Translation of "Parasını" in German

0.007 sec.

Examples of using "Parasını" in a sentence and their german translations:

- Onların parasını istemiyorum.
- Onların parasını istemem.

Ich will ihr Geld nicht.

Tom'un parasını istiyorum.

Ich will Toms Geld.

Tom'un parasını alamam.

Ich kann Toms Geld nicht nehmen.

Parasını asla unutmaz.

Er vergisst sein Geld nie.

Tom parasını saydı.

Tom zählte sein Geld.

Parasını çantaya koydu.

Er legte sein Geld in den Beutel.

- Tom parasını boşa harcar.
- Tom parasını israf eder.

Tom verschwendet sein Geld.

- O, parasını ona güveniyor.
- O parasını ona emanet eder.

Sie vertraut ihm mit ihrem Geld.

Adam gezginin parasını soydu.

- Der Mann entwendete dem Reisenden das Geld.
- Der Mann raubte dem Reisenden das Geld.

Kız işverenin parasını aşırdı.

- Das Mädchen machte sich mit dem Geld ihres Brötchengebers aus dem Staub.
- Das Mädchen hat sich mit dem Geld ihres Arbeitgebers davon gemacht.

O, tüm parasını bağışladı.

Er gab all sein Geld weg.

O, parasını kutuya koydu.

Er legte sein Geld in die Schachtel.

Birisi onun parasını çaldı.

- Jemand stahl ihr Geld.
- Jemand hat ihr Geld gestohlen.
- Irgendjemand stahl ihr Geld.

Ödül parasını bankaya yatırdı.

- Er hat das Preisgeld auf der Bank eingezahlt.
- Er zahlte das Preisgeld auf der Bank ein.

Bütün parasını bana verdi.

- Er gab mir all sein Geld.
- Er hat mir sein ganzes Geld gegeben.

Parasını nasıl harcayacağını bilir.

Er weiß, wie er sein Geld ausgibt.

Bankaya gidip parasını bozdurdu.

Er ging zur Bank und wechselte sein Geld.

Tüm parasını kumarda kaybetti.

Er hat sein gesamtes Geld durch Glücksspiel verloren.

Yine parasını unuttu mu?

Hat er sein Geld schon wieder vergessen?

Tom bütün parasını bağışladı.

Tom gab all sein Geld weg.

O bütün parasını kaybetti.

- Er hat sein ganzes Geld verloren.
- Er hat all sein Geld verloren.

Bütün parasını arabaya harcadı.

Er hat sein ganzes Geld für ein Auto ausgegeben.

Birisi Tom'un parasını çaldı.

- Jemand hat das Geld von Tom gestohlen.
- Jemand hat Toms Geld gestohlen.
- Jemand hat Tom sein Geld gestohlen.

Tom bütün parasını kaybetti.

Tom hat sein ganzes Geld verloren.

Tom bugün parasını istiyor.

Tom will sein Geld heute haben.

Tom Mary'nin parasını çalmamalıydı.

Tom hätte Marias Geld nicht stehlen sollen.

Tom, Mary'nin parasını istemiyor.

Tom möchte Nichts von Marys Geld.

Tom bütün parasını harcadı.

Tom hat sein ganzes Geld auf den Kopf gehauen.

Tom parasını geri istedi.

Tom wollte sein Geld zurück.

Tom parasını kasaya koydu.

Tom legte sein Geld in den Safe.

- O, parasını, ailesini ve arkadaşlarını kaybetti.
- Parasını, ailesini ve arkadaşlarını kaybetti.

Sie verlor ihr Geld, ihre Familie und ihre Freunde.

Adam onun bütün parasını soydu.

Der Mann raubte ihm sein ganzes Geld.

Adam Susan'ın tüm parasını soydu.

- Der Mann raubte Susan ihr gesamtes Geld.
- Der Mann raubte alles Geld von Susan.

O beni parasını çalmakla suçladı.

Sie bezichtigte mich, ihr Geld gestohlen zu haben.

O, bütün parasını kutuya koydu.

Er legte sein gesamtes Geld in die Schachtel.

O, parasını hisse senetlerine yatırdı.

- Er investierte sein Geld in Aktien.
- Er hat sein Geld in Aktien investiert.

Onun tüm parasını kaybettiğini söyleniyor.

Man sagt, er habe sein ganzes Vermögen verloren.

O, parasını ailesini, arkadaşlarını kaybetti.

- Sie verlor ihr Geld, ihre Familie, ihre Freunde.
- Sie hat Geld, Familie und Freunde verloren.

Tom'un parasını nerede sakladığını biliyorum.

Ich weiß, wo Tom sein Geld versteckt.

Tom parasını büro çekmecesine sakladı.

Tom versteckte sein Geld in einer Schreibtischschublade.

Tom parasını nasıl kaybettiğini açıkladı.

Tom erklärte, wie er sein Geld verloren hatte.

Yine de parasını ödemek zorundasın.

- Du musst noch dafür bezahlen.
- Ihr müsst noch dafür bezahlen.
- Sie müssen noch dafür bezahlen.

Tom parasını yatağının altına sakladı.

- Tom versteckte sein Geld unter seiner Matratze.
- Tom hat sein Geld unter seiner Matratze versteckt.
- Tom verbarg sein Geld unter seiner Matratze.

Tom Mary'yi parasını çalmakla suçladı.

Tom beschuldigte Maria, ihm sein Geld gestohlen zu haben.

Onlar, parasını nasıl almak istiyor?

Wie wollen sie ihr Geld erhalten?

Tom Mary'nin parasını çalmaya çalıştı.

Tom versuchte Marias Geld zu stehlen.

Ve kamu parasını kamu mallarına harcayarak

durch Investition öffentlicher Gelder für öffentliche Güter

Tom bütün parasını bir motosiklete harcadı.

Tom hat sein ganzes Geld für ein Motorrad verbraten.

Tom'un parasını nereye sakladığını çözmek zorundayız.

Wir müssen herausfinden, wo Tom sein Geld versteckte.

Tom bütün parasını kumar oynayarak kaybetti.

Tom hat sein ganzes Geld verspielt.

Tüm parasını har vurup harman savurdu.

Er hat sein ganzes Geld auf den Kopf gehauen.

Mary'nin babası tüm parasını ona bıraktı.

Marias Vater hat ihr all sein Geld vermacht.

Çocuk tüm parasını bir kumbarada tuttu.

Das Kind hat all seine Münzen in einem Sparschwein aufbewahrt.

Bütün parasını elbiselere harcamayacak kadar akıllıdır.

Sie ist nicht so dumm, ihr ganzes Geld für Kleidung auszugeben.

Tom Mary'yi yazarkasadan parasını çalarken yakaladı.

Tom erwischte Mary dabei, wie sie sein Geld aus der Kasse stahl.

Tom, Mary'nin parasını çaldığını itiraf etti.

Tom hat zugegeben, dass er Marys Geld gestohlen hat.

O, onu onun parasını çalmakla suçladı.

Sie beschuldigte ihn, ihr Geld gestohlen zu haben.

Tom, Mary'nin öğle yemeği parasını çaldı.

Tom stibitzte Maria das Geld fürs Mittagessen.

- Caroline tüm parasını kıyafetlere harcamayacak kadar mantıklıdır.
- Caroline tüm parasını kıyafetlere harcamayacak kadar akıllıdır.

Karoline ist nicht so dumm, ihr ganzes Geld für Klamotten auszugeben.

Ay sonuna kadar bütün parasını harcamış olacak.

Er wird all sein Geld am Ende des Monats ausgegeben haben.

- Kahveni ben ısmarlayayım.
- Kahvenizin parasını ben ödeyeyim.

- Lass mich deinen Kaffee bezahlen!
- Lassen Sie mich Ihren Kaffee bezahlen!

Tom parasını arka bahçesinde bir yere gömdü.

Tom vergrub irgendwo in seinem Garten sein Geld.

Tom bütün parasını kaybettiği için Mary'yi affetti.

Tom vergab Mary, dass sie all sein Geld verloren hatte.

Maria tüm parasını kaybettiğini Tom'a söylemek istemedi.

Maria wollte Tom nicht wissen lassen, dass sie ihr ganzes Geld verloren hatte.

- Ders ücretini kim ödedi?
- Okul parasını kim ödedi?

Wer hat deine Ausbildung bezahlt?

O, onun bütün parasını ona geri vermeye hazırdı.

Sie war bereit, ihm all sein Geld zurückzugeben.

Tom Mary'yi parasını çalmakla suçladı fakat o inkar etti.

Tom beschuldigte Maria, ihm sein Geld gestohlen zu haben, doch sie bestritt das.

Tom kısa sürede Mary'nin tüm parasını çaldığını fark etti.

Tom kam bald darauf, dass Maria ihm sein ganzes Geld gestohlen hatte.

O, ona tüm parasını kız arkadaşına harcamamasını tavsiye etti.

Sie riet ihm, nicht sein ganzes Geld für seine Freundin auszugeben.

Eğer yeterli parasını olmadığını bilseydi Tom Mary'nin biletini ödeyebilirdi.

- Tom hätte Maria eine Fahrkarte bezahlen können, wenn er gewusst hätte, dass ihr Geld nicht reichte.
- Tom hätte Maria eine Eintrittskarte bezahlen können, wenn er gewusst hätte, dass ihr das Geld nicht reichte.

Tom tüm parasını Mary'ye noel hediyesi almak için harcadı.

Tom gab sein ganzes Geld aus, um ein Weihnachtsgeschenk für Mary zu kaufen.

Tom, mağaza müdürünü parasını ona geri vermesi için ikna etti.

Tom überredete den Geschäftsführer, ihm sein Geld zurückzugeben.

Tom onun bütün parasını harcadığını öğrendiğinde Mary'nin ne söyleyeceğini merak ediyordu.

Tom fragte sich, was Maria wohl sagen würde, wenn sie erführe, dass er das ganze Geld ausgegeben hat.

Tom sadece kızları etkilemek için bütün parasını bir araç üzerinde harcadı.

Tom hat sein ganzes Geld für ein Auto ausgegeben, und das nur, um Mädchen zu imponieren.

Daha fazla insanın zamanını ve parasını bağışlamasına acil bir ihtiyaç vardır.

Es besteht ein dringender Bedarf daran, dass mehr Leute ihre Zeit und ihr Geld spenden.

Tom bütün parasını bir kutuya koydu ve onu yatağının altına sakladı.

Tom steckte sein ganzes Geld in eine Schachtel und versteckte diese unter seinem Bett.

Gece sokakta, Tom bıçaklı yabancı bir adam tarafından tehdit edildi ve parasını soydular.

Tom wurde auf nächtlicher Straße von einem unbekannten Mann mit einem Messer bedroht und seines Geldes beraubt.

- Tom da ödeme yaptı mı?
- Tom da ödedi mi?
- Tom da parasını verdi mi?

Hat Tom auch bezahlt?

Tom gece caddeden aşağıya doğru yürüyorken onun tanımadığı bir adam onu bir bıçakla tehdit etti ve onun parasını gasbetti.

Tom wurde auf nächtlicher Straße von einem unbekannten Mann mit einem Messer bedroht und seines Geldes beraubt.