüz yaşında.

- A ház ötszáz éves.
- Ötszáz éves a ház.

Tom kaç yaşında olduğunu söyledi?

Mit mondott Tom, mennyi idős?

Tom yarın otuz yaşında olacak.

- Tom holnap lesz harminc éves.
- Tomi holnap betölti a harmincat.

Maral'ın annesi kırk üç yaşında.

Maral édesanyja negyvenhárom éves.

Kaç yaşında olduğumu bile bilmiyorum.

Azt sem tudom, hány éves vagyok.

Sekiz yaşında bir kızım var.

Van egy nyolcéves húgom.

O sadece on beş yaşında.

- Csak tizenöt éves.
- Ő csak tizenöt éves.

Tom şimdi on üç yaşında.

Tom most már 13 éves.

Kaç yaşında olduğunu sorabilir miyim?

- Megkérdezhetem, hány éves?
- Szabad megkérdeznem, hány éves vagy?
- Megkérdezhetem, hány éves vagy?

O 65 yaşında emekli oldu.

65 éves korában ment nyugdíjba.

Gelecek ay otuz yaşında olacağım.

Jövő hónapban leszek harminc.

Gelecek hafta otuz yaşında olacağım.

- Jövő héten leszek harminc éves.
- Következő héten töltöm be a harmincat.

Tom otuz yaşında bir marangoz.

Tom harminc éve asztalos.

- Gelecek ay on üç yaşında olacağım.
- Önümüzdeki ay on üç yaşında olacağım.

Jövő hónapban leszek tizenhárom.

Bense Virjinya'nın Lynchburg kentinde beş yaşında,

Ötéves voltam a virginiai Lynchburgban,

Sekiz yaşında bir araba neredeyse değersizdir.

Egy nyolcéves autó csaknem értéktelen.

Gelecek ay on altı yaşında olacağım.

A jövő hónapban 16 éves leszek.

Gelecek hafta on yedi yaşında olacağım.

Jövő héten 17 éves leszek.

Dedem seksen yaşında ve hâlâ dinç.

Nagyapám nyolcvan évesen még tevékeny.

En büyük erkek evladın kaç yaşında?

Milyen idős a legnagyobb fiad?

O bana kaç yaşında olduğumu sordu.

- Megkérdezte, hogy mennyi idős voltam.
- Az életkoromról kérdezett.

O, bu romanı yirmi yaşında yazdı.

Húszévesen írta ezt a regényt.

Üç yaşında bir çocuk gibi davranıyorsun.

Most úgy viselkedsz, mint egy hároméves gyerek.

Kaç yaşında olduğumu tahmin edebilir misin?

- Ki tudod találni, hány éves vagyok?
- Tippelj, hány éves vagyok.

Onların on yaşında bir oğlu var.

Van egy tíz éves fiuk.

- Okulumuz seksen yaşında.
- Okulumuz 80 yıllık.

- Iskolánk 80 éves.
- A mi iskolánk 80 éves.

Sanırım Tom yaklaşık olarak otuz yaşında.

Szerintem Tom harminc körüli.

Tom'un kızı şimdi on üç yaşında.

Tom lánya most tizenhárom.

O üç yaşında iken babasını kaybetti.

Három éves korában vesztette el az édesapját.