Translation of "Yavaşça" in German

0.007 sec.

Examples of using "Yavaşça" in a sentence and their german translations:

Aşağıdan yavaşça.

Langsam, von unten.

Yavaşça, lütfen.

Langsam bitte.

- Balon yavaşça yükseldi.
- Balon yavaşça havalandı.

Der Ballon erhob sich langsam.

Yavaşça ve sessizce.

Immer schön langsam.

Yavaşça uzaklaşmamı söyledi.

mich sanft zurückzuziehen.

Yavaşça hayatını kaybediyor

Er stirbt langsam

Tom yavaşça yürür.

- Tom läuft langsam.
- Tom geht langsam.

Kapı yavaşça açıldı.

Die Tür öffnete sich langsam.

Yavaşça gözlerini kapadı.

- Sie schloss langsam ihre Augen.
- Langsam schloss sie ihre Augen.

O yavaşça çalışır.

Sie arbeitet langsam.

Kapı yavaşça kapandı.

Die Tür ging langsam zu.

Yavaşça adını tekrarladı.

Sie wiederholte ihren Namen langsam.

Hastalığını yavaşça atlatıyor.

Er erholt sich langsam von seiner Krankheit.

Koşma, yavaşça yürü.

Renne nicht! Gehe langsam!

O, yavaşça yürüyor.

Er läuft langsam.

Tom yavaşça üfledi.

Tom atmete langsam aus.

Kız yavaşça yürüdü.

Das Mädchen lief langsam.

Zaman yavaşça akıyor.

Die Zeit vergeht langsam.

Yemeğini yavaşça ye.

Iss langsam!

- Mary Japonjayı yavaşça konuştu.
- Mary yavaşça Japonca konuştu.

Maria sprach langsam Japanisch.

- Yavaşça merdivenlerden aşağı gidelim.
- Yavaşça merdivenlerden aşağı inelim.

Steigen wir die Treppe langsam hinunter.

Ve yavaşça gözlerinizi kapatabilir

Schließen Sie dann sanft Ihre Augen,

Bill omuzumu yavaşça vurdu.

Bill klopfte mir auf die Schulter.

Kör adam yavaşça yürüdü.

- Die Blinden gingen langsam.
- Die blinden Männer gingen langsam.

Kedi yavaşça fareye yaklaştı.

- Die Katze pirschte sich langsam an die Maus heran.
- Die Katze kam der Maus langsam näher.
- Die Katze näherte sich langsam der Maus an.

O, yavaşça benden uzaklaştı.

Sie hat sich ganz langsam von mir entfernt.

Kaymamak için yavaşça yürüdü.

Sie ging langsam um nicht auszurutschen.

O, basamakları yavaşça tırmandı.

Er ging langsam die Stufen hinauf.

O beni yavaşça itti.

Sie stubste mich sanft an.

Tom yavaşça gözlerini kapattı.

Tom schloss langsam seine Augen.

Tom yavaşça merdivenlerden çıktı.

- Tom ging langsam die Treppe hinauf.
- Tom ging langsam die Stufen hoch.

Tom kapıyı yavaşça kapattı.

- Tom machte die Tür sachte zu.
- Tom machte die Tür behutsam zu.

Geniş nehir yavaşça akar.

Der breite Fluss fließt langsam.

Tom yavaşça başını salladı.

Tom nickte langsam.

Tom mikrofona yavaşça konuştu.

Tom sprach leise ins Mikrophon.

Tom yavaşça kapıyı açtı.

Langsam öffnete Tom die Tür.

Tom yavaşça sandalyesinden kalktı.

Tom erhob sich langsam von seinem Stuhl.

Tom yavaşça basamaklara çıktı.

Tom ging langsam die Stufen hinauf.

Zaman çok yavaşça geçiyor.

Die Zeit vergeht langsam.

Ve aynı zamanda yavaşça uzaklaşıyor.

Gleichzeitig bewegt er sich langsam weg.

Lütfen onu yavaşça tekrarlar mısın?

- Könntest du das bitte noch einmal langsam wiederholen?
- Könnten Sie das bitte noch einmal langsam wiederholen?
- Könntet ihr das bitte noch einmal langsam wiederholen?

O benim omzuma yavaşça vurdu.

Er klopfte mir auf die Schulter.

Biz yol boyunca yavaşça yürüdük.

Wir gingen langsam die Straße entlang.

O, caddeden aşağıya yavaşça yürüyordu.

Er ging langsam die Straße hinunter.

Daha yavaşça konuşabilir misin lütfen?

Kannst du bitte langsamer sprechen?

Yavaşça onun gözleri karanlığa alıştı.

Langsam gewöhnten sich seine Augen an die Dunkelheit.

Banyo yapıyormuş gibi sıcaklık yavaşça artırılmalı,

und wie bei einem heißen Bad Wärme aufbaut,

Yani yavaşça uzaklaşan bir kaya gibi.

also bewegt sich der Stein langsam weg.

Dedektiflik gibi. Tüm ipuçlarını yavaşça topluyorsun.

Man ist wie ein Detektiv. Langsam bekommt man alle Hinweise zusammen.

Bebeği uyandırmaktan korktuğum için yavaşça yürüdüm.

Ich ging ganz leise aus Furcht, das Baby aufzuwecken.

Yaşlı hanımefendi tepeye kadar yavaşça yürüdü.

Die alte Dame ging langsam den Hügel hinauf.

O dikkatli değil ama yavaşça sürer.

- Sie fährt nicht vorsichtig, sondern langsam.
- Sie fährt nicht vorsichtig, aber langsam.

O, çocuklar izleyebilsin diye yavaşça yürüdü.

Er ging langsam, damit die Kinder folgen konnten.

- Büyükannem yavaş konuşur.
- Anneannem yavaşça konuşuyor.

Meine Großmutter spricht langsam.

O yavaşça yürüdü böylece çocuklar yetişebildi.

Er ging langsam, damit das Kind folgen konnte.

Kâğıt uçak yavaşça yere doğru alçaldı.

Das Papierflugzeug sank langsam zur Erde.

Elimi bırakacağını düşünerek yavaşça yüzeye hareket ettim.

also stieß ich sanft an die Oberfläche und dachte, er würde sich lösen.

- Yarışı yavaşça bitirdi.
- Yarışı yavaş yavaş bitirdi.

Langsam beendete er das Rennen.

- O, yavaşça yürüyor.
- Ağır yürür.
- Yavaş yürür.

Er läuft langsam.

Yavaşça ve sessiz! Leşler hayatta kalmakta işe yarar.

Immer schön langsam. Ein Kadaver ist etwas Gutes.

Acaba buna bakmaya değer mi? Yavaşça ve sessiz.

Sollen wir es uns ansehen? Schauen wir einmal nach.

Rahatsız edilmekten hoşlanmıyorlar. Siyah gergedan nüfusu yavaşça artmakta.

Sie lassen sich nicht gerne stören. Die Population der Spitzmaulnashörner steigt langsam.

Sonra, alttaki kollardan iki tanesi yavaşça hareket ediyor.

Und dann bewegen sich zwei der Arme darunter langsam,

Çok kötü hareket ediyordu. Yavaşça, çok zayıf şekilde.

Er bewegte sich sehr schlecht. Langsam, sehr schwach.

Kolu yavaşça büyüdükçe, öz güvenini de geri kazandı.

Und dann, als der Arm wuchs, wuchs sein Selbstvertrauen.

Adam gözlerini yavaşça açtı ve kadın onu öptü.

Er hat seine Augen langsam geöffnet und dann hat sie ihn geküsst.

İngilizce yavaşça ama emin adımlarla Avrupa'da önemini yitiriyor.

Langsam, aber sicher verliert die englische Sprache in Europa an Bedeutung.

Reaksiyonumu dikkatle izlerken, "onu tanımam gerekiyor mu?" diye sordum. "Sanmıyorum" diye yavaşça cevap verdi.

„Muss ich sie kennen?“, fragte ich. – „Ich glaube nicht“, antwortete er langsam, wobei er aufmerksam meine Reaktion beobachtete.

- Biraz daha yavaşça konuşabilir misin?
- Daha yavaş konuşabilir misiniz?
- Biraz daha yavaş konuşabilir misiniz?
- Biraz daha yavaş konuşur musun?
- Lütfen biraz daha yavaş konuşur musun?

- Könnten Sie ein bisschen langsamer sprechen?
- Könntet ihr ein bisschen langsamer sprechen?
- Würdest du bitte langsamer sprechen?
- Würden Sie bitte langsamer sprechen?
- Könnten Sie etwas langsamer sprechen?
- Könnten Sie bitte langsamer sprechen?
- Können Sie langsamer sprechen?
- Könnten Sie langsamer sprechen?
- Könnten Sie bitte noch etwas langsamer sprechen?
- Könntest du etwas langsamer sprechen?
- Könntest du ein bisschen langsamer sprechen?
- Könnten Sie nicht etwas langsamer sprechen?
- Könnt ihr ein bisschen langsamer sprechen?
- Kannst du etwas langsamer sprechen?
- Können Sie etwas langsamer sprechen?

Bir zamanlar genç bir muhabir, emekliliği yaklaşan yaşlı Eisenhower'a ''Gelecekte ne yapacaksınız?'' diye sordu. Bunun üzerine Eisenhower:'' Ah! Genç adam, acele yok! Öncelikle verandaya sallanan bir koltuk koyacağım. Ondan sonra altı ay boyunca sakince oturacağım. Sonra da çok yavaşça sallanmaya başlayacağım.''

„Was machen Sie in Zukunft?“, hat einmal ein junger Reporter den alten Eisenhower gefragt, als dieser in Pension ging. Darauf Eisenhower: „Ach, junger Mann, nur keine Hektik! Ich werde erst einmal einen Schaukelstuhl auf die Veranda stellen. Darin werde ich sechs Monate lang ruhig sitzen. Und dann werde ich ganz langsam anfangen zu schaukeln.“