Translation of "Rol" in German

0.006 sec.

Examples of using "Rol" in a sentence and their german translations:

Tom rol aldı.

Tom hat die Rolle bekommen.

Fakat rol yapmaktan yoruldum.

aber ich bin es leid, mich zu verstellen.

O oyunda rol yaptı.

Sie spielte in dem Theaterstück mit.

Biz sadece rol yapıyoruz.

Wir tun einfach so, als ob.

Filmde çoğunlukla Amerikalılar rol aldı.

Dieser Film war hauptsächlich mit Amerikanern besetzt.

Devrimde etkin bir rol oynadı.

Er spielte eine aktive Rolle in der Revolution.

İyi bir rol modelisin, Tom.

Du bist ein gutes Vorbild, Tom.

Favori rol-yapma oyununuz hangisidir?

Was ist dein Lieblingsrollenspiel?

- O, harekette önemli bir rol oynadı.
- O, harekette kilit bir rol oynadı.

Er spielte eine Schlüsselrolle in der Bewegung.

Ama onlar benim rol modellerim değildi.

Aber die beiden waren nicht meine Vorbilder.

Sosyal medya da büyük rol oynuyor.

Auch die sozialen Medien spielen hier eine große Rolle.

...Ukrayna'da utanç verici bir rol oynadı.

...haben in der Ukraine eine schändliche Rolle gespielt.

O, komitede önemli bir rol oynadı.

Er spielte im Komitee eine bedeutsame Rolle.

Şans hayatınızda önemli bir rol oynar.

Glück spielt eine wichtige Rolle im Leben.

Doğa, hayatımızda önemli bir rol oynar.

Die Natur spielt eine wichtige Rolle in unserem Leben.

Şans, hayatımızda önemli bir rol oynar.

Glück spielt eine wichtige Rolle in unserem Leben.

Hepinizin oynadığı bir rol hakkında istirhamda bulunuyorum:

Ich möchte, dass Sie alle diese eine Rolle übernehmen.

Örgüt, yaban hayatı korumasında başlıca rol oynar.

Die Organisation spielt eine zentrale Rolle bei der Erhaltung der Tier- und Pflanzenwelt.

Japonya dünya ekonomisinde anahtar bir rol oynar.

Japan spielt eine Schlüsselrolle in der Weltwirtschaft.

Sen hiç bu eserde rol aldın mı?

- Hast du dich an dieser Arbeit je beteiligt?
- Haben Sie sich an dieser Arbeit je beteiligt?

Büyü, ilkel toplumda önemli bir rol oynar.

Zauberei spielt in primitiven Gesellschaften eine wichtige Rolle.

Din, Orta Çağ'da önemli bir rol oynamıştır.

Im Mittelalter spielte die Religion eine große Rolle.

TV günlük yaşamda önemli bir rol oynar.

Fernsehen spielt eine wichtige Rolle im alltäglichen Leben.

O bizim için harika bir rol modeliydi.

Sie war für uns ein ausgezeichnetes Vorbild.

Tom'a bir korku filminde baş rol önerildi.

Tom wurde eine tragende Rolle in einem Gruselfilm angeboten.

O bu projede önemli bir rol oynadı.

Sie spielte in diesem Projekt eine wichtige Rolle.

Petrol medeniyetin ilerlemesinde önemli bir rol oynadı.

Öl spielte eine wichtige Rolle in der Entwicklung der Zivilisation.

Karşı saldırıda önemli bir rol oynadı… ta ki,

die als "Vier-Tage-Kampagne" bekannt war und die österreichischen Streitkräfte in Eggmühl festhielt ...

Karşı kazandığı büyük zaferde önemli bir rol oynadı

Dies machte ihn auf den neuen Ersten Konsul Frankreichs, Napoleon Bonaparte, aufmerksam, mit

Ve her vatandaş böyle vazgeçilmez bir rol oynar.

Und so spielt jeder Bürger eines unverzichtbare Rolle.

O gerçekten üzgün değil; o sadece rol yapıyor.

- Er ist nicht wirklich traurig. Er tut nur so.
- Er ist eigentlich gar nicht traurig: er tut nur so.

Facebook, Arap Baharı'nda önemli bir rol oynadı mı?

Hat Facebook im Arabischen Frühling eine entscheidende Rolle gespielt?

Kadınlar da savaş sırasında önemli bir rol oynadı.

Auch Frauen spielten während des Krieges eine wichtige Rolle.

İnsanlar sanki o kuşağın parçası gibi rol yapmaya başladılar

in der Menschen sich benehmen, als ob sie Teil jener Generation sind,

Eden mağlup Prusya ordusunun peşinde önemli bir rol oynadı .

der darauf folgenden besiegten preußischen Armee.

Kampanyada önemli bir rol oynadı, Kahire'deki isyanı bastırmaya yardım etti ...

Er spielte eine herausragende Rolle in der Kampagne und half dabei, den Aufstand in Kairo zu unterdrücken…

Fakat yüz maskelerinin doğru takılması da bunda bir rol oynayabilir.

Doch auch das korrekte Tragen einer Gesichtsmaske kann helfen:

- Kadınların özgürlüğü hareketinde yer aldı.
- Kadınların özgürlüğü hareketinde bir rol oynadı.

Sie spielte eine aktive Rolle in der Frauenemanzipation.

Sen tamamen doğru söylüyorsun; alışkanlıklar insanların hayatında çok büyük rol oynar.

Du hast vollkommen recht; Gewohnheiten spielen eine sehr große Rolle im Leben der Menschen.

Berthier, Napolyon'un 1798'deki Mısır seferini planlamada çok önemli bir rol oynadı

Berthier spielte eine entscheidende Rolle bei der Planung der ägyptischen Expedition Napoleons von 1798

Ancak kötü yönetilen personel çalışmasının önemli bir rol oynadığı Waterloo'daki yenilgisinin ardından

Aber nach seiner Niederlage in Waterloo, in der schlecht verwaltete Mitarbeiterarbeit eine wichtige Rolle spielte,

Dayanıyordu: Stratejiyi tasarlamada hiçbir rol oynamadı ve Napolyon'a lojistik ayrıntılar dışında asla meydan

Strategie und forderte Napoleon nur in logistischen Einzelheiten heraus oder widersprach ihm.

Sadece beş gün sonra, bölümü Napolyon'un Marengo'daki büyük zaferinde önemli bir rol oynadı.

Nur fünf Tage später spielte seine Division eine Schlüsselrolle für Napoleons großen Sieg in Marengo.

Yine çok önemli bir rol oynadı . Adamları geri püskürtüldüğünde Davout onları topladı ve

versuchte, die russische Flanke zu drehen. Als seine Männer zurückgetrieben wurden, versammelte Davout sie und

- Her şeyi anlıyorsun, salağa yatma.
- Rol yapma, bal gibi de her şeyi anlıyorsun.

Du verstehst alles, spiel nicht den Dummen!

Napolyon, Davout'a - geriye dönüp bakıldığında - yeteneğini feci bir şekilde boşa harcayan bir rol verdi.

Napoleon Davout eine Rolle, die im Nachhinein eine katastrophale Verschwendung seiner Fähigkeiten zu sein scheint.