Translation of "Ağır" in Hungarian

0.007 sec.

Examples of using "Ağır" in a sentence and their hungarian translations:

-İş ağır mı? -Çok ağır.

- Sok vele a baj? - Rengeteg.

Oldukça ağır.

Jó nehéz!

Bunlar ağır.

- Ezek nehezek.
- Nehezek.

En ağır hâldedirler.

New Orleanstól egészen Nairobiig.

Ağır kokudan mı?

Az erőteljes szag okoz gondot?

Bacaklarımı ağır hissediyorum.

El vannak nehezülve a lábaim.

Bu masa ağır.

Ez az asztal nehéz.

Ağır olduğunu biliyorum.

Tudom, hogy nehéz.

Ağır yenilgiye uğratıldım.

Tökrészeg voltam.

Ne ağır trafik!

- Mekkora forgalom!
- Milyen forgalmas!

Bu bavullar ağır.

Jó súlyosak ezek a bőröndök.

Çantam çok ağır.

Nagyon nehéz a táskám.

Göz kapaklarım ağır.

Csukódnak le a szemeim.

Bu çok ağır.

Ez túl nehéz.

Tom ağır hasta.

Tom súlyos beteg.

Bu kitaplar ağır.

Ezek a könyvek nehezek.

Bu kitap ağır.

- Ez a könyv nehéz.
- Jó nehéz ez a könyv.

Çantan ağır görünüyor.

Nehéznek tűnik a táskád.

O kutu ağır.

Nehéz az a doboz.

Bu ağır değil.

Ez nem nehéz.

Ben ağır işitiyorum.

Nagyothalló vagyok.

Tom ağır değil.

Tom nem nehéz.

Bu bavul ağır.

Ez a bőrönd nehéz.

- Yolculardan birkaçı ağır yaralanmıştı.
- Yolcuların birkaçı ağır yaralıydı.

Az utasok közül páran súlyosan megsebesültek.

Babam, ağır sigara tiryakisiydi.

Ő erős dohányos volt.

Ağır bir bedeli var.

elképesztő árral jár.

Ne ağır bir çanta!

De nehéz táska!

Bu kitap çok ağır.

Ez a könyv nagyon nehéz.

- Kutu ağırdır.
- Kutu ağır.

A doboz nehéz.

Ben ağır olduğunu biliyorum.

Tudom, hogy nehéz.

Tom ağır biçimde yaralandı.

Tom súlyosan megsérült.

Eskisi kadar ağır değilim.

Nem vagyok olyan nehéz, mint anno.

Tom göründüğünden daha ağır.

Tom nehezebb, mint amilyennek látszik.

Hiç kimse ağır yaralanmadı.

Senki nem sérült meg súlyosan.

Bacaklarım kurşun gibi ağır.

A lábaim nehezek, mint az ólom.

Bir kişi ağır yaralandı.

Egy ember életveszélyesen megsebesült.

Valizin çok ağır görünüyor.

A bőröndöd nagyon nehéznek tűnik.

Çok ağır hayal kırıklığı yaşarsınız.

Hatalmasat csalódnának.

Top aniden ağır çekimde göründü

Hirtelen a labda úgy szállt, mintha lassított felvétel lenne,

Tom'un ağır Alman aksanı var.

Tomnak erős német akcentusa van.

Tom'un ağır bir işyükü var.

Tomnak sok munkája van.

Bu bavul göründüğünden daha ağır.

Ez a bőrönd nehezebb, mint amilyennek látszik.

Bu mavi sırt çantası ağır.

Ez a kék hátizsák nehéz.

O kadar da ağır değildi.

Nem volt annyira nehéz.

Senden çok daha ağır değilim.

Nem vagyok sokkal nehezebb nálad.

O bunun kadar ağır mıdır?

Az ugyanolyan nehéz, mint ez?

Benim okul çantam çok ağır.

Az iskolatáskám nagyon nehéz.

Senin bavulun benimkinden daha ağır.

A bőröndöd nehezebb, mint az enyém.

Bu kaldırılamayacak kadar ağır bir yük;

Túl nagy teher

Ağır kokularını etrafa sürerek sınır belirliyorlar.

Területük határait pézsmaillatukkal jelölik meg.

"O ağır hasta mı?" "Umarım değildir."

- Vajon súlyos-e a betegsége? - Remélem, nem!

Bu kılıç olacağını düşündüğümden daha ağır.

Ez a kard nehezebb, mint gondoltam.

Bu bavul senin için çok ağır.

Ez a bőrönd túl nehéz neked.

Bu kutu o kadar ağır değil.

Ez a doboz nem olyan nehéz.

Büyük ve ağır nesneleri ayakta hareket ettiriyorum;

ősi, de igen egyszerű feladata volt a téma.

Geceleyin havada asılı ağır bir koku var.

Nehéz illatok terhelik az éjszakai levegőt.

- O, yavaşça yürüyor.
- Ağır yürür.
- Yavaş yürür.

Lassan sétál.

Doktor, babamın ağır şeyler taşımasına müsaade etmedi.

Az orvos megtiltotta apámnak, hogy nehéz holmikat cipeljen.

Şu ağır metal kutuları taşıyacak kadar güçlüyüm.

Elég erős vagyok, hogy tudjam cipelni azokat a nehéz fémdobozokat.

30 kilodan daha ağır bir valizi kaldıramam.

Nem emelhetek harminc kilónál nehezebb bőröndöt.

Bu bavul benim taşıyamayacağım kadar çok ağır.

Ez a bőrönd túl nehéz nekem ahhoz, hogy cipeljem.

Hangisi daha ağır, kurşun mu yoksa altın mı?

Melyik a nehezebb, az ólom vagy az arany?

Bu taş onun iki katı kadar çok ağır.

Ez a kő kétszer olyan nehéz, mint az ott.

Bagajını taşıyayım. Yolculuktan yorgun olmalısın ve o ağır olmalı.

Hadd vigyem a poggyászodat! Biztosan nehéz, te meg elfáradtál az úttól.

Tom'un vücudunda ağır şekilde darp edilmeye bağlı hasar vardı.

Tomi sérülései arra engedtek következtetni, hogy alaposan meg lett verve.

Bu o kadar ağır bir kutu ki onu taşıyamam.

Ez a láda annyira nehéz, hogy nem bírom el.

- Dedem biraz ağır işitiyor.
- Dedem duymakta biraz zorluk çekiyor.

- A nagyapám kissé nagyot hall.
- Nagyapám már nem hall jól.

Aslında ağır astımlı hastam sessizken daha çok risk altında oluyor.

Sőt, a súlyos asztmás betegem akkor van igazán bajban, ha csendben van.

Çitadan yedi kat ağır ve görüşü bizimkinden altı kat hassas.

A gepárdnál hétszer nehezebb testével és az embernél hatszor fogékonyabb érzékeivel,

Ağır dövüş patlak verirken Napolyon hala sadece düşman korumasıyla yüzleştiğine inanıyordu.

Ahogy a heves harcok kibontakoztak, Napóleon még mindig azt hitte, hogy csak az ellenség hátsó őrzőjével áll szemben.

Parstan iki kat ağır olan erkek domuzlar korkulası korumalardır. Riske girmeye değmez.

A kan disznó kétszeres súlyával tiszteletet parancsoló testőr. Nem éri meg a kockázatot.

Ve aşırı yaz sıcağında uzun yürüyüşler adamlarına ağır bir yük vermeye devam etti.

És a hosszú menetek szélsőséges, nyári melegben továbbra is komolyan vádolta embereit.

Dişi, kendisinden yüzde 20 daha ağır olduğundan onu zapt etmek için var gücünü kullanmalıdır.

A 20 százalékkal nehezebb nőstény lefogásához a hímnek minden erejére szüksége van.

- Ağır öğrenenler sık sık okula gitmek istemezler.
- Yavaş öğrenenler sık sık okula gitmek istemezler.
- Yavaş öğrenenler çoğu kez okula gitmek istemezler.

Akiknek nehezen megy a tanulás, azok gyakran nem akarnak iskolába járni.